10 Şubat 2019

İngiltere sarayında 'gözde' olmanın bedeli: The Favourite

Tarihsel bir dönemi canlandırma açısından başarılı bir film olan “Sarayın Gözdesi”, gerek sinematografisi, gerek sanat yönetimi, ama özellikle oyunculuk performanslarıyla öne çıkıyor

Kısa aralıklarla İngiltere’de iktidar hesaplaşmalarını ve savaşlarını, özellikle de kadınları merkeze alarak yansıtan iki film vizyona girdi. Geçen haftaki yazımızı “İskoçya Kaliçesi Mary” filmine ayırmıştık. Bu film Orta Çağ’ın atmosferini anlatırken, yeni vizyona giren “Sarayın Gözdesi” (The Favourite) ise 18. yüzyıl başlarında kâğıt üzerinde resmi bir parlamentosu, başbakanı ve muhalefet lideri olan İngiltere, daha doğrusu Birleşik Krallık’ın “Kraliyet”inde dönen dolapları anlatan bir yapım…

Film hakkında Seden Mestan arkadaşımız geçen hafta T24 Pazar’da yaptığı değerlendirmede filmin vizyona girmeden önce Başka Sinema’nın düzenlediği Ayvalık Film Festivali ve Filmekimi’nde gösterildiğini kaydetmişti. Seden’in filmi iyi okuyan ve arka plan bilgilendirmesi de sunan yazısının üzerine “cila” niyetine biz de “haftanın en iyisi” olduğunu düşündüğümüz “Sarayın Gözdesi” üzerine notlarımızı paylaşalım!..

Sokaktaki kediden saraydaki hizmetçiye kadar herkesin ve her şeyin iktidar sahibinin mülkü sayıldığı, iktidara geldiğinde ya da geçirildiğinde her şeye muktedir olduğuna inanan halktan kopuk bir yönetimin perde arkasında; ördek yarıştıran, farklı cinsel tercihleri olan “asiller”in dünyası, mizaha yaslanan bir eleştirel bakışla yansıtılmakta “Sarayın Gözdesi”nde…

18. yüzyılın başlarında hüküm süren Kraliçe Anne, İngiltere’yi “sözde yöneten”, zayıf, kırılgan ve kendisine güveni düşük bir kraliçedir. Ülkesini aslında Genel Kurmay Başkanı Lord Marlborough’nun hırslı karısı ve kraliçenin gözdesi olan Leydi Sarah, işbirlikçi Başbakan Godolphin ile yönetmektedir. Kraliçe lezbiyendir ve Sarah’ın onun üzerindeki gücünün merkezinde de elbette cinsellik yatmaktadır.

Sarah’ın güçlü pozisyonu, babasının basiretsizliği yüzünden düşmüş bir Leydi olan kuzeni Abigail’in, Sarah’ın yardımını istemek için saraya gelmesiyle değişir. Ve o, bunun bedelini sürgünle öder.

“Sarayın Gözdesi” tarihsel bir dönemi canlandırma açısından başarılı bir film. Gerek sinematografisi, gerek sanat yönetimi ve özellikle oyunculuk performanslarıyla öne çıkıyor.

Film aslında fazla mekânda geçmiyor ama dönem canlandırması ve atmosfer yaratma açısından da oldukça başarılı. Filmin ilginç müzikleri Alexis Bennett’e ait ve o, 2018 yılında “İskoçya Kraliçesi Mary” ve “Mrs. Wilson” filmlerine yaptığı müzikler ile tanınıyor. Sarayın Gözdesi’nin müzikleri ise salt özgün müzik bağlamında öne çıkmaktan öte, film müziği kavramının içini dolduran diğer alt başlıkları, örneğin “ruhbilimsel fon müziği” gibi çeşitlemeleri de içeriyor.

Filmin öne çıkan yetkinliklerinin başında oyunculuk geliyor. Özellikle Kraliçe Anne rolünde Olivia Colman, gözdesi ve aşığı Sarah rolünde Rachel Weisz ve son gözdesi Abigail’i canlandıran Emma Stone’un oyunculuk performansları övgüye değer. Kadın oyuncuların filme liderlik yaptığını iddia etmek abartı olmayacaktır.

Diğer yandan “Sarayın Gözdesi”nin, 2019 Oscar adaylıklarında on dalda aday olduğunu ve bu adaylıkların üçünün oyunculuk ödülü olduğunu, ayrıca En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Kurgu gibi dallarda da aday olduğunu belirtelim.

Sarayın Gözdesi’nden önce yönettiği beş filmle pek çok önemli festivale katılan ve ödüller kazanan yönetmen Yorgos Lanthimos’un kara mizahı öne çıkardığı filminin finali ise manidar. Yönetmen, yarattığı dünyanın zenginliğine, ele aldığı dönemin olaylarına ve karakterlerin canlılılığına karşın görkemli sayılabilecek bir final yerine mütevazı bir “eğretileme” (metafor) ile yetiniyor. Abigail’in sarayda kendisini en güçlü hissettiği dönemde Kraliçe’nin tavşanlarından birini ayağıyla ezmeye çalışarak, aslında kendi ezilmişliğinin intikamını almasını bir metafor olarak kullanıyor Lanthimos ve Kraliçe Anne, Abigail ve tavşanların görüntüsü finalde miks edilerek, kimin tazı kimin tavşan olduğu hakkındaki sorunun yanıtı ise seyirciye bırakılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Burası cennet olmalı

Filistin’in anayurdu ile gittiği yerler arasında beklenmedik benzerlikler olduğunu gözlemleyen ana karakter, bumerang gibi ülkesine geri dönerken nerenin gurbet, nerenin ise memleket olduğu sorusunu da tartışmaya açıyor

Uzaylı "Kirpi Sonic"

Film, dinamik sinematografik anlatımı ve masalsı karakterleriyle öncelikle küçük seyircilerin ilgisine mazhar olabilecek keyifli bir seyirlik

92. Oscar Ödülleri'nde geri sayım başladı

Oscar töreninde kimlerin şansı olduğu hakkında görüşlerimizi paylaşmadan önce, adayları ve kategorilerini okuyucularımıza anımsatalım