24 Haziran 2024

Mülkiye'deki hocaları Ercan Uygur, öğrencileri Mehmet Şimşek ve Yalçın Karatepe'yi anlattı; nasıl öğrencilerdi, hangisinin görüşlerine yakın, ortak yönleri neler?

 "Normalleşme kelimeleri beni çok ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bu iki kişinin kurumların ve ekonominin daha iyi işlemesi, ekonomideki bazı aksaklıkların giderilmesi yönünde fikir alışverişinde bulunması…"

Mehmet Şimşek - Ercan Uygur - Yalçın Karatepe

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi; 1859 yılında kuruluşundaki adıyla Mekteb-i Mülkiye'den aynı yıllarda mezun iki isim; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin gölge kabinesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Yalçın Karatepe, siyasi yelpazenin sağ ve solunda bulunan iki ayrı görüş olarak aynı masada dört saatten uzun bir süre ekonomi politikalarını konuştular. Hem Mehmet Şimşek'in hem de Yalçın Karatepe'nin hocası olan, öğrencilikleri sonrası da ilişkileri süren, akademik hayatlarıyla ilgili referans mektupları yazan Türkiye'nin önde gelen kıdemli iktisatçılarından Prof. Dr. Ercan Uygur'dan; yine öğrencilerinin kurup yönettiği, kendisinin de her hafta ekonomiye ilişkin analizler kaleme aldığı T24 için görüşmeyi ve öğrencilerini değerlendirmesini istedik.

Mehmet Şimşek 1988'de, Yalçın Karatepe 1986'da Mülkiye'den mezun oluyor. Prof. Ercan Uygur, bugün Türkiye ekonomisinin başındaki isim olan Mehmet Şimşek ile gölge bakan Yalçın Karatepe'nin eğitim hayatları için referans mektupları yazıyor üniversitelere kabul edilmeleri için… Ercan Hoca'dan dinleyelim:

"İkisini de yakından tanıdım hem öğrenciyken hem de mezuniyetlerinden sonra… Yalçın Karatepe Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile ABD'ye giderken konuştuğumuzu, referans mektubu yazdığımı biliyorum üniversitelere kabul için. Her ikisi de, gerçekten başarılı öğrencilerdi. Daha ileri bir eğitim almalarını çok istedim bir hoca olarak. Mehmet Şimşek de İngiltere'ye gitmişti. Ona da referans mektubu yazdım. Hep haberleştik ikisiyle de bağımız hiç kopmadı."

Farklı ekonomi politikaları savunan iki Mülkiyeli öğrencisinin ortak noktalarını da anlattı Prof. Ercan Uygur:

"Mehmet Şimşek mezun olduktan sonra bizim fakülteye asistan olarak döndü. Bizlerin asistanlığını yaptı. Sanıyorum bir buçuk yıl falan sürdü. Aynı şey Yalçın için de olacaktı ama yurt dışına gittiği için dönüşte fakülteye girdi doktorasını yapmış olarak. Hatta o süreçte de kendisine önerilerde bulundum. Her ikisi de öğrencim olmasının ötesinde, akademik hayatlarına devam ederken de bilgim ve ilgim vardı. İnşallah olumlu etkilerim olmuştur."

Mezun olduğu SBF'de 2012-2014 yılları arasında dekanlık da yapan Yalçın Karatepe, tarihin bir cilvesi olsa gerek, Gezi eylemleri sürecinde iktidarın tutumunu sert eleştirmiş, bu nedenle de hakkında soruşturma açılmış bir akademisyen olarak bugün iktidarın ekonomi politikalarından sorumlu bakanla Türkiye'yi konuştu. Prof. Ercan Uygur öğrencisi Mehmet Şimşek'in ekonomi politikalarını beğeniyor mu, eleştiriyor mu, öğrencisi Yalçın Karatepe'nin savunduğu ekonomi politikalarına daha mı yakın hissediyor kendisini? Bunu da sorduk kendisine.

"Mehmet Şimşek'in kararlarını, yaptığı şeyleri yakından izliyorum. Tabii bazı şeylerde farklı düşünüyorum. Baştan şunu söylemek isterim; kişisel olarak hiçbir eleştirim yoktur Mehmet Şimşek'e. Gayet düzgün, çok aklı başında, çok dengeli ve çok da kadirşinas birisidir. Bayramlarda yılbaşı dönemlerinde haberleşiriz. T24'teki yazılarımda bazı uygulamalarını yazdım. Belki de mecburen getirilen bazı politikaları tam desteklemiyorum. Ama belli bir bakış açısıyla doğrusunu yapmaya çalışıyor. Onu takdir etmemiz gerekiyor. Aynı görüşte değilim. Diğer yandan Yalçın Karatepe ile yoksulluk, gelir dağılımı, açlık konuları, uygulamada görünen bazı aksaklıklar konusunda benzer görüşlerim olabilir. Ama belki bazı konularda da farklı düşünüyoruz bilmiyorum. Ama yaptıkları şeyleri takdir ediyorum. Üstlendikleri görev yorucu ve sorumluluk isteyen şeyler."

Zaman zaman görüş alışverişinde bulunduğunu da öğreniyoruz Ercan Hoca'dan. Söz tabii ki Mehmet Şimşek'e vergi adaletiyle ilgili gelen eleştirilere geliyor. Ercan Uygur hem sözünü söyledi hem de incitmeyecek bir dille yapıcı eleştirilerde bulundu:

"Türkiye'deki vergi düzeninin maalesef sabit gelirli, maaşıyla, ücretiyle geçinenlere dayanan bir tarafı var. Çünkü vergi gelirlerinin önemli bir bölümü dolaylı vergi; KDV, ÖTV gibi. Düşük gelirli de o malı tükettiğinde aynı vergiyi ödüyor çok yüksek geliri olan da aynı vergiyi ödüyor. Dolayısıyla dolaylı vergilere dayanmak büyük ölçüde zaten vergi adaletsizliği yaratıyor. Ve şimdi getirilen bazı şeyler işte bazı KDV ve ÖTV düzenlemeleri aynı şeyin devamı anlamına geliyor. Türkiye'de niye daha çok dolaylı vergi dayanıyor vergi sistemimiz. Çünkü doğrudan vergileri, özellikle yüksek gelirlilerden toplayamıyor yeterince. Yani kaçak çok. Zenginlerin ödediği vergiyi duyuyorsunuz, oransal olarak çok düşük gerçekten. Bunun gelen yeni vergilerle pekiştirilmesi bir eleştiriyi getiriyor doğrusu. Şöyle bir izlenim aldım sanki yüksek gelirlilere de vergi gelecek gibi… Vergi düzeninin düşük gelirlileri ve sabit gelirlileri daha fazla gözetmesi gerektiğine katılıyorum. Yüksek gelirlilerden hem yeterince  vergi alınamıyor hem de aflar oluyor. Böylece yine vergi alınmamış oluyor."

Ercan Uygur; 31 Mart yerel seçimleri sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "siyasette yumuşama", CHP lideri Özgür Özel'in "siyasette normalleşme" olarak tarif ettiği görüşme trafiğinin AKP ve CHP'nin politika yapıcıları düzeyinde de sürmesini kurumların iyileşmesi açısından olumlu buluyor:

"Gurur duydum. Böyle bir şey her zaman olmaz. Biri icraatçı bakan birisi gölge bakan. Bu iki kişinin benim öğrencim olması bana gurur veriyor, Mülkiye için de gurur vesilesidir. Her ikisiyle de öncesinde görüşeyim mi diye de düşündüm. Yalçın'la biraz daha öncesinde görüşmüştük. Mehmet'le çok yoğun olduğu için görüşemedik. Her ikisinin de amacı Türkiye'deki ekonomi yönetiminin ve ekonomi kurumlarının daha iyi çalışmasını sağlamak. Ekonomi görevini yürüten Mehmet Şimşek'e, belki ileride o görevi yürütecek Yalçın Karatepe'nin önerilerde bulunması, saptamalar yapması, gözlemlerini aktarması sistemin daha iyi çalışması için. Görüş farklılıkları olabilir ama Türkiye'nin öncelikle kurumlarının daha iyi çalışması, hedefe böyle bakınca çok güzel bir şey görüşmeleri. Mesela TÜİK konusunda Mehmet Şimşek'in de rahatsızlıkları olduğunu biliyorum. O toplantıda olsaydım ‘ne güzel oldu bir araya geldiniz' derdim. Belki sonra arayıp söylerim. Normalleşme kelimeleri beni çok ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren bu iki kişinin kurumların ve ekonominin daha iyi işlemesi, ekonomideki bazı aksaklıkların giderilmesi yönünde fikir alışverişinde bulunması… Ben de bunun için eleştiriyorum. Bu daha iyi olsun diye… "

Mehmet Şimşek ve Yalçın Karapete için "Kadirşinastırlar, yüksek yerlere geldim, geçmişi unuttum diyecek insanlar değildir, mütevazıdırlar, uyumludurlar, karşı tarafı dinlerler " diyen Prof. Uygur'un Batman Gercüş ve Malatya Doğanşehir'de doğan iki öğrencisinin Türkiye'de siyasi aktör olabilmesini Cumhuriyet'in eğitim politikalarıyla açıkladı.

"Mehmet Şimşek, Türkçenin konuşulmadığı bir köyde doğup lisede burslarla okuyor. Bu bölgelerden üniversiteye giriş oranları çok yüksek değil o yıllarda. Sıralamada yükseklerde olduğunu zannettiğim SBF'den dereceyle mezun oluyor. Yurt dışına gidiyor burs kazanarak. Sonra Cumhuriyet hükümetlerinde görevler üstleniyor. Bu Cumhuriyet idaresinin ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Öncelikle kişiyi takdir etmemiz gerekir ki o azmi, o iradeyi göstermiş. Aynı şeyleri Yalçın için de söyleyeceğim. Doğanşehir de Türkiye'nin en ileri yerlerinden birisi değil. O da SBF'den başarıyla mezun oluyor. Burs sınavında başarılı oluyor. O da yurt dışına gidiyor. Her ikisini de takdir ediyorum, ama öncelikle Cumhuriyet'i takdir etmek gerekiyor. Onun için eğitime daha çok değer ve önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Düşünün 50 sene önceki eğitim bu iki ismi çıkarmış. Eğitimi daha iyi yapmalıyız ki daha fazla Mehmet Şimşekler, daha fazla Yalçın Karatepeler çıksın."

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Diyarbakırlı Ramazan Hoca cinayeti davasında dikkat çeken tarikat-cemaat diyaloğu

Sanık Erkan Baykut, Ramazan Hoca’yı hedef gösteren Hüseyin Çevik’e yakın olduğu anlaşılan Kerem Önder’in adını verdi: Onun videolarını izliyordum.

90’lardan bu yana TTB’de ilk kez sol cephe kaybetme olasılığı ile karşı karşıya

Sol ve demokratik hekimler bu kez iki ayrı listeyle seçime gidiyor, müzakere kapıları kapatılmadı

Adalılar “azmanbüs” dayatmasını sorguluyor: Bir sonraki adım hafriyat kamyonları ve beton mikserler mi? 

Şeffaflık olmayınca, katılımcılık olmayınca, yerele rağmen işlere kalkışılınca şüpheler artar da artar. Yanıt vermemek, itirazları kale almamak zaten toplumun yıldığı bir yönetim anlayışı…