Zaman zaman sinema tarihine mal olmuş önemli isimlerin ölüm yıldönümlerinde yazmıştım. T24 PAZAR için bu ilk yazımı da Türk sinemasındaki yolculuğuna “salon” tarzı filmlerle başlayarak, bir bilinç sıçramasıyla, “Maden” (1978), “Sürü” (1978), “Adak” (1979), “Yol” (1982), “Pehlivan” (1984), “Karartma Geceleri” (1990), “Mektup” (1997) gibi hemen bir çırpıda sayılabilecek önemli filmlerle devam etmiş büyük oyuncu Tarık Akan’ın doğum günü vesilesiyle yazmak istedim.
Gerçek adı Tarık Tahsin Üregül olan Akan, 13 Aralık 1949’da İstanbul’da doğdu. Makine mühendisliği okudu, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nü de bitirdi. Sanat dünyasına oyuncu olarak adım attığında aynı zamanda yapımcı ve yazardı.
Tarık Akan da sinemamızın pek çok önemli oyuncusunun geldiği mecradan, SES dergisinin oyunculuk yarışmasından 1970 yılında sinemaya girmiştir. Akan bu yarışmada birinci oldu. Uzun boyu, renkli gözleri ve yakışıklı çehresiyle kısa sürede Yeşilçam'ın en yakışıklı oyuncularından birisiydi artık o.
İlk filmi “Emine” (1971) sonrasında, henüz sinema oyunculuğunun başlarındayken, “Suçlu” (1972) adlı filmle 1973 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü aldı. Fakat o, asıl sinemamızın duygusallık dozu yüksek filmlerinden “Canım Kardeşim” (1973) ile akıllara erken zamanda kazınmıştır.
Tarık Akan’ın oyunculuk kariyerinin ilk bölümünde, yönetmen Ertem Eğilmez’in önemli payı olduğunu tespit ve teslim etmek gerekir. Akan, “Canım Kardeşim”den sonra önemli çıkışını Rıfat Ilgaz’ın aynı adlı eserinden uyarlanan ve Ertem Eğilmez’in yönettiği “Hababam Sınıfı” ile yaptı. Filmin odak karakterlerinden biri olan “Damat Ferit”i canlandıran Akan’ın “salon” tarzı filmlerinde de “Ferit” ismi neredeyse “mütemmim cüz”ü olmuştu.
Onun, sinemamızın güzel kadın oyuncuları Gülşen Bubikoğlu ve Hale Soygazi ile başrol eşliğinde üzerine elbise gibi giydiği “Ferit” karakteri, pek çok filmde (“Sev Kardeşim”-1972; “Oh Olsun”-1974; “Ah Nerede”-1975; Delisin-1975) karşımıza çıkar. Dönemin Yeşilçam sinemasında değişik versiyonlarını izlediğimiz “zengin kız-fakir oğlan” (veya tersi, “fakir kız-zengin oğlan”) temaları çerçevesinde de yer alan bu filmler, masumiyetini kaybetmemiş Türkiye’nin, sosyolojik gerçeklerini tam içermeseler de “büyüyememiş bir toplum”un kolektif bilinçaltının düşle gerçek arasındaki gelgitlerini içerir.
Tarık Akan, 1970'li yıllarda Yeşilçam'ın büyük jönleri arasında yerini almış ve oynadığı filmlerle adı öne çıkan bir oyuncu olmuştur Özellikle saç stili bu döneme damgasını vurdu.
Tarık Akan’ın sinemadaki ikinci dönemindeki değişimin anahtarı, Zeki Ökten'in yönettiği ve onun başrollerini Melike Demirağ ve Tuncel Kurtiz’le paylaştığı “Sürü”dür (1977). Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı bu filmle Akan’daki dönüşüm, toplumcu filmlerle öne çıkmaya başladı.
Yeşilçam’ın “salon” filmlerinin yakışıklı jönü Tarık Akan, 70'li yıllardaki tarzını değiştirmiş; sakallı, bıyıklı, ezilen emekçi insanları canlandırdığı filmlerde oynamaya başlamıştır. O artık “politik” bir kimliktir. "Sanatçı dediğin andan itibaren; dünyaya bakışı, yaşamı, görüşleri, her şeyi politiktir” diyerek yaşama bakışındaki değişimi ifade eder.
Yavuz Özkan’ın yönettiği “Maden” (1978) filmi ile sosyalist içerikli filmlerde de rol almaya devam eden Tarık Akan, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında, Almanya'da yaptığı bir konuşma nedeniyle tutuklandı ve 2,5 ay ceza evinde kaldı. Bu süreci anlattığı “Anne Kafamda Bit Var” isimli kitabı 2002’de yayımlandı. Yılmaz Güney projesi ve Şerif Gören’in yönettiği “Yol” (1982), aynı yıl Cannes Film Festivali’nde Costa Gavras’ın “Kayıp” filmiyle “Altın Palmiye” ödülünü paylaştı ve o, “En İyi Erkek Oyuncu” dalında aday oldu.
Bu noktada Tarık Akan’ın, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yedi kez “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü kazanarak önemli bir başarıya imza attığını da geçerken belirtelim.
Akan, ölümüne kadar yaklaşık 30 yıl Özel Taş İlköğretim Okulu ile eğitim-öğretim alanında da önemli bir hizmette bulunmuştur. Bayrağı şimdi çocukları taşıyor. 1928 yılında Bakırköy, Yeşilköy ve Yeşilyurt'un tek Merkez Ortaokulu olarak öğretime açılan ve 1968 yılına kadar pek çok öğrenci yetiştirmiş olan Taş Mektep, 1968'den sonra vakıf niteliğine dönüşmüştü. Tarık Akan’ın 1991 yılında aslına uygun olarak düzenlettiği bina, Özel Taş İlkokulu olarak eğitim-öğretime başladı.
16 Eylül 2016’da akciğer kanserine yenik düşerek yaşama veda ederken arkasında onlarca film ve onurlu bir isim bırakan, bu anlamda hâlâ aramızda ve bizimle yaşamaya devam eden Tarık Akan’a “İyi ki doğdun” ve “Nice yıllara” diyoruz!..