30 Nisan 2024

Gabonlu Dina’nın ölümüyle ilgili ırkçılık iddialarına mahkeme başkanının yorumu: Yükümüzü ağırlaştırıyorsunuz

“Gidip geliyoruz ama Gabon’a sonuç almadan dönüyoruz. Kızım Karabük’te öldürüldü. Okumaya gönderdiğim kızımı tabutla geri aldım.”

Fotoğraf: Candan Yıldız

Tereddüt Çizgisi filmi iyi anlatıyor taşrada adaletin nasıl seyrettiğini… Sistemin dışına azıcık da olsa kafasını çıkaranların nefes almakta zorlandığı, boğucu taşrada bir kadın avukatın “hayatı değersiz görülen” genç bir işçiyi savunurken tosladığı düzeni anlatır film…

Taşrada olmak, taşrada hakikat ve adaleti aramak zordur. Zira kurumları temsil edenlerin karşılıklı çıkar ve bağımlılık ilişkileri, söz konusu yargı olunca kaygıları derinleştirir. “Hayatı değersiz görülenlerin” hakkını arayanlar hep var oldu bu topraklarda. Gabonlu Dina için hakikat-adalet arayışını kilometrelerce yol gelerek sürdüren, Dina’nın anne ve babasını yalnız bırakmayan Dina İçin Feministler grubu olmasaydı Karabük’ün Karadeniz’e has puslu havası nasıl olurdu bilinmez…

İşçi, esnaf ve aynı zamanda bir öğrenci kenti olan Karabük, Türkiye’nin ırkçılık laboratuvarı gibi… Seçimlere bir hafta kala HIV ve HPV vaka artışları iddiası, ki sonradan yalanlandı, Karabük Üniversitesi’ne okumaya gelen Afrikalı öğrencileri hedef aldı. Karabük Üniversitesi, teşvik politikasının bir sonucu olarak göçmen öğrenciler için odak bir üniversite. Yıllar içinde öğrencisi sayısının 50 bine, göçmen öğrencisi sayısının 10 bine çıktığı Karabük’te farklı Afrika ülkelerinden gelen öğrencilerin yaşadıkları 17 yaşındaki Gabonlu Dina’nın ölümüyle görünür oldu. 26 Mart 2023’te Filyos Çayı’nın kenarında cansız bedeni bulunan Teknoloji Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği öğrencisi Dina nasıl öldü?

Bu sorunun peşine düşen Dina İçin Feministler grubu olmasaydı soruşturmadaki yüzeysellik, ifadelerdeki çelişkiler, nitelikli delil olabilecek olguların araştırılmaması, ‘ırkçılık’ ihtimalinin zinhar konu edilmek istenmemesi gibi noktalar açığa çıkmayacaktı.

Nitekim davanın üçüncü duruşmasında bu davayı politik olarak takip eden kadın avukatlardan birinin göçmen düşmanlığına dikkati çeken sözlerine mahkeme başkanının “Bunlar sosyal işler, yükümüzü ağırlaştırıyorsunuz” yorumu “ırkçılık” gerçeğine kapı aralamayan bir bakışı yansıttı.

Dina’yı ölüme götüren süreç bütünüyle araştırılsın talebi üçüncü duruşmada da karşılığını bulmadı. Dina’nın ölü bulunduğu pazar gününün (23 Mart 2023) saatler öncesinde yani cumartesi gecesi arkadaşlarının evinin bulunduğu Han Apartmanı’nın bodrum katından Dina çığlıklarla, ayakları çıplak bir şekilde kaçtı. Bu olayın tanıkları var. Görüntülerle de can havliyle kaçtığı sabit. Görgü tanığı kişi, Dina’yı iki kişinin bodruma doğru çekmeye çalıştığını söyledi ilk duruşmada. “Ne yapıyorsunuz, polisi arayacağım” diye bağırmasa belki Dina o gece kaçamayacaktı.

Dursun Acar

İşte Dina için adalet arayan kadın avukatlar Karabük 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine ısrarla, o bodrumda yeniden ve etkin bir keşif yapılmasını talep etti. Çünkü o bodrumda Dina’nın cep telefonu ve bir tutam saç bulundu. O saçın kime ait olduğuna ilişkin DNA incelemesi yapılmadı. Üstelik Dina’nın bodrum katından kaçtığı anda orada bulunduğu HTS kayıtlarıyla da sabit olan iki erkeğin tanık olarak da dinlenmesi talep edildi. Dina neden kaçıyordu, kimden kaçıyordu, kaçarken imdat istediği ve arabasına bindiği Dursun Acar’la bodrumdaki o iki kişinin bir bağlantısı var mıydı ? Bu soruların sorulması ve bu sorulara yanıt bulunmak istenmesi etkin ve adil bir yargılamanın gereği değil mi? Mahkeme bu talepleri üçüncü celsede de reddetti. Filyos Çayı’nda yeniden bir keşif yapılması, kabul edilen tek talep oldu. Dosyada tek sanık var. Adı Dursun Acar ve tutuklu. “Kendini savunamayacak durumda olan kişiyi, suçu gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 'cinsel istismara teşebbüs' suçundan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.

60 yaşlarında olan Dursun Acar, Dina’nın bodrum katından çıktıktan sonra önüne çıkan otomobili kullanan kişi. Duruşmaya SEGBİS’le katıldı. Kendi ifadesine göre Dina ondan yardım isteyerek hastaneye gitmek istedi çünkü ellerinde kan vardı. Her nedense yol üzerindeki en yakın hastaneye değil de daha uzakta olan devlet hastanesine doğru götürdü Dina’yı o gece… Dina her nedense hastaneye varmadan bir anda araçtan indi ve karşı yola geçip Filyos Çayı’nın kenarına doğru gitti. Kısa bir savunma yapan Acar, Dina’yı merak ettiği ve şeker hastası olduğu gerekçesiyle tuvalet ihtiyacını gidermek için Dina’nın gittiği yöne doğru gittiğini iddia etti. Feminist avukatlar bu ifadeye karşın “Yol boyunca o kadar tuvalet varken Filyos Çayı’nın kenarını tercih etmesinin şüphe uyandırdığını” savundu. Dursun Acar’ın daha önce Dina’nın arkasından gitmediği yönündeki yalan beyanını hatırlattı. Dursun Acar’ın müdafileri ise müvekkillerinin işçi emeklisi olarak aklına devlet hastanesinin geldiğini, o nedenle en yakın hastaneye götürmeyi düşünemediğini öne sürdü.

Duruşmayı ilk kez Gabon Büyükelçisi de takip etti

Gabon Dışişleri Bakanlığı’nın görevlendirmesiyle duruşmayı Gabon Ankara Büyükelçisi de takip etti. Mahkeme, Büyükelçi’nin Gabon öğrenci temsilcisi iki öğrencinin de duruşma salonuna alınmasını istedi. Mahkeme başkanı talebi kabul etti. Duruşma çıkışında sorularımızı yanıtlayan Büyükelçi, Türkçe nedeniyle duruşmayı anlayamadığını söylemekle yetindi. Afrikalı öğrencilerin Karabük’teki durumuyla ilgili fikrinin olmadığını ifade ederken, diplomatik bir krize neden olmak istemediği çok hissediliyordu. Konuşmak istemedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın da müdahil olduğu davada bakanlığı temsilen katılan avukat da duruşmada hazır bulundu.

Dina'nın annesi ve babası Jessica ve Guy Serge, fotoğraf: Candan Yıldız

“Kızımızı üniversiteye gönderdik, tabutu geldi”

Anne Jessica ve baba Guy Serge yine üzerlerinde kızlarının gülen fotoğrafının baskısının olduğu tişörtü giyerek geldiler duruşmaya. Onlar da dosyada ilerleme görmek istediklerini söyledi:

“Gidip geliyoruz ama Gabon’a sonuç almadan dönüyoruz. Kızım Karabük’te öldürüldü. Okumaya gönderdiğim kızımı tabutla geri aldım.”

Annenin bir köşede yüzünü elleriyle kapattığı, babanın ise kızının hakkını aramak için kararlı ve dikkatli cümleler sarf ettiği duruşma salonunda, başkalarının acısına bigane kalan bir tavır vardı mahkeme heyetinde.

Dina’nın dosyasında bu celsede kritik bir ilerleme olmadı.

Sanık Acar’ı savunan avukatlar müvekkillerinin mağdur edildiğini savunarak tahliyesini ve beraatini talep etti. 1. Ağır Ceza, sadece Filyos Çayı’nda yeniden keşif yapılmasını, Dina’nın arkadaşlarının yurt dışına çıkıp Türkiye’ye dönüp dönmediğinin tespit edilmesine karar verdi. Tahliye talebini de reddetti. Bir sonraki duruşma 5 Ağustos’ta…

“Afrikalı öğrenciler için artık marsık ifadesi kullanılıyor”

Adalet için atılan her adım Karabük’teki diğer Afrikalı öğrencileri de ilgilendiriyor.

Zira HIV ve HPV bulaştırdıkları söylentisiyle hedef alınan Afrikalı öğrenciler o günlerde 2-3 gün evlerinden çıkamamışlar. Çünkü Afrikalı öğrencilerin yoğun yaşadığı Yüzüncü Yıl Mahallesi’nde bir grup, bu söylentileri gerekçe yaparak Afrikalı öğrencileri hedef alan bir eylem yapmışlar. Adını vermek istemeyen Afrikalı Müslüman bir erkek öğrencinin aktardıkları ilginç:

“Her şeyin politik olduğunu biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Karabük’e geldiği gün HIV ve HPV söylentileri dolaşıma sokuldu. Çünkü AKP’li adayın kazanmaması çıkarıldı o söylentiler. Afrikalı öğrencilerin buranın kültürünü değiştirmek burada kalıcı olmak gibi bir derdi yok. Okulumuzu bitirip gideceğiz.”

Sorularımıza kadın öğrenciler daha cesur yanıtlar verdi. Üstü kapalı konuşmadılar. Zira taciz ve rahatsız edilmeleri onlar daha çok yaşıyor. Bıçak kemikte gibi onlar için…

“Arabayla evlerimize kadar takip ediyorlar. Sosyal medyadan hakaret ediyorlar. Ama bunlar organize bir şekilde mi yapılıyor bilmiyoruz. Artık kendi kültürümüzün parçası olan eğlenceler düzenlemekten, ibadetlerimizi bile yapmaktan çekiniyoruz.”

Dayanışma için gelen Türk bir öğrencinin iddiaları Karabük’e ilişkin şüpheleri daha da perçinledi:

“Uyuşturucu ve fuhuş üzerinden işlerini yürüten bir mafya var Karabük’te… Esnaf da yerel halk da bunu biliyor. Bir öğrenci arkadaşımdan devlet yurdunun bahçesinde bile uyuşturucu satıldığını duydum.

Irkçılık öyle bir noktaya vardı ki, Siyah öğrenciler için artık ‘marsık’ kelimesi kullanılıyor. Bu kelime yaygınlaştı. Siyah öğrencilerin yüzüne de söylüyorlar. Bu son söylentilerden sonra arkadaş grupları dağıldı. Eskiden çok uluslu arkadaş grupları vardı ama artık yok. Herkes kendi arasında gruplaşmış durumda. Onların barındıkları yerde, Yüzüncü Yıl’da, sık sık onlara polis kontrolleri sıklaştı."

Eski Fransız sömürgesi Gabon, son aylarda askeri darbeyle uğraşıyor. Vatandaşı öğrenciler “beyaz” dünyanın tacizini yaşıyor. Dina’nın ailesi de bir umut çocuklarının ölümündeki gerçeğe ulaşmak için her duruşmada 5 bin kilometre yolu aşındırıyor.

*Marsık argoda kara renkli, kapkara demek ve aşağılamak amaçlı kullanılıyor.

CANDAN YILDIZ YAZDI - Öldürülen Gabonlu Dina’nın annesi: Türkiye biraz Allah’tan korksun!

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Marmaris Kızılbük’teki beton yığını için sürpriz açıklama: Erdoğan incelenmeye alınmasını istedi!

AKP’nin 31 Mart’ta Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdiği Prof. Dr. Aydın Ayaydın, yerel seçimlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Marmaris İçmeler’deki Kızılbük’te büyük bir çevre ve hukuk mücadelesine sahne olan Sinpaş Holding’in dev inşaatının üzerinden helikopterle geçerken, kendisine “Hoca, seçilirsen burayı incelemeye al” dediğini açıkladı

Bir yol açtı gazetecilikte; son değil, bu Başlangıç…

"Bugün Türkiye'de iki sipere ayrılmış ve birbirine ateş ederken ortadaki gerçekleri öldüren gazetecilik ya da medya ortamından çıkışın Celal Başlangıç haberciliği olduğunu düşünüyorum"