18 Aralık 2012

Aktif Gıda Mühendisleri Grubu ne istiyor?

\'Salt kendiniz için değil başkaları için de hak talep edersiniz ve dostluk bu talebi ısrarlı kılar. Israr etmek de eninde sonunda bir şeyleri değiştirir.\"

 

“Gıda güvenliğinin sağlanmasında gıda mühendislerinin rolü” başlığı ile birkaç gün önce T24’de yazdığım yazıya eposta yolu ile olumlu-olumsuz pek çok yanıt geldi. Yazı, okuyanlar biliyor, aslında bir basın duyurusuydu. Bu konuda yazmayacaktım, ama bana gelen epostalardaki her görüşe yanıt vermem mümkün olmadığı için konu hakkındaki düşüncelerimi hem bir yazı ile açıklığa kavuşturmayı ve hem de Aktif Gıda Mühendisleri grubunun taleplerini yansıtmayı daha uygun buldum. 
Öncelikle haklı bir tepkiyi dikkate alarak bir açıklama yapmalıyım. Önceki yazıda, “İstihdam Grubu” değil “Aktif Mühendisler Grubu” demeliydim. Bu konuda epeyce eleştiri geldi. Ama bu yanlış niteleme de sadece benim hatam değil; grup kendisine‘Aktif Mühendisler Grubu’ dese de,grup hakkındaki konuşma ve yazılarda ‘İstihdam Grubu’ olarak niteleniyor. Ancak, elbette grubun kendisini nasıl adlandırdığı dikkate alınmalıydı.
Gelen eleştirilerin büyük bir bölümü, kamuda gıda mühendisi istihdamını artırmaya veya bu konudaki yetersizliklere dikkat çekmek için internet vasıtası ile yapılanmış Aktif Gıda Mühendisleri (AGM) Grubu’nun, Gıda Mühendisleri Odası ile birlikte yaptığı bir eyleme ‘siyaset’ bulaşmış olmasından duyulan rahatsızlığı dile getiriyordu. Grup üyeleri, haklı taleplerine hiçbir şekilde siyasi içerik taşıyan bir unsur veya söylemin karışmasını istemediklerini ve bundan büyük rahatsızlık duyduklarını dile getirdiler. 
Bence bu istekte hiçbir sorun yok. Nihayetinde bu da bir siyaset! Hatta kendi kendine oluşmuş bu grup GMO (Gıda Mühendisleri Odası) dışında kalarak bir inisiyatif geliştirmeyi tercih etmiş olsaydı, bence çok daha iyi olabilirdi. Yaşadığımız çağda politikanın bir merkezi yok çünkü. Ama anladığım kadarıyla grup içinde otonom kalalım şeklinde bir eğilim ortaya çıkmış değil ve nihayetinde GMO ile birlikte eylem yapma doğrultusunda bir karar olduğu da çok açık. Grupta geçmişte yer alan tartışmalara tekrar baktım ve aykırı görüşler olsa da bu eğilimin ağır bastığını görüyorum.   Geçen hafta bu konu GMO şube başkanlarının katıldığı bir toplantıda enine boyuna tartışıldı ve sonuçta gruptan gelen talepleri dikkate alarak her şubenin düzenlenecek eyleme katılmasıve ortak bir basın açıklaması yapılması kararı verildi. Hiç kimsenin bu grubun eylemini sahiplenmek veya çalmak istediğini düşünmüyorum. Eğer taraflardan biri diğerinin temsil alanını gasp ediyor veya daraltıyorsa bir sorun var demektir ve eğer öyleyse karşı çıkmak gerekir elbette. Ama öyle bir durum var mı gerçekten?
Aktif Gıda Mühendisleri grubu, sadece kamuda istihdam sağlama sorununa odaklı bir mücadele yapma, başka hiçbir şeye bulaşmama, siyasi konulara girmeme gibi bir amaçları olduğunu dile getiriyor. Benim kafamı kurcalayan şey tam da burası. Gündelik hayatımıza ilişkin her sorun ve bu sorunlarla baş etmek için oluşturduğumuz her şey siyasidir. Çok eski bir sloganı tekrar hatırlamak gerekirse: ‘Kişisel olan politiktir.’Bir şeye siyasi demek yaptığımız şeyi değersizleştirmez. Bu ülkede gündelik hayata ilişkin sorunlar siyasi veya politik konular olarak görülmüyor. Bu yanlışı AGM grubu yapmamalı diye düşünüyorum. 
Grup politikasının çerçevesini kamuda işe girme hedefi ile sınırlayabilir, ama bu politik bir öz barındırmayan bir hedef değil. Bence son derece politik -veya grup üyelerinin deyişiyle siyasi-bir hedef bu. Sorun bu hedefe nasıl varılacağında. Sadece kamuoyunun dikkatini çekmek ve yetkilileri göreve çağırmak artık pek de etkili bir yöntem değil. Herkes her şeyi fazlasıyla görüyor zaten. Bu eylem tarzı mevcut sorunların çözümüne bir katkı sağlamıyor. Sağlamadı.
Sağlamadı ve kamu dediğimiz şey bu ülkede son otuz yıldır sürekli küçüldü. Daha da küçülecek. Örneğin basın duyurusunda yer alan ve grup üyesi arkadaşların şiddetle itiraz ettiği TMMOB ile ilgili değerlendirme; aslında AGM eylem grubunun amaçları ile en çok örtüşen şey. Eğer TMMOB konusunda dile getirilen itirazlardan bir sonuç alınamazsa, bu durumun olağan sonucu kamunun zaman içinde daha da küçülmesi olacak. Böyle bir durumda sadece gıda mühendisleri için değil tüm meslekler için kadro beklentilerinin hüsranla sonuçlanacağınıumabiliriz. 
Gıda mühendislerine kamu kurumlarında az sayıda kadro veriliyor olmasının nedeni kanımca GMO ve onun dile getirdiği söylemler veya yapıp ettikleri değil. Eğer böyle olduğu düşünülüyorsa ciddi bir yanılgı var. Ülkemizde sivil toplum örgütleri ve meslek odaları düşünüldüğü kadar güçlü değil. Geçmişte ne kadar güçlüydü o da tartışılır elbet; en azından benim görebildiğim zaman kesitinde.Ama bu başka bir tartışma ve konumuz da bu değil. Artık üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken şey, adına kamu dediğimiz bir şeyin gerçekten var olup olmadığıdır. Eğer yoksa onun yerinde artık ne var?  Bu konular gereksiz bir ayrıntı gibi görünebilir; ama değil.
Umarım AGM grubunun eylemleri GMO ile veya onsuz bir işe yarar. Kişisel düşüncem, sadece GMO değil farklı örgüt ve meslek grupları ile de iletişim ve işbirliği içinde olmak için çaba sarf edilmesi gerektiğidir. İnternet iletişim ve örgütlenme için olağanüstü imkânlar sunan bir araç. En sakat tarafı ise, insanlara muhalif olma veya bir şeyler yapıyorum duygusunu şahane biçimde yaşatıyor olması. Oysa evde, masada, ışıklı bir ekrana bakıyor ve bir şeyler yazıp birilerine veya bir yere gönderiyoruz. Hepsi bu. Ve hepsi bu olmamalı; yüz yüze ilişki şart.  
Bu inisiyatif grubunu umut verici buluyorum. Ne kadar bir arada kalabileceği ve sürekliliği kurulan ilişkilere bağlı olacak. Ne kadar sağlam dostluklar kurulduğuna. Politika ne, dostluk ne demeyelim. Gündelik hayatlarımıza ilişkin her şey özünde politiktir ve politika günümüzde epeyce aşınsa da 'dostluk' dediğimiz şeye yaslanır.
Salt kendiniz için değil başkaları için de hak talep edersiniz ve dostluk bu talebi ısrarlı kılar. Israr etmek de eninde sonunda bir şeyleri değiştirir.
 
Notlar
 
Aşağıda Aktif Gıda Mühendisleri grubu tarafından bana ulaştırılan notlar yer almaktadır.
1. Gıda mühendisi; gıda maddelerinin üretiminden tüketimine kadar yer alan tüm süreçlerde sağlığa uygun, güvenli ve kaliteli gıda üretilmesi, gıda üretim teknolojilerinin geliştirilmesi, gıda maddelerinin ambalajlanması ve depolanması, üretilen gıdaların kalite kontrollerinin yapılması ve gıda alanında araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesi  konularında görev ve sorumluluklar alan kişidir.Mesleğimizin temel amacı insanların sağlıklı beslenmesidir.
 
2. Ülkemizde kayıtlı gıda işletmesi sayısı 40 binden fazladır. Dağıtım ve satış noktalarını da dikkate alınırsa bu sayı 500 bini aşmaktadır. Bu işletmelerinin sayıca % 80’ini oluşturan küçük işletmeler 5996 Sayılı Kanun gereği otokontrol mekanizması içerisinden sıyrılmakta, gıda güvenliği işletme sahiplerinin vicdanına bırakılmakta, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının rutin kontrolleri dışında herhangi bihrdenetleme yapılmamaktadır.
3. 5996 Sayılı Kanun gereği gıda mühendisleri gıda kontrollerinden % 70 sorumludur. Ancak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde görev alan 4635 kontrolörün sadece 852’si (%18)  gıda mühendisidir.
 
4.Toplumun güvenli gıda tüketme hakkını güvence altına almak için öncelikle kamu kurumlarında yeterli gıda mühendisi istihdamı ivedilikle sağlanmalıdır. İlgili kamu kurumlarında en az 3000 gıda mühendisi istihdam edilmesi gıda denetimlerinin etkinleştirilmesi ve tüketicilerin sağlıklı ve güvenilir gıda hakkına kavuşması için bir gerekliliktir.
 
5. Tüketici sağlığını korumak amacıyla gıda mühendisi istihdam zorunluluğu 40 bin gıda işletmesinin tamamını kapsamalıdır.
 
6. Gıda mühendisliği eğitiminde eğitim kalitesini yok eden ve istihdam sorununu çözümsüz hale getiren öğrenci kontenjan artışları ile yeni bölümlerin açılması biran önce durdurulmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

T24'e veda

Bir okur olarak kuruluşundan bu yana beğeni ile izlediğim T24’ü izlemeye elbette devam edeceğim. T24\'e artık yazmayacağım

Küçükken sahipsiz çocuk, büyüdüğünde tutuklu öğrenci

Çocuklarını seven bir toplum muyuz? Ne onlar büyürken sağlıklarını önemsiyoruz, ne de büyüdüklerinde. Yapılan açıklamalara göre öğrenim görürken tutuklanan öğrenci sayısı altı yüz civarında

İşçi ölümleri kader mi?

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun bazı hükümlerinin yürürlüğe girme tarihinin ertelenmesini öngören bir yasa teklifi şu an Mecliste görüşülmeyi bekliyor