03 Eylül 2023

KKM'den vergisel düzenlemeler ile çıkılabilir mi?

Dolarizasyonun kalesini yıkmak gerçekten güç.

Türkiye ekonomi modeli denemesinde 2021 yılı Kasım ve Aralık aylarındaki kur ataklarını önlemek ve dolarizasyonun önünü kesmek amacıyla 21 Aralık 2021’de kur korumalı mevduat (KKM) uygulaması hayata geçti. İki yıla yakın süredir devam eden bu uygulamada bir dönem bankalarca ödenen KKM mevduat faizi üst limiti TCMB’nin politika faizinden en fazla 3 puan olacak şekilde sınırlandırıldı. Başka bir dönem üst limit serbest bırakıldı. KKM, Türkiye Ekonomi Modelinin Liralaşma Stratejisinin adeta kalesi oldu. En çok bütçeye yükü açısından konuşuldu, son bir haftadır da KKM’den çıkış stratejileri belirlenmeye çalışılıyor.

KKM’nin en önemli özelliği, mevduat sahibine faiz ile beraber sunulan opsiyon (hem de bedava). Mevduat sahibi eğer kur artışı KKM mevduat faizinin altında kalırsa faizden kazanırken, kur artışı KKM mevduat faizinin üstünde olursa kur farkını kazanıyor. İlk durumda faizi banka öderken, ikinci durumda devlet ödüyor.

TL’den KKM’ye dönenlerin kur artışına karşı korunmasına ilişkin gider bütçeden ödenirken, yani TL KKM’nin yükü bütçe üzerinde kalırken, dövizden KKM’ye dönenlerin yükü ise TCMB tarafından karşılandı. TL’den dönen mevduatın bütçe üzerindeki baskısı mali disiplini tehdit ederken, Ağustos ayı itibariyle TL’den dönen KKM’nin bu yükü de TCMB tarafından üstlenilmeye başlandı.

Rakamlarla KKM özeti;

  • 19 Ağustos 2022 tarihinde KKM hacmi 1,2 trilyon TL idi. Bu yıl aynı dönemde, yani bir yılda KKM hacmi yaklaşık üçe katlanarak 3,4 trilyon TL’ye (124,3 milyar $’a) ulaştı.

  • TL’den dönen KKM’nin bütçeye yükü Mart 2022-Aralık 2022 arasında 92,5 milyar TL oldu. Bu dönemin bütçe giderlerinin yüzde 3,6’sı, vergi gelirlerinin yüzde 4,6’sı kadar TL’den dönen KKM sahiplerine bütçeden aktarım yapıldı. Döviz dönüşümlü KKM için TCMB’nin de bu düzeyde bir maliyetle karşılaştığı tahmin ediliyor.

  • Bu yılın ilk yedi ayında ise TL’den dönen KKM için bütçeden 59,5 milyar TL ödendi. Üstelik bu tutarın 34,5 milyar TL’lik kısmı sadece 1-15 Temmuz tarihleri arasında bütçeden ödenen kısmıdır. Seçim sonrası kur artışları bu meblağı büyüttü. Yaklaşık bir buçuk yılda maliyet 152 milyar TL olurken, yıl sonuna kadar bu rakamın ikiye katlanma ihtimali yüksek. Ancak söz konusu 34,5 milyar TL KKM’nin bütçeye yükü ile ilgili gördüğümüz son rakamdı, artık bütçeden ne kadar ödeme yapıldığını izlememiz mümkün olmayacak, çünkü her iki tür KKM için de maliyet (mevduat sahiplerine aktarım) TCMB tarafından karşılanacak.

KKM ile ilgili şimdiki popüler konu, ondan çıkış stratejisi bulmak. 20 Ağustos 2023 tarih ve 32285 sayılı RG’de yayımlanan TCMB tebliğiyle, vadesi gelen KKM hesaplarını düz TL mevduat hesaplarına geçirme hedefi gelmişti. Tebliğe göre bankaların TL’den dönen KKM hesaplarının yüzde 50’sini, dövizden dönen KKM hesaplarının ise yüzde 5’ini TL vadeli mevduata dönüştürmesi gerekiyor. Bu tebliğ ile kriterleri sağlayamayan bankalara ek menkul kıymet tesisi zorunluluğu gelmiş oldu. Hafta başında da TCMB’nin bankalara gönderdiği talimat ile birlikte KKM'den TL'ye geçiş hedefine nasıl ulaşılmasının beklendiği açıklandı. Talimata göre TCMB gerçek kişi dönüşüm hesaplarından vadeli TL'ye dönüşüm hedefi yüzde 5'ten yüzde 10'a yükseltirken, TL’den dönen KKM için en az yüzde 50 olarak ve geçilecek TL mevduatın vadesini de en az 32 gün olarak belirledi.

KKM’den çıkışta çoklu faiz ;

1- Müşterisini KKM’den düz TL mevduata geçirmeyi hedefleyen bankaların enflasyon oranına yakın bir mevduat faizi teklif etmesi gerek. Ancak TCMB faiz arttırsa da enflasyondaki artış trendi devam ediyor/edecek de ve negatif reel faiz söz konusu. Bankalar hafta başından itibaren mevduat faizini yüzde 35-40 aralığına çıkarmaya başladı. Mevduatın büyüklüğüne göre yüzde 40’ın üzerinde mevduat faizleri var artık.

2- Ayrıca dövizden dönen KKM’yi TL mevduata çekmek için de bir faiz belirlenmesi gerekiyor. Bankaların bu hesapları TL mevduata ikna etmesi çok kolay olmayacak gibi görünüyor. TCMB de farkında. Çünkü KKM’de döviz cinsi olanların çıkışı TCMB rezervlerini olumsuz etkileyecek. KKM için döviz likiditesi sağlayacağını duyuran TCMB’de geçen haftadan itibaren rezervlerde azalış başladı. Dövizden dönen KKM’yi cezbedecek ve TL’de kalmasını sağlayacak faiz oranı ortaya çıkmazsa acaba TCMB KKM’deki bu çözülmede kaç milyar $ rezervden olmayı göze alıyor?

3- KKM’den çıkış stratejisinde hem TL’den hem de dövizden dönen KKM hesapları için ayrı faiz oranı belirlenirken, halihazırda TL mevduatta olanların da bu birbirinden farklı faiz oranları ortamında bir beklentisi olacak elbette. Mudilerin diğerlerinden daha düşük getiriye razı olmayacaklarını bankalar da çok iyi biliyor. Onları da mevcutta kalmaları için ikna edecek bir faiz oranı bulunmak zorunda.

4- Ayrıca TL’den dönen KKM’dekiler, hala KKM’de kalmayı tercih ederlerse, bu kez bankaların politika faizi olan yüzde 25’in altında bir faiz oranını teklif etmeleri de zor olacak.

5- KKM ve düz TL mevduat faizini konuşurken, kredi faizlerini de atlamamak lazım. Çünkü KKM çözülürken dövize yöneliş olursa mevduat tabanı zayıflayacak. Ve mevduat faizleri artarken kredi faizleri de artmış olacak. Biz bu duruma çoklu faiz ortamı diyoruz.

Peki KKM’den çıkış stratejisi olarak vergisel düzenlemeler mümkün mü? Hazine ve Maliye Bakanlığının KKM ile ilgili yaptığı ödemeleri ve bütçedeki yükü yukarıda anlattım. Maliye politikası son dönemde KDV, ÖTV, BSMV artışları ve Ek MTV ile gündeme oturdu ve satın alma gücünü azaltıp talebi baskılayarak hem enflasyonla mücadele yolunu seçmiş hem de mali disipline odaklanmış görünüyor. Sıkılaşan maliye politikasının KKM’den çıkışta yapabilecekleri olabilir. Nasıl mı?

Mevduat faizi vb getiriler, gelir vergisinin yedi gelir unsurundan biri olan menkul sermaye iradıdır. Dolayısıyla mevduat faizi gibi getiriler gelir vergisine tabi olmalıdır. Ödeme gücüne göre vergileme ve bu çerçevede vergide adaletin sağlanması için getirisi az olanın az, getirisi fazla olanın fazla vergi ödemesi gerekir. Ancak KKM’ye ekonomik gidişatın yönünü belirleyici ve bir kurtarıcı gözüyle bakıldığı için bir “tatlandırıcı” olarak 0 stopaj avantajı sağlandı. İlk günden servis edilen bu düzenleme de KKM’nin değişmeyen ana unsuru oldu.

Oysa bir yıla kadar düz TL mevduat faizinde stopaj oranı 0 değil. Vadesiz ve ihbarlı hesaplar ile 6 aya kadar-6 ay dahil- vadeli hesaplarda yüzde 5 ve 1 yıla kadar-1 yıl dahil- vadeli hesaplarda yüzde 3 olarak, 1 yıldan uzun vadelilerde ise 0 olarak uygulanıyor. Haliyle KKM’den ya da TL mevduattan elde edilen vergi öncesi getiri aynı olsa da vergi sonrasında KKM sahibi daha kazançlı çıkıyor. Ödeme gücü ortaya çıkmasına rağmen KKM sahibi gelir vergisi ödemiyor ve aynı gelir unsurunda bu uygulama farklılığı vergide adaleti zedeliyor.

KKM’den çıkış stratejisi olarak bundan sonra TL’den dönen KKM üzerindeki vergi yükünü ağırlaştırıp, düz TL mevduat üzerindeki vergi yükünü hafifletici bir düzenleme yapılabilir. Yani KKM ile düz TL mevduat stopajları yer değiştirebilir. Örneğin TL mevduattaki stopaj sıfırlanırsa mevduat faizi görünenden daha yüksek olur. Dolayısıyla mudinin ödediği vergi miktarı kadar getirisi azalırken, vergi indirimi olduğunda getirisi artacak. Vergide adaleti sağlamak ise bir başka bahara kalacak.

Zaten KKM, marjinal tasarruf eğilimi pozitif olan, yani tüketimi dışındaki gelirini rahatlıkla faiz vb. getiriyle değerlendirebilenlerin ürünü. Bir buçuk yıldır hem kur farkları bütçeden ödeniyor hem de ödeme güçleri artarken vergilendirilmiyor. Burada vergi adaleti zaten hiç olmadı.

Gelelim dövizden dönen KKM hesaplarına. Normal döviz tevdiat hesaplarına yürütülen faizlerde stopaj oranı yüzde 25. Oldukça yüksek. Dövizden dönen KKM’nin düz DTH hesabını tercih etmesi isteniyorsa, stopajın düşürülmesi gerek ama burada vadenin de ötelenmesi kritik öneme sahip. Yine de dolarizasyonun kalesini yıkmak gerçekten güç.

Sonuçta KKM’nin her iki çeşidi de dolarizasyon, bunu herkes biliyor, ki çıkış stratejilerinin belirlenmeye çalışıldığı bu hafta KKM’den dövize geçiş başladı bile. Demek ki her türlü faiz (politika, kredi, yukarıda saydığım türlü mevduatlar) doğru yerde değil.

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatına 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi" isimli başlıca kitaplarının yanında 100'ü aşkın akademik çalışması, ulusal ve uluslararası kongre bildirileri var.

Binhan Elif Yılmaz, Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeleri yürütüyor.

Çeşitli TV programlarında ekonomi yorumculuğu yapmakta olan ve Mayıs 2023'de T24'te yazmaya başlayan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapıyor.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’de en ucuz şey, çocuk hayatı: Çocuğun bütçedeki yeri

Bakanlığın bütçedeki payı düşük; korunması gereken çocuklar için ayrılan bütçe payı ise minimumda. Korunması gereken çocukların bütçedeki yerini büyüteçle arayıp bulabilirsiniz

ABD başkanlık seçimleri, Trump etkisi ve finans kapitalde canlanma

Trump’ın zaferi öncesinde artmaya başlayan tahvil faizlerinde seçim sonrasında da canlılık devam etti. Seçim sonrasında hisse senedi piyasalarındaki ilk yansıma, Trump döneminde kimlerin kazanacağını ya da kazanamayacağını göstermiş oldu

Gizli kamu borçları (5): Gizli borçlarla mücadelede şeffaflığın önemi

Şeffaf ve hesap verilebilir bir kamu borç yönetimi amaçlanırken, varlık-yükümlülük perspektifinden yola çıkılmalıdır. Toplam yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri karşılayabilme gücü net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır

"
"