Uzun bir aranın ardından yepyeni konsept albümü “Eteklerim Köpeklerim” ile dinleyici karşısına çıkan Kıvılcım Ural, punk rock’ın ilham veren asi duruşuyla varoluş meselesinden kadınların sorunlarına, toplumsal dertlerden sistemin geneline kadar epey bir konu üzerinde bir başkaldırı eylemine geçiyor. Kişinin içsel yolculuğunu, derdi olanın sesini yükseltmesi gerektiğini ve nihayetinde sorunların üstesinden gelebilmenin mümkün olabileceği ihtimalini konu edinen albümü Kıvılcım Ural’la konuştuk.
Kıvılcım Ural
- Seninle yapılan röportajların aşağı yukarı hepsine göz attım. 2013 yılından beri kendi şarkılarını yayınlıyorsun. Bu kadar uzun süredir müzik yapıyor olmana rağmen seninle ilgili yazılan çizilenlerin hepsinde mutlaka -bu soruda olduğu gibi- Kaan Tangöze’yle ilişkinize dair bir sorunun sorulması gıcık bir hale gelmiyor mu?
Açık yüreklilikle cevap vermek isterim bazen evet bazen hayır. Şöyle ki; bu durum benim için sürpriz bir durum olmadı. Yani bunu yaşayacağımı en başından beri biliyordum. Bilirsin biz kadınlar her şeyi daha detaylı ve önceden düşünmekten eğleniriz. Kaan ile beraberliğimizden evliliğimize kadar tüm süreçlerimizde bu soru bana yöneltildi. Ama benim Kaan ile aramda mesleki bir ego yarışı yok. Eğer olsaydı bu ilişki içinde bireysel olarak da çok yıpratıcı olurdu ve olumlu sonuçları olmazdı mesleğinin en zirve noktasına ulaşmış, çok yetenekli ve boşluğu asla doldurulamayacak tek rockstar’ımız. Ben 13 yıldır müzik yapıyorum ama hâlâ çok çalışıyorum ve öğreneceğim çok şey var. Ne şanslıyım ki yanımda böyle biri var. Ama bazen tam stüdyodan çıkmışım, kendi bestelerimi kaydetmişim, yorulmuşum eve dönmek istiyorum; karşıdan kamerayla birileri geliyor ve bana Kaan Bey ile düet gelir mi diyor. Öyle olunca gıcık oluyorum.
- “Eteklerim Köpeklerim”e kadar olan çalışmalarında daha çok kişisel hikâyelerinden, meselelerinden bahsediyorsun. Bunları elbette kendiyle özdeşleştiren birçok dinleyicin vardır. Ama “Eteklerim Köpeklerim”de direkt olarak “biz” öznesini öne çıkarıyorsun. Ya da hikâyeyi “biz”e yönlendiriyorsun. Bu bir kırılma anı sonrasında mı meydana çıktı yoksa birikmişliğin bir yansıması mı?
İlk albümümle ikinci albümüm arasında çok uzun bir süre var. Bu süreçte single’lar çıkarsam da albüm konseptini yıllar sonra tekrar oluşturdum. Geçen bu zamanda bireysellikten daha da ötesinde aslında ‘biz’ olabilmenin önemini daha çok keşfettim. Bu otomatikman yaptığım şarkılara ve müziğime de yansıdı. Global olarak da birlik olup bir şeylere hayır ya da dur diyebilmek, bir şeyleri birleşip değiştirebilmenin gücünü fark eden bir kuşağız. Bunda sosyal medyanın gücü de çok büyük rol oynuyor. İlk albümüm daha sakin bir albümden yeni albümümde daha asi, daha sert, daha cesur ve birçok şeye karşı duran bir tavrım var. Bence zamanın etkisi hepimizde böyle bir etki yarattı. Hepimiz fikirlerimizi söylemekte artık daha cesuruz.
Kıvılcım Ural
- Albümünü “Elegant Punk” olarak tanımlıyorsun ve “cesur bir duruşun zarafetle nasıl buluşabileceğini” müziğinle gözler önüne seriyorsun. Albümü dinledikten sonra tanımının cuk oturduğunu söyleyebilirim. Sağlam bir müzikle kuşanmışsın, çenen yukarıda, gururlu bir halde tepeden bize sesleniyor gibisin. Bu tavrının “kadınlıkla” bir ilintisi var mı? Genel bir tavır mı?
Çok teşekkür ederim. Punk müziğini çok severim ve bunu Türkiye formlarında nasıl yapabileceğimi düşündüm. Şarkı sözlerimdeki varoluşsal temaları, asi duruşu ya da birlik beraberlikten çıkan gücü anlattığımda bunu alaturka pop bir sound taşımazdı. Rock ve punk karşı duranların sesidir. Bir şeyleri değiştirebilmeye güç katanların müziğidir. “Eteklerim Köpeklerim” albümünün omurgasını sadece rock ve punk sound’ları taşıyabilirdi. Bu albümde kadın gücüne adadığım çok şarkı var. Hatta “Eteklerim Köpeklerim” kadına şiddeti eleştiren bir şarkı. “Kız doğdum, hür yaşarım, boyun eğmem, beni hiç yorma” sözleriyle başlıyor. İnanır mısın daha da cızırtılı ve öten gitarların olduğu kirli bir sound yapmak isterdim ama dinleyicinin kabullenip kabullenmemesi arasında tenakuzda kaldım. Konserlerde albüm sound’undan daha da öte bir şeyler oluyor.
- Albümün “yıldız”ı “Eteklerim Köpeklerim” şarkısı. Bir manifesto gibi patlıyor üstümüzde. Aynı zamanda da albümün özeti niteliğinde. “Eteklerim Köpeklerim” için ayrı mesai harcadın mı?
“Eteklerim Köpeklerim”in öyküsü de kendine has. Albümün tüm miksini bitirmiştik, yani her şey çıkışa hazırdı. Üst üste o kadar çok kadına şiddetle ilgili olay oldu ki şehit olan polisimiz, Yedikule Zindanları katliamı, küçücük kızlara yaşatılanlar, bir yandan kız arkadaşlarım internetten olası bir durumda kendilerini savunmak için biber gazı sipariş veriyorlar. Elimde gitarım ardı bir gecede yazdım, çaldım, aranjörüm Onur Gulanber’i aradım. “Onur yarın stüdyoya gitmeliyiz çünkü yeni bir şarkı yaptım,” dedim. Şaşırmadı çünkü benzer bir durumu “Ama Ben Mafyayım”da da yaşamıştık. Bir günde şarkıyı kaydettik, miksledik, albüme dahil ettik.
Kıvılcım Ural
- Son dönemlerde farklı türlerde de olsa “kadının başkaldırısı” üzerine birçok sanat üretimiyle karşılaşıyoruz. Müzikte de, sinemada da, edebiyatta da önümüze epey bir malzeme çıkıyor. İyi de oluyor. Üretim tarafında, kadınlar arasında en azından birbirinden haberdarlıktan bahsedebiliriz ama tüketici tarafında beklenilen etkiyi görmek mümkün mü sence?
Kadın şarkıcı söz yazarlarından oluşan bir tane WhatsApp grubumuz var, 110 kişi falanız orda. Birbirimizle oradan ihtiyaçlarımız konusunda görüşüyoruz, fikir alışverişi yapıyoruz. Spotify’ın Equal etkinliği oluyor. Orada bir araya gelip geçen yıl Panel’e davet edildik. Bizi çok güzel ağırladılar. Gelecek hafta yine müzisyen bir kız arkadaşımın, Melis Yelman’ın konserinde konuk olarak sahnede olacağım. Bu örnekler çok daha fazlalaşabilir. Bizler isteyince ve bir olunca karşımıza ne çıksa yıkar geçeriz. Festivallere, belediye etkinliklerine dikkat edin. Çıkan sanatçı listesinde daha çok erkek sanatçıları görürsünüz. Tek tük kadın sanatçı vardır. Spotify en çok dinlenenler ilk 10 listesinde bile iki kadın sanatçı vardı. Bu yolun başındaki hepimiz için üzücü ve motivasyon kırıcı. Endüstride bir kadın sanatçının kendi gücünü ilan etmesi emin olun birçok erkek sanatçının harcadığı eforla kıyaslanamaz düzeyde. Çünkü müzik bir pastaysa müzik yapmak bu pastanın sadece bir dilimi. Burada varoluşsal, toplumsal çok karmaşa var. Ama çok da boğulmamak lazım netice de şarkı şarkıdır. O şarkıyı bulduğunda, yakaladığında kimse senin ne olduğunla ilgilenmez. Önemli olan o şarkıyı bulmak aslında inşallah bana da gelir.
- Bu yıl için planların neler? Yeni şarkılar, konserler vs…
Bu yıl için planlarım hepimizin iyi olmasını dilerim öncelikle. Planlarım arasında 12 Şubat’ta Kadıköy Sahnedeyim Mart’ta Ankara İF’teyim. Bahar ayları ve yazın genellikle festivallerde oluyorum. Bu yıl da aynı. Instagram’ımı ve YouTube’umu aktif şekilde kullanıyorum. Sürekli yeni içerikler yeni videolar çekiyorum. Kasım’da lansman konseri yapmıştık çok güzel geçmişti oradan üç performans videosunu YouTube’a ekledik. Yakında albümden bir şarkıya yeni bir klip daha gelecek. Tüm bunları ben küçük kameramla yapıyorum ve kendim kurguluyorum öyle büyük prodüksiyonlar falan artık hayal, bütçeler çok yüksek.
Kıvılcım Ural
Burak Soyer kimdir?
1986 yılında Kütahya'da doğdu. 1992 yılında Çanakkale'ye yerleşti. 2004 yılında Marmara Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı'nı kazandı. Aynı yıl okulu bıraktı. Bir süre garsonluk yaptı.
2005 yılında Radikal Gazetesi Kültür Sanat Servisi ve Kitap Eki'nde gazeteciliğe başladı. Aynı yıl Rolling Stone Türkiye'nin açılmasıyla birlikte Rolling Stone'a müzik yazıları yazdı. 2006-2008 yılları arasında Akşam Gazetesi Ekler Servisi'nde muhabir olarak görev yaptı. Daha sonra "memleketi" Çanakkale'ye dönüp Çanakkale Olay Gazetesi'nde çalıştı.
İnternethaber.com, Sözcü.com.tr, Toplumsal Haber gibi internet haber sitelerinde Siyaset, Gündem, Spor, Yurt Haberler, Kültür Sanat, Yaşam, Lifestyle servislerinde editör olarak çalıştı. Trend Medya'nın YouTube kanalı için kültür sanat ve spor programı hazırlayıp sundu. Son olarak İstanbul Karaköy MONO dergisinin editörlüğünü yapıyordu.
Şimdiye kadar Milliyet, Hürriyet, Hürriyet Kitap Sanat, BirGün, BirGün Pazar, BirGün Kitap, Taraf, Cumhuriyet Pazar, T24, Gazete Duvar, sendika.org, solhaber.org'a, siyaset, edebiyat, müzik, sinema, tiyatro yazıları yazdı. Halen T24 Haftalık, Bianet ve OT dergisine kültür sanat, K24, Edebiyathaber.net, Oggito, Ne Okuyorum?, Ajandakolik, Mahal Dergi, Romanoku internet sitelerine de edebiyat yazıları yazıyor.
2017 yılında ilk kitabı Zıvana Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Zıvana'nın devamı olan Buji de 2019 yılında aynı yayınevinden çıktı. Son romanı Ring ise, geçtiğimiz Eylül ayında Karakarga Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ayrıca bir de kısa film senaryosu bulunmaktadır.
2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Sanat Tarihi bölümündeki eğitimine devam etmektedir.
|