10 Kasım 2024

“Korkularını hayatının bir parçası olarak kabul ettikten sonra aydınlık ve anlam gelir”

Azerbaycanlı elektronik müzik ikilisi Call It, albüm çalışmalarından sonra Azerbaycan ve Türkiye'de sevenleriyle buluşacak

Azerbaycanlı elektronik müzik ikilisi Call It, yeni albümleri “İçindəki Balıq”ın ilk teklisi “Oyan”ı BBI Music etiketiyle yayınladı. Gerek birçok türü içinde barındıran karanlık sound’ları gerek de felsefi derinliğe sahip şarkı sözleriyle kısa süre içinde isimlerinden söz ettireceklerini bir kenara not düşmekte fayda bulduğumuz grupla, müzik kariyerlerini, şarkılarını, bundan sonraki hedeflerini konuştuk.

- Grubun ismi nereden geliyor?

2021 yılında "We Call It ASIT" adlı bir techno EP yayımladık. Bir süre sonra post-punk ve EBM tarzında şarkılar yapmaya başladık. Ardından, bu müzik için bir grup kurmamız gerektiğini düşündük. O dönemde grup için isim arayışındaydık.

Tam da bu sırada en yakın arkadaşlarımızdan Muhtar Hasanovski, eski albümümüzün adından "Call It" kısmını önerdi. Aslında hiç de fena değildi, herkes bu ismi beğendi. Sonunda bu ismi kullanmaya karar verdik ve öyle kaldı.

- Müzik dışında neler yapıyorsunuz?

Javid Habibli: Grafik tasarımcıyım.

İlgar Salimli: Filmler için ses mühendisliği yapıyorum. Mixing ve mastering engineer olarak çalışıyorum.

- Nasıl bir araya geldiniz?

Javid: 2018 yılında hip-hop ile uğraşıyordum. İlgar ise techno müzikle ilgileniyormuş. Ortak arkadaşımız Muhtar, bizi tanıştırmak için beni İlgar’ın çalıştığı stüdyoya götürdü. Biraz müzik üzerine sohbet ettik, İlgar bana kendi bestelerinden birkaçını dinletti. Gerçekten çok beğendim.

Birkaç görüşmeden sonra birlikte bir albüm yapmamız gerektiğini fark ettik ve böylece ilk EP'miz olan "We Call It ASIT" ortaya çıktı.

- Türkiye maceranız nasıl başladı?

Bu macera, BBI Music Co.’da çalışan ve aynı zamanda Makyaj grubunun üyesi olan arkadaşımız Pekcan’ın bize ulaşmasıyla başladı.

- Azerbaycan’da yaptığınız müziği kimler dinliyor? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Bu işe başlarken bu kadar iyi geri dönüşler alacağımızı hiç tahmin etmemiştik. Genellikle gençler ve elektronik müzik seven dinleyiciler bize ilgi gösteriyor.

- Müziğiniz birçok türü, en modern halleriyle içinde barındırıyor. Sound’unuz karanlık, anlayabildiğim kadarıyla sözleriniz de öyle. Şarkılarınızın oluşum aşamasından biraz bahseder misiniz?

Hiçbir zaman planlı bir şekilde müzik yapmadık. Genellikle İlgar bana bir demo atar, ben de dinleyip beğenirsem o gün mutlaka stüdyoya giderim. Sonra birlikte o fikri geliştirmeye ve tamamlamaya çalışırız.

- Yeni albümünüz “İçindəki Balıq”tan ilk şarkınız “Oyan”ı yayınladınız. Albümle ilgili, “Bazen en dibe inmek, bizi hayatta tutan tek şeydir. Tıpkı sonsuz sularda yüzüp, daha büyükler tarafından yutulma tehlikesiyle karşı karşıya kalan küçük balıklar gibi. Bu albüm, akıntının içinde kaybolmadan, cesaretle karanlık sulara inen bir balığın hikâyesini resmediyor. Bu yolculuk, denizlerin dibine, her şeyin başladığı yere, insanın özüne geri dönüşü simgeliyor,” diyorsunuz. Bu “öze dönüş”ü bir yüzleşme olarak niteleyebilir miyiz?

Bu, hayatın kendisiyle bir yüzleşmedir. Biz, insanlar aslında hepimiz yalnızız. Ailemiz, arkadaşlarımız ve tanıdıklarımız olsa bile en sonunda tek gerçek bizim yalnızlığımızdır. İçimizde sahip olduğumuz her şeyi bu yalnızlığa borçluyuz. Ve bu yalnızlığın içinde insan daima bir sorgu halindedir.

Çoğu insan boğulacağını düşünerek dibe inmeye korkar. Oysa insan önce kendi korkularıyla yüzleşmeli ve onları sevmeyi öğrenmelidir. Korkularını hayatının bir parçası olarak kabul ettikten sonra aydınlık ve anlam gelir.

- Siz, “öze dönüş”, “en dibe inmek”, “sonsuz sularda yüzmek” gibi “tekinsiz” ortamlarda gezinen bir albüm yaparken kişisel olarak neler keşfettiniz?

Aslında albüm üzerinde çalışırken yeni bir şey keşfetmedik. Zaten bazı şeyleri anladığımız ve keşfettiğimiz için bu albümü yaptık diyebiliriz.

- Türkiye’de sizin gibi müzik yapan onlarca müzisyen, grup var. Onların arasından nasıl sıyrılmayı düşünüyorsunuz?

Kendi sound’umuza güveniyoruz. Farklı tarzları birleştirerek daha kendimize has bir müzik yaptığımıza inanıyoruz.

- Call It’i sahnede görme imkânımız olacak mı?

Albüm çalışmalarından sonra Azerbaycan ve Türkiye'de konser planlarımız var. Albümün ardından birçok planımız netleşecektir.

Burak Soyer kimdir?

1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.

2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.

İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.

Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.

2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.

2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Hatice Hamarat: Tüm zarlar atıldı mı oyunda?

Hatice Hamarat, yeni teklisi “Manevra”nın hikâyesini "Kendimi aradığım ve bulunca bile tatmin olmadığım bir süreçte kendime yazdım ve kendime söyledim. Aslında büyük bir ironi bu parça benim için. Kendime attığım gol, ama pası da kendim veriyorum" ifadeleriyle anlattı

Kronik Leila’nın ikinci albümlerinden çıkan ilk tekli “Zordu” yayında

“Zordu” için Başak Tuncer şunları söylüyor: Kabulü öğrenmek kendimize verdiğimiz en büyük hediyelerden biri bence. Bu parça da kendimle sohbetlerimden biri oldu

Yalçın Konuk: 'Baroquian' yalnızca bir albüm değil; dinleyicide yeni görseller yaratan bir sanatsal deneyim

Yalçın Konuk, yeni albümü “Baroquian”ı, "Her albümde olduğu gibi, dinlemeyi arzuladığım bir albüm olsun istedim; müziğimin arasında kaybolup gideceğim, HBO Max’ta yayınlanan Baroquian adında bir mini dizinin sahnelerinde çalınan bir müzik olsun istedim" ifadeleriyle anlattı

"
"