Türk pop müziğinin, özellikle 2000’li yıllarına damgasına vurmuş en güçlü kadın müzisyenlerinden Zeynep Casalini, çok özel bir konser projesiyle turneye çıkıyor. Repertuarında, Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a, Nilüfer’den Nükhet Duru’ya kadar şarkıları dillere pelesenk olmuş “zamansız kadınların” şarkılarını barındıran Casalini, 18 Ekim’de 01 Burda PGM Sahne Adana’da, 23 Ekim’de Jolly Joker Ankara’da, 6 Kasım’da Jolly Joker Bursa’da, 29 Kasım’da Dada Salon Kabaret İstanbul’da müzikseverlerle buluşacak. Zeynep Casalini’yle hem “Zamansız Kadınların Şarkıları” projesini hem de bu projeyle ilintili “kadın dayanışması”nı konuştuk.
Zeynep Casalini
- Sanatokur’dan Beyza Cumbul’a verdiğiniz röportajda, “zamansız kadınlar” kavramı için şunları söylüyorsunuz: “Gündemi her daim sıkıntılı bir ülkede yaşıyoruz. Ama bu kadınlar tüm bu gergin durumlar karşısında yaptıkları müzikle, yazdıkları sözlerle; yalnızlıkların, mutsuzlukların, soruların, sevinçlerin, aşkın hep var olduğunu ve olacağını söylemiş kadınlardır. Sadece şarkıları yorumlayan kadınlardan değil, aynı zamanda bu şarkıları yazan kadınlardan da bahsediyoruz.” Burada, “Sadece şarkıları yorumlayan kadınlardan değil, aynı zamanda bu şarkıları yazan kadınlardan da bahsediyoruz,” kısmı ayrı bir yorumu hak ediyor bence. Sanatlarını her yönüyle “kadın başına (!)” üreten kadınlar söz konusu. Siz neler söylemek istersiniz?
Çocukluğum kadın hakları savunucularıyla birlikte geçti. Annem başta olmak üzere hep son derece aktif, akıllı ve entellektüel kadınlar, hep hayranlık duyduğum, güçlü ve direnen kadınlar… Ve tüm bu kadınların ortak noktaları; hayatın gerektirdiği şeyleri yaparken (çoluk çocuk, ev işleri, gelir sağlamak için yapılan işler…) kendilerini geliştirmek, sesini duyuramayan kadınların/çocukların sesi olmak, aşk acısı çekmek gibi zorluklarla başa çıkmaya çalışmaktı. Üstelik o zamanlar internet de yoktu. Böyle bir durumda “sanat”la uğraşan bir kadın olmak cesaret isterdi. Ama yazdığınız, bestelediğiniz şarkıların, koca bir ülke tarafından dinlenip söylenmesi bu cesarete değerdi. Bu yazdıklarım sanırım en çok Aysel Gürel’e uygun oldu. Burada Fikret Şeneş’in Türkçe şarkı sözü yazan ilk kadın yazar (hatta belki de ilk yazar) olduğunu vurgulamak isterim.
- “Zamansız Kadınların Şarkıları” projesi nasıl ortaya çıktı? Şarkılarını seslendireceğiniz kadın şarkıları nasıl ve neye göre belirlediniz?
Hem şarkılarını söylediğim kadınlar hem de şarkıları kesinlikle zamanın ötesine geçmiş olduğu için böyle bir isim çıktı. Bu konserde elbette kendi şarkılarım da var. Repertuarı da nasıl belirlediğimi ancak konserde anlayabilirsiniz. Ama söylemeyi en çok sevdiklerimden seçtim diyelim… Biraz isyan, biraz itiraz, biraz neşe…. Bu proje bence hem merak uyandırıyor hem de bildiğinize emin olduğunuz şarkılar olacağına işaret ediyor. Acaba nasıl sürprizler var?
Zeynep Casalini
“Sezen konserime gelebilseydi, kesinlikle ağlardı”
- Repertuarınızda Sezen Aksu’dan Nilüfer’e, Ajda Pekkan’dan Nükhet Duru’ya kadar Türkiye’de müziğe damga vurmuş çok önemli kadın müzisyenler var. Onların şarkılarını yorumlayacak olmanız üzerinizde bir baskı hissettiriyor mu?
Ben uzun yıllardır onların şarkılarını sahnede yorumladığım için, tam tersine son derece rahat hissediyorum. Mesela Sezen konserime gelebilseydi (kesinlikle gönül koymuyorum aman yanlış anlaşılmasın) kesinlikle ağlardı. Yani çok mutlu olurdu. Gurur duyardı. Ben de onun bazı şarkılarını söylerken zor tutuyorum hâlâ kendimi ağlamamak için. Ayrıca Ajda’nın, Nilüfer’in de etkileneceklerine inanıyorum konserimden. Hepsinin şarkıcılığımda etkileri olduğu kesin. En önemli ortak noktamız ses tekniğinden daha çok duyguya odaklanmamız galiba. Ama hayatın nasıl bir fırtına olduğunun farkındayım. Dolayısıyla ısrar ederek, bir tüy kadar bile yük olmak istemem kimseye.
- “Kadın dayanışması” olarak niteleyebileceğimiz “Zamansız Kadınların Şarkıları” gibi projelerle, sanatta, müzik alanında daha fazla karşılaşıyoruz. Kısa süre önce “Kadının Türküsü” albüm serisi piyasaya çıktı örneğin. Bu durumun görünürlüğünün müzikte daha fazla olmasını neye bağlıyorsunuz?
Kadın dayanışma projeleri yeni bir şey değil. Müzikle ilgilenen (sadece şarkıcı olarak değil) birçok kadın birçok konuda ses çıkarıyor. Ama evet, kadınların çok daha fazla dayanışması ve ses vermesinin her acı/can alıcı konuyu görünür kılmaya ve çözüm aramaya teşvik edeceğini düşünüyorum.
Zeynep Casalini
“Yarışmacı zihniyet, rekabet, kötücül, yıkıcı ve vahşi bir mesele”
- Yine “kadın dayanışmasından” ve dolayısıyla “Zamansız Kadınların Şarkıları”ndan yola çıkarak şunu da söylemek isterim: Bu tür projelerin, kadınları birbirine daha fazla yaklaştırarak arada ne tür farklılıklar olursa olsun birbirlerine sağlam bir destek verdiğini düşünüyorum. Katılır mısınız bu görüşüme?
Doğuran/insana yaşam veren cins olarak kadınlar, en ilkel dönemden itibaren birbirlerine destek olmuşlardır. Elbette insanların farklı fikirlerde olması gayet normal. Yarışmacı zihniyet, rekabet, kötücül, yıkıcı ve vahşi bir mesele. Bizim, kadınlar olarak en çok üstüne düşmemiz gereken; birleştirici, iyi, barışçıl hedefler olmalı. Dolayısıyla ben de şarkılarını söylediğim kadınlarla, beni dinlemeye gelen tüm insanlar arasında nazik ve sıcak bir bağ kurmaları için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
- Son olarak “Zamansız Kadınların Şarkısı”nı bir albümle taçlandırsanız güzel olmaz mı?
Aslında bakarsanız, bu düşünceyi birçok insan benimle paylaştı. Gayet de güzel bir proje olur. Bakalım gelecek günler neler gösterecek.
Burak Soyer kimdir?
1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.
İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.
Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.
2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.
2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.
|