08 Eylül 2024

Tuna Kiremitçi: Müzik ve edebiyat artık iki kanadım gibi oldular, biri olmazsa uçamam gibi geliyor

"Gündoğarken şarkıları ben olmasam da her zaman yaşayacak. Yaptığım şey şarkıyı kendi dünyama uyarlamak oldu"

Tuna Kiremitçi

Bu zamana kadar onlarca şarkıya, farklı konseptteki albümlere imza atan yazar ve müzisyen Tuna Kiremitçi, bu kez bir cover'la karşımızda. Bir İlhan Şeşen ve Grup Gündoğarken klasiği olan "Ellerimde Çiçekler" şarkısına farklı ve özgün bir yorum getiren Tuna Kiremitçi'yle 30 yıllık sanat kariyerini, "Ellerimde Çiçekler"in ortaya çıkışını ve kendisinin özelinde "cover" meselesini konuştuk. Şimdiye kadar hiç cover yapmadığını belirten Kiremitçi, cover meselesiyle ilgili olarak şunları söylüyor: "Bugüne kadar hiç cover yapmamışım. Halbuki sahnede söylemeyi sevdiğim klasikler var. Tamamı özgün bestelerimle dolu o kadar albümden sonra artık kendime birkaç cover yapma lüksü tanıyayım dedim."

- Romanlar, şiirler, şarkılar… 30 yıldır bu dünyanın içindesiniz. Bu işlerin emekliliği "mezarda" olur genelde ama siz hiç yoldan dönmeyi düşündünüz mü?

Düşünmedim desem yalan olur. Sanatçı olmak için dünyadaki en uygun ülkede yaşamıyoruz, malum. Kaldı ki kariyerimin çoğu benim gibi tiplerden pek hoşlanmayan siyasal İslamcıların iktidarı döneminde geçti. Şikayet etmek yerine işime bakmayı seçtim. Vazgeçmeyi düşünsem de içimde ölümüne inat eden bir dürtü var. Örnek aldığım iyi ustalarım oldu. Sonuçta sevdiğim işleri yapıyorum, ülkemi seviyorum ve yaptıklarımı anlayan insanlar var. Daha ne olsun?

- Gzt.com'dan Eray Sarıçam'a verdiğiniz röportajda, "17-18 yaşlarındaki Tuna ne hayal ettiyse bugün onu yaşıyorum," diyorsunuz. Bu biraz "uzun süreli", dolayısıyla da doygunluğa ulaştıracak bir süreç değil mi? İnat şart sanırım… Ne dersiniz?

Tabii arada yolumu kaybettiğim, "ne yapıyorum lan ben burada?" dediğim ya da sopayı hak ettiğim zamanlar da oldu. Ama her zaman samimiydim. Muhalif geçinirken gidip Coca Cola festivalinde çalmadım mesela. Bunu yapan arkadaşların aksine önümde secde eden bir müzik medyası da olmadı. Hep cam tavanları iterek yol aldım. Bu konuda tuhaf bir güce sahibim. Maceranın sonunda da o 17-18 yaşındaki Tuna ile kavuşmayı başardık. "Direnmek de yeteneğe dahil" sözünü bu yüzden çok severim. 

- Klasik ve hayli klişe bir soruyu kişisel merakımdan dolayı sormak isterim: Sanatçılığa sadece bir yerden devam etme şansınız var deseler, hangisini seçip onunla yola devam ederdiniz? Ve neden?

Bunun cevabını liseden beri bulamadım. O yüzden hem müzik hem de edebiyatla devam ediyorum. Artık iki kanadım gibi oldular. Biri olmazsa uçamam gibi geliyor bana.

- Müzisyen kimliğinizde birçok farklı projeyle karşımıza çıktınız. Şimdi de bir İlhan Şeşen'in ve Grup Gündoğarken klasiği "Ellerimde Çiçekler"i cover'ladınız. Şarkıyı seçme hikâyenize geçmeden önce zamanlamasını merak ettim açıkçası. Bunca yıl sonra neden bir cover yapma isteği duydunuz? Ki onca sanatçıyla birlikte çalışmış olmanıza rağmen… Ve "Ellerimde Çiçekler"i seçme sebebiniz neydi?

Fark ettim ki bugüne kadar hiç cover yapmamışım. Halbuki sahnede söylemeyi sevdiğim klasikler var. Tamamı özgün bestelerimle dolu o kadar albümden sonra artık kendime birkaç cover yapma lüksü tanıyayım dedim. Hep benimkiler cover'lanacak değil ya. (Gülüyor.)

- Sizin yorumunuzdaki alaturka ritimler, şarkının orijinal halindeki altyapıyla uyumlu olduğu için mi şarkıyla çok fazla oynamadınız?

Gündoğarken'i gençliğimden beri çok severim. Müzikleriyle bir dolu hatıram var. Onlarla şahsen tanıştığımda daha da sevdim. Örnek aldığım müzisyenler. Bizim "Şairin Şarkıları" turnesi de iki yıldır sürüyor ve "Ellerimde Çiçekler" cover bölümümüzün vazgeçilmez şarkısı. Sözü, melodisi, armonisı, akor dizilişi hem güzel hem de şaşırtıcı. Tam bir İlhan Şeşen klasiği. Ama Eda Baba'nınkini saymazsak nedense hakkını veren bir cover'ı yapılamamış. Menajerim İbrahim Zoroğlu ile onu yapmak iddiasıyla yola çıktık. 

- Sizin gibi sanatçıların üzerinden yıllar geçmiş olsa da hâlâ değerini koruyan şarkıları cover'layarak bir anlamda tekrar ortaya çıkarması bence önemli. Zira yaşı fark etmeksizin, "Ellerimde Çiçekler"i dinlememiş olan ancak sizin hayranınız olan birisi, sizin sayenizde Grup Gündoğarken'i keşfedecek. Bu değerli bir şey değil mi?

Şarkının Gündoğarken düzenlemesi zaten yeterince güzel. O yüzden biz başka yoldan gidelim dedik. Giriş indie rock gibi, sonra ritmler girince birden alaturkalaşıyor. Baştaki surf elektrogitar tonu arkada devam ediyor ama. Sanki Trakya'da yazlık bir mekândayız, renkli ampullerin altındayız ve masalarda karşılıklı rakı içen her yaştan sevgililere çalıyoruz. Aranjörümüz Berkant Ali'yle öyle bir atmosfer hayal ettik. Vokalleri de turnelerde söylediğim gibi kaydettik. Bunlar güzel müzikal kaynaşımlar. Haluk Levent "Bu Aşk Burada Biter" bestemi söylediğinde bir dolu dinleyici beni keşfetmişti mesela. Gündoğarken şarkıları ben olmasam da her zaman yaşayacak. Yaptığım şey şarkıyı kendi dünyama uyarlamak oldu.

- Yabancı bir cover yapma niyetine girseydiniz kimin hangi şarkısını cover'lamak isterdiniz?

Herhangi bir Nick Cave şarkısı... Mesela "Into my Arms" olabilir. 

- Son olarak artık Tuna Kiremitçi'den cover şarkılar da dinlemeye hazır olalım diyebilir miyiz?

Neden olmasın? Şimdiye kadar hiç cover yapmamış çok az sayıdaki müzisyenden biriyim. Eskiden bunu kolaycılık olarak görürdüm ama sonra düşündüm ki bu aslında hayatımda yer etmiş klasiklerin bendeki yankılarını paylaşmak gibi bir şey. Bu yaşımda böyle bir kredi verdim kendime. İlk kez sadece yorumcu olarak sahneye çıkıyorum ki bu da heyecan verici. Bu arada yeni besteler de tezgâhta birikiyor tabii.

Burak Soyer kimdir?

1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.

2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.

İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.

Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.

2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.

2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Kronik Leila’nın ikinci albümlerinden çıkan ilk tekli “Zordu” yayında

“Zordu” için Başak Tuncer şunları söylüyor: Kabulü öğrenmek kendimize verdiğimiz en büyük hediyelerden biri bence. Bu parça da kendimle sohbetlerimden biri oldu

Yalçın Konuk: 'Baroquian' yalnızca bir albüm değil; dinleyicide yeni görseller yaratan bir sanatsal deneyim

Yalçın Konuk, yeni albümü “Baroquian”ı, "Her albümde olduğu gibi, dinlemeyi arzuladığım bir albüm olsun istedim; müziğimin arasında kaybolup gideceğim, HBO Max’ta yayınlanan Baroquian adında bir mini dizinin sahnelerinde çalınan bir müzik olsun istedim" ifadeleriyle anlattı

Marla: Müziğimizin kendisi konuşulsun isteriz, kim olduğumuz ya da cinsiyetimiz değil

Marla müzik grubunun bas gitaristi Esra Hasandayıoğlu, grubun yeni şarkısıyla ilgili şu ipuçlarını verdi: Bir yandan yeni kimliğimizin uyum süreciyle meşgulken, ikinci şarkımızın da son hazırlıklarını tamamlamak üzereyiz. “Doğdum”a göre çok daha sert soundlu ve İngilizce bir şarkı olacak

"
"