10 Haziran 2013

İnsanlar mekâna ağaçlarsa zamana hâkimdir

ağaçların nereye dikildiğini, kaç tanesinin yeşerdiğini veya boy verdiğini, bu ağaçlara kimlerin baktığını sormak hakkımızdır

İnsanlar mekâna ağaçlarsa zamana hâkimdir. Biz insanlar mekân içinde yol alırız onlarsa zamanda. Biz gideriz onlar kalır.

Ağaçlar, oldukları yerde, hiçbir yere kıpırdama veya hareket etme gereği duymadan yüzyıllar boyu var kalabilirler. Var kalmak ve zamana direnmek için geliştirdikleri yöntemler olağanüstüdür. Ama çoğalma konusunda yine de nazlıdırlar. Bütün bir ömürleri boyunca yüz milyonlarca tohum saçmalarına rağmen bu tohumlardan en fazla birkaç tanesi yeşerecek imkân bulabilir.

Ormanı var etmek zor ama yok etmek çok kolaydır. İktidar sözcülerinin bir tür savunma refleksi ile “Kesilen ağaçların yerine daha fazlasını dikiyoruz” demeleri son derece akıldışı, mantıksız bir şeydir. Orman sadece ağaçlardan ibaret değildir. Çeşit çeşit ağacı, toprağı, çalısı çırpısı, çiçeği ve börtü böceği ile orman yaşayan tek bir organizma gibidir. Yaşayan her canlı türünün bir rolü veya fonksiyonu vardır ve bu çeşitlilik sayesinde orman var olabilir ancak.

\

NEREYE DİKTİNİZ O KADAR AĞACI

İşbaşındaki iktidar, yapmış ve halen yapmakta olduğu ağaç kıyımı veya yeşil alan tahribatı hakkında kendisine yöneltilen eleştirilere “bizim dönemimizde üç milyar ağaç dikildi” şeklinde bir yanıt veriyor. Gerçekten öyle mi? Kişisel düşüncem bu iddianın büyük bir palavra olduğudur. Eğer öyle değilse bu ağaçların nereye dikildiğini, kaç tanesinin yeşerdiğini veya boy verdiğini, bu ağaçlara kimlerin baktığını sormak hakkımızdır.

Her şeyden önce orman alanlarını yapılaşmaya açarak tahrip etmenin karşılığı ağaç dikmek değildir. Bu çok saçma bir düşüncedir. Orman insan eliyle oluşturulabilecek bir şey değildir. Üç milyar ağaçta dikseniz; çakma ağaçtan orman olmaz. Nedeni “orman” dediğimiz şey hakkında gerçekte epeyce az şey biliyor olmamızdır.

Her zaman ki kibrimizle öğrendiğimiz birkaç parça bilgiyle her şeyi çözdüğümüzü sanıyoruz. Gülünç…

KIRILMA NOKTASI

Gezi Parkı Direnişi çok önemli bir kırılma noktasıdır.

Bu direnişe kadar, halkımızın kolektif hafızasında kamuya ait bir orman, park veya yeşil alan “herkesin sahipliğinde olan” veya “ortak mülkiyete tabi olan” bir şey olarak değil; kimseye ait olmayan dolayısıyla kimsenin sorumluluk üstlenmesini de gerektirmeyen bir şey olarak yer etmişti.

İnsanlar kendilerine ait olmadığını düşündükleri bir şeye yapılanlara, hele bu şeyler bir de devlet eliyle yapılıyorsa haliyle daha duyarsız kalıyordu. Tüm yurda yayılan Gezi Parkı Eylemleri’nin çok çeşitli hak ve özgürlük talepleri olsa da; ilk kez çok güçlü bir şekilde “Bizim Olana Dokunamazsın” talebi dile geldi. Devlet de olsan dokunamazsın.

EYLEM DOSTLUĞU

Kuşkusuz ekolojik öneme haiz alanları korumak için yapılan mücadelelerde başka faktörlerin de etkisi var ve geçmişe bakıldığında yeşil hareket içinde genelde yerelde kalan benzeri sahip çıkmalar da görülebilir. Ama Taksim Gezi Parkı eyleminde olduğu gibi böylesine yoğun, kalabalık, kararlı ve ısrarlı bir karşı çıkma ve hak arama talebi ilk kez oluyor.  Sadece bu değil insanların birbirini kollaması, risk alarak destek olması, yardım etmesi, evini açması, neyi varsa paylaşması… ve bütün bunların bunca yaygın olması da bir ilk. Birbirini hiç tanımayan insanlar kısa sürede “Eylem Dostluğu” diyebileceğimiz bir şey geliştirdi. Kendiliğinden. Politik hareketler dostluk ilişkileri üzerinden yapılandığında durum farklı olacaktır. Üzerinde düşünmeye ve yitirmemeye özen göstermeye gerçekten değer bir şey bu.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24'e veda

Bir okur olarak kuruluşundan bu yana beğeni ile izlediğim T24’ü izlemeye elbette devam edeceğim. T24\'e artık yazmayacağım

Küçükken sahipsiz çocuk, büyüdüğünde tutuklu öğrenci

Çocuklarını seven bir toplum muyuz? Ne onlar büyürken sağlıklarını önemsiyoruz, ne de büyüdüklerinde. Yapılan açıklamalara göre öğrenim görürken tutuklanan öğrenci sayısı altı yüz civarında

İşçi ölümleri kader mi?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun bazı hükümlerinin yürürlüğe girme tarihinin ertelenmesini öngören bir yasa teklifi şu an Mecliste görüşülmeyi bekliyor

"
"