Maltepe sahildeki yeşil çimenlerin üstü rengârenkti; sözüyle, sesiyle… Gelenler kanadıkları yerden sözlerini kursa da sözler birleşip eşitlik, kardeşlik, özgürlük, adalet ve barışa akıyordu. Bu nedenle 1 Mayıs’ın ana vurgusu “Bu böyle gitmez, değiştireceğiz.”
Sayılarla aram iyi olmasa da miting alanı dolmaya yakınken alana girmek için kortej boyunca yürüyenler oldukça çoktu. Tahminler 60 bin civarında olsa da rivayete göre polis helikopterinden çekilen fotoğraf 60 binin altında…
Sayı da bir şeydir tabii ki… Zira işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, düşük maaş ve ücretler, adaletsizlik, kadın haklarına yönelik saldırılar, baskıcı yönetim anlayışı, doğa talanı, yaşam biçimlerine nefes aldırılmaması, Kürtlerin ve Alevilerin eşitlik talepleri derken, yani liste kabarıkken beklenti milyonların akması yönünde ne de olsa…
Pandemi nedeniyle son iki yılda bir araya gelemeyenler (işçiler, memurlar, kadınlar, gençler) hem baharın güneşli yüzüne, yüzünü çevirerek hem de biriken “özgürlük” taleplerini yan yana getirerek buluştular Maltepe sahilinde. Yana yana olmaktan güç almak ihtiyacı baskın havaydı.
Polis bariyerlerinin bütün sahili kapattığı 1 Mayıs mitinginde gündem tabii ki yoksulluk, geçim derdi, eriyen ücret ve maaşlar… Ama bu yıl 1 Mayıs’a damgasını vuran Gezi davasında tutuklananlardı. Gezi’nin temsil ettiği her şey gelenleri ikna etmeye yeter gibiydi. Mücella Yapıcı’nın, Can Atalay’ın, Tayfun Kahraman’ın mesajları okunduğunda kalabalıktan gelen coşku teyit edici nitelikteydi. Ama neden Osman Kavala neden Selahattin Demirtaş, neden Gültan Kışanak’tan da bir mesaj yoktu sorusu da meşru… Hem Geziciler buradaydı hem de HDP seçmeni kalabalık gelmişti. Sık sık atılan “Gezi onurumuzdur. Bu düzen böyle gitmez, birlikte değiştireceğiz” sloganları sahnenin yüksek sesini bastırmaya yetmese de ortaklaşılan anlarda 1 Mayıs ruhunu buluyordu. Sahne bu yıl konuşmalara boğulmamıştı. Gazeteci Özlem Gürses ve oyuncu Bülent Emrah Parlak’ın master of ceromony performansları 1 Mayıs sahnesi ile kitle arasındaki aktif iletişime imkân sağladı.
EYT’liler (Emeklilikte Yaşa Takılanlar), KHK ile işten atılanlar, kadro alamayan taşeron işçiler sorunu vurgulansa da yoksulluğa karşı sözden ziyade Gezi sözü daha baskındı konuşmalarda. DİSK’li işçiler de bu yıl daha az gibiydi. Birleşik Metal -İş Gebze’de (fabrikaların yoğun olduğu bölge) eylem yapmaları etkili olmuş olabilir.
Bu yıl Suriyeli bir göçmen de sahne aldı. Arapça seslendi kitleye. Suriye düşmanlığının körüklendiği şu günlerde, işçi kardeşliğine uygun bir planlamaydı. Savaş politikaları, savaş bütçesi ile yoksulluk arasında bağ kuran cümle, ekolojik yıkıma ilişkin söz hiç kurulmadı değil. Ama güçlü müydü, hayır. Amedspor da dâhil, Fenerbahçe, Galatarasay ve Beşiktaş Çarşı grupları da az da olsa varlardı. CHP ilçe örgütlerinden katılım ise azdı. Örgütlerin, STK’ların, sendikaların her eylemde yoğun katılımı ile ters orantılı yelkenlileri görüş mesafesini daraltsa da Zülfü Livaneli, Müjde Ar ile Mor ve Ötesi’nin videolu mesajları sahnenin parçası olan ekrandan izlendi. Müjde Ar’ın sözüyle özetleyelim 1 Mayıs 2022’yi: “Cesaretimiz baskıcıların gölgesinden büyüktür. Hep birlikte başaracağız.”