23 Nisan 2013

Haber cinayetlerinin arşivleri açılsın!

Ateşkes devrede ve işliyor gibi... Silahların susmasının garantiye alınması için geri çekilme önümüzdeki günlerde başlayacak.

Ateşkes devrede ve işliyor gibi... Silahların susmasının garantiye alınması için geri çekilme önümüzdeki günlerde başlayacak. Ancak çekilme gizli ve yürüyerek olacağı için bir bölgeden sınır dışına çekilişin 2 ay sürebileceği söyleniyor. Bu zaman zarfında hiç kimsenin burnunun kanamaması bam teli konulardan biri.

Genelkurmay'ın “terörle mücadele sürüyor” açıklamasını bu hassas durumda nasıl yorumlamak gerekiyor acaba? Aydınlık Gazetesi’nin “PKK değil TSK çekilecek” manşetine taktiksel bir yanıt mı, yoksa 99’daki geri çekilmedeki gibi çatışma/savaş ilke ve etiğinin ihlal edilebileceğinin sinyali mi? Kaygılar çok. Zira yeni sınır karakolları inşa ediliyor, yeni korucular alınıyor, kırsalda operasyonlar sürüyor. PKK ise geri çekilmenin hukuksal zemine kavuşturulması ısrarını sürdürüyor. Örgüt içindeki kilit isimlerden Cemil Bayık “...'Ateşkes ilan edildi, geri çekilme oluyor ve sorun çözülüyor' şeklinde lanse ediliyor. Fakat gerçekte gerillanın geri çekilmesi Kürt sorununun çözümü ve demokratik siyasetin zeminini yaratmayı amaçlıyor. Bu zeminin şart ve koşulları yerine getirilmediği sürece gerilla geri çekilmeyecektir...”

Güven ve güvenlik, 3 aşamalı çözüm planının ilk  bölümü için kritik ve anahtar kelimeler. Öcalan’ın son  mektubunda “Ben güveniyorum, yöntemi belirleyin ve çekilin” sözlerine bakılırsa çekilmenin şartlarının güvencesi alınmış görülüyor. Çekilmenin “silahlı mı silahsız mı” olacağı konusunda kararın ise Kandil’e bırakıldığı anlaşılıyor. Bir rivayete göre Karayılan anlamlı bir tarih olan 24 Nisan’da komuoyu ile paylaşacak çekilmenin başladığını.

Diğer yandan ise 30 yıllık çatışma/savaşın tarumar ettiği hayatların güven sorunu da en az dağdakiler kadar belirleyici. Bu meselede zurnanın zırt dediği yer ise; isyan ve acıya neden olan nedenlerin dönüştülmesi, açılan yaraların tamir edilmesi, ağır bedellerin muhatabı toplumsal kesimlerin seslerinin duyulması...

Yazamadıkça “vasat” ın haberciliğine mahkum edilen biz gazetecilerin de arşivlere gömülmesinin zamanı... “Faili meçhul” dosyalarını yeniden çekmecelerden çıkarmak, bulunan insan kemiklerinin izini sürmek,  işkence ve ölüm merkezlerini deşifre etmek, yakılan  köylerin akıbetini araştırmak, korucu ve askerlerin fail olduğu tecavüz olaylarını gündeme getirmek, ölen askerlerin ailelerin hayatlarına dönüp bakmak, savaşla kadına yönelik şiddet arasındaki bağ olup olmadığını sorgulamak, Kürt çocuklarına Türkçe konuşamadıkları için “zeka özürlü” raporu verilmesini haberleştirmek... Bir nevi şu çok iksirli kelimeye yüz çevirmemek: mesleğimizle yüzleşmek...

Bu 30 yıl boyunca hiç duyulmayan bilinmeyen o kadar çok hayat var ki... Zorunlu olarak geldiği İstanbul’da etnik kimliğinden dolayı komşusundan tuz isteyemecek kadar tedirgin yaşayanlar, köyleri yakıldığında kör olduğu için 4 gün boyunca nehir kenarında kalan nenesinin öyküsünü unutamayanlar...

Arjantin’de askeri cunta döneminin suçlusu asker ve polislerin yargılandığı davada 5 aylıkken babası kaybedilen Emanuel Dezorzi ‘nin “Hala neden bizi incitmeye çalıştıklarını anlamıyorum. Neden babamın cesedinin nerede olduğunu söylemiyorlar” sözleri gazetecilerin de vicdanına küpe olmalı.

Toplumsal hiyerarşilerin alt kısmında yer alanların haberlerine burun kıvıran bir haberciliğin sayısız örneğine şahit olmuş bu coğrafyanın toplumsal sözleşmesini yeniden temize çekmesi için gerçeğe sadece gerçeğe ihtiyacı var. Buna aracılık etmesi gereken de gazeteciler....

Yazarın Diğer Yazıları

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

Rojin Kabaiş’in babası 69 gündür adalet arıyor: Cinayet ihtimalini güçlendiren yeni bilgiler

Rojin’in kaybolduğu ve cenazesinin bulunduğu Bardaklı ve Molla Kasım köyünde cep telefonu iletişimini sağlayan üç firmanın baz bilgileri üzerinde Narin cinayetindeki gibi “daraltmış analiz” yapılacak mı?

"
"