15 Kasım 2024

Türkiye’de en ucuz şey, çocuk hayatı: Çocuğun bütçedeki yeri

Bakanlığın bütçedeki payı düşük; korunması gereken çocuklar için ayrılan bütçe payı ise minimumda. Korunması gereken çocukların bütçedeki yerini büyüteçle arayıp bulabilirsiniz

İzmir’in Selçuk ilçesinde evde çıkan yangında 5 küçük masum çocuğun ölümü hepimizin yüreğini dağladı. Bu olayda ilk görüşler, ihmal olduğu yönünde. Ama kimin ihmali? Ailenin mi, yoksa devletin mi? Bir başka görüş, çocukların öldüğü evin derme çatma oluşuna ve ailenin gelir düzeyine bakarak yoksulluğun çocukların ölümüne yol açtığı yönünde.

İzmir'in Selçuk ilçesinde, evde çıkan yangında 5 kardeş hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kardeşlerden Fadime Nefes 5, Funda Peri 4, Aslan Miraç 3, Masal Işık 2 ve Aras Bulut Akcan 1 yaşındaydı

Ülkemizde yoksullukta artış, gelir dağılımında bozulma gözle görülür halde zaten. 2003 yılında nüfusun en zengin yüzde 20’sinin gelirden aldığı pay yüzde 48,3’tü, 2023’te yüzde 49,8’e çıktı. En yoksulun gelirden aldığı pay da yüzde 6,1’den yüzde 5,9’a geriledi.

Nereden bakarsak bakalım, çocukların hali bu ülkede içler acısı olmaya başladı. Çocuk ölümü, istismarı gibi haberleri duymadığımız gün neredeyse yok. Türkiye'de toplam ölümlerin yaş dağılımında 0-14 yaş grubu oldukça yüksek. 2019-2022 ortalaması yüzde 2,8. 2023’te ise Maraş depremleriyle maalesef yüzde 4,5'e yükseldi. (Kaynak: TÜİK Ölüm İstatistikleri)

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, iki gün önce Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu 1. Toplantısı”nda doğurganlık hızının 2023 yılında tarihin en düşük oranı olan yüzde 1,51'e kadar gerilediğini ifade etti. Bu oranın nasıl arttırılacağına ilişkin çözüm önerilerinden de bahsetti.

Acaba şu anda mevcut çocuk nüfusu yeterince korunabiliyor mu ki? Çocuklar güvende mi sizce? Sadece yaşamını korumak da değil, beslenme, eğitim, geleceğe yönelik olumlu bekleyişler açısından da güvende mi?

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2024-2028 yıllarını kapsayan Stratejik Planında (sayfa 93) yazdığı şekliyle, çocukların korunmasında sorumlu birim Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü.

Bu müdürlük, çocukları korumak (çocukları korumak şu anlama geliyor: çocuklara yönelik koruyucu ve önleyici sosyal hizmet faaliyetleriyle çocukların her türlü riskten korunması ve sağlıklı gelişiminin sağlanması, bakıma ihtiyacı olan çocukların ailelerinin yanında yetiştirilmesi, koruma altına alınan çocuklara yönelik ihtisaslaşmış bakım kuruluşlarında hizmet verilmesi) için, üç ayrı Genel Müdürlük ile iş birliği yapmak durumunda. Bunlar; Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü.

Ancak bu görev ve koordinasyonda riskler fazla olacak ki Stratejik Planda şöyle yazıyor:

  • Sosyal yardım ile desteklenen ailelere sosyal hizmet sunumunda istenen düzeye ulaşılamaması,
  • Sokakta risk altındaki çocukların tespiti, uygun hizmete yönlendirilmesi ve hizmet sunumunda koordine sorunları yaşanması ve uygun araç/mekanizma eksiklikleri nedeniyle gerekli sosyal hizmet müdahalesi ve takibinin yapılamaması,
  • Çocuk koruma sisteminde sorumluluğu olan pek çok kamu kurumu arasında koordinasyonun yetersiz olması,
  • Risk alanlarına göre müdahale yöntemlerinin uygulayıcı kurumlar tarafından benimsenmesi ve hayata geçirilmesinin uzun sürebilmesi.

Böyle büyük sorumluluğa sahip olması gereken Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün temelinde 1983 yılında kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) var. Ancak SHÇEK o dönemde bakanlığa değil, başbakanlığa bağlıydı, daha bağımsızdı. 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulunca bu kurumun görevleri, yetkileri ve bütçesi, bakanlığa devredildi. Uzman personeli ve bütçesi ne oldu bilmiyoruz.

Bakanlığın tek görev alanı çocuklar olmayıp aile, engelliler, yaşlılar da var elbette. İşte o nedenle SHÇEK’in yeri, çok ayrıydı.

Çocuğun bütçedeki yeri için önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesine, sonra da çocuklarla ilgili program ve performansına bakalım:

Bakanlığın 2025 yılı bütçesi için ödenek teklifi 407 milyar TL. Bu bütçeden sosyal yardım ve hizmetlere 397,1 milyar TL ayrılacak. Zaten sosyal yardım ve hizmetler, bu bakanlığın var oluş gerekçesi.

Aile ve Sosyal Hizmetler bakanlığının bütçesine toplam bütçe harcamalarından ayrılan pay, 2025 yılı için yüzde 2,8, 2026 yılı için yüzde 3,8 ve 2027 yılı için de yüzde 3,6 olacak.

Bakanlıkların bütçeleri 5018 sayılı KMYKK gereği performans esaslı program bütçeye göre yapıldığından şimdi de MY bütçe ödeneklerinin çocuklarla ilgili programlara göre dağılımına ve performansına bakalım:

Programın amacı: Çocukların üstün yararı temelinde iyi olma hallerinin desteklenmesi, potansiyellerini gerçekleştirmeye yönelik imkanların ve fırsat eşitliğinin artırılması. Bu bağlamda çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması programına 2024 yılında 26,6 milyar TL bütçe ayrılmış. 2025 bütçe teklifi ise 41 milyar TL. 2025 yılındaki bakanlık bütçesinin yüzde 10’u, 2025 toplam bütçesinin binde 2’si.

Bu programın bir de performans göstergesi var ki hayatını kaybeden 5 çocuk bu performans göstergesinde yer almalıydı. Çünkü buradaki performans göstergesi ailesi yanında desteklenen çocuk sayısını arttırmak…

Bakanlık, ailesi yanında desteklenen çocuk sayısını her yıl arttırıp 2024’te 163 bin 995 çocuktan 2025’te 190 bine ve 2028’de 230 bine çıkarmayı planlıyor. Ama bir yandan da kayıpları yazması gerekmiyor mu?

Sonuçta ilgili bakanlığın bütçedeki payı zaten düşük; korunması gereken çocuklar için ayrılan bütçe payı ise minimumda. Üstelik giderek daha fazla sayıda çocuğun bu desteklerden, yardımlardan yararlandırılması planlanıyor. Özetle korunması gereken çocukların bütçedeki yerini büyüteçle arayıp bulabilirsiniz.   

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.

Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.

Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

ABD başkanlık seçimleri, Trump etkisi ve finans kapitalde canlanma

Trump’ın zaferi öncesinde artmaya başlayan tahvil faizlerinde seçim sonrasında da canlılık devam etti. Seçim sonrasında hisse senedi piyasalarındaki ilk yansıma, Trump döneminde kimlerin kazanacağını ya da kazanamayacağını göstermiş oldu

Gizli kamu borçları (5): Gizli borçlarla mücadelede şeffaflığın önemi

Şeffaf ve hesap verilebilir bir kamu borç yönetimi amaçlanırken, varlık-yükümlülük perspektifinden yola çıkılmalıdır. Toplam yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri karşılayabilme gücü net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır

Gizli kamu borçları (4): Gizli kamu borçlarının büyüklüğünü ölçmek mümkün mü?

Bilginin simetrik değil asimetrik dağılımı ya da diğer adıyla asimetrik bilgi, borcun sürdürülebilirliği açısından büyük sorun yaratmaya devam ediyor. Bu bilinmezlik, düzensiz ve uzun süren bir temerrütten kaçınma konusunda önlerinde büyük bir engel

"
"