08 Kasım 2024

ABD başkanlık seçimleri, Trump etkisi ve finans kapitalde canlanma

Trump’ın zaferi öncesinde artmaya başlayan tahvil faizlerinde seçim sonrasında da canlılık devam etti. Seçim sonrasında hisse senedi piyasalarındaki ilk yansıma, Trump döneminde kimlerin kazanacağını ya da kazanamayacağını göstermiş oldu

Donald Trump

ABD başkanlık seçimi, Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlandı. Temsilciler Meclisi ve Senato’ya Cumhuriyetçi çoğunluk hâkim oldu. Artık en büyük merak konusu Trump’ın uygulamayı planladığı politikaların hem ABD’ye hem diğer ülkelere hem de Türkiye’ye etkilerinin neler olabileceği üzerine yoğunlaşıyor. 

Trump’ın seçim sloganı “Amerika’yı yeniden harika (büyük) yap”tı. J. Biden yönetimini; yüksek enflasyon, artan açlık sınırı, artan suç, küresel çatışma, göçmen sorunu, kaos ve istikrarsızlık yarattığı için bol bol eleştirdi.

Peki ikinci başkanlığında Trump ne yapmayı planlıyor? Biden'ın ülkeyi işgal ettirdiğine inandığı milyonlarca yasadışı göçmeni sınır dışı etmeyi, en tehlikeli suçlulara öncelik vererek yerel polisle çalışmayı, yerli üretimi arttırmayı, enflasyonu düşürmeyi, savunma sanayini güçlendirmeyi, enerji bağımsızlığına sahip olmayı, yer altı kaynaklarını verimli kullanmayı, yabancı dış kaynak kullanma yerine Amerikan üreticilerini önceliklendirmeyi, deregülasyon politikalarını yeniden yürürlüğe koymayı, herkese eşit muameleyle eşit hukuku uygulamayı, küresel kaosu sona erdirip barışı yeniden sağlamayı, jeopolitik riskleri azaltıp emtia fiyatlarını düşürmeyi, vergi indirimlerini uygulamayı, temel özgürlükleri geri getirmeyi, tarihin en büyük ekonomisini inşa etmeyi, kısaca Amerikan rüyasını yeniden yaşatmayı planlıyor.

IMF’nin tahminlerine (Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Ekim 2024) göre küresel büyüme bu yıl ve önümüzdeki yıl yüzde 3,2 olurken, ABD ekonomisi yüzde 1,8 büyüyecek.

ABD’nin küresel milli gelirdeki payı 2023’te yüzde 15 oldu, 2020’de ise yüzde 20 civarındaydı. Böyle bir pay ile yetinmeyecek olan Trump’ın gevşek para politikasına geçişi beklenirken, IMF de büyüme verisini yukarı yönlü revize edebilir.

Öte yandan ABD’nin dış ticaret açığı yıllık 1 trilyon $'ın üzerinde. ABD’nin dünya ticaretindeki payı ise 2000 yılında yüzde 14’ten yüzde 10’a geriledi.

Bu arada Türkiye’nin ABD ile dış ticaretinde 100 milyar $’lık bir hedefi yıllardır vardı. Ancak böyle bir rakama ulaşmak zor. TÜİK verilerine göre Ocak-Eylül 2024 döneminde bile ABD ile ihracat hacmimiz 11,9 ve ithalat hacmimiz de 12,3 milyar $ düzeyinde. Avrupa’daki durgunluk nedeniyle dış ticaret hacmimiz zayıflıyor ama özellikle büyük ölçekli ihracatçılarımızın ABD pazarına girişleri ile şimdiki payın bir miktar artması yine de olası.

Trump, Karşılıklı Ticaret Yasası’yla ABD’yi haksız yabancı rekabetten koruyarak yurtiçi imalatı yeniden canlandırmayı, istihdam ve yatırım yaratmayı hedefliyor. Ayrıca kritik tedarik zincirine ABD’nin hâkim olmasıyla istihdam piyasasının canlanması ve hane halkı gelirlerinin artması da beklentiler arasında.  

Trump, 20 Ocak 2025’te görevi devraldıktan sonra temel malların ithalatını aşamalı olarak durdurmayı planlıyor. Yurt dışında üretim yapan, siparişlerini dışarıya yaptıran şirketlerin Federal Hükümetle iş imkanlarını daraltacak.

Çin ile ticaret savaşı devam edecek. ABD, gümrük vergisini geçtiğimiz aylarda Çin menşeli elektrikli araçlarda yüzde 25’ten yüzde 100’e, güneş panellerinde yüzde 25’ten yüzde 50’ye, bazı alüminyum ve çelik ürünlerinde yüzde 7,5’ten yüzde 25’e yükseltirken, yine yarı iletkenlerde yüzde 25’ten iki katına çıkardı. Trump ise söz konusu oranları daha arttıracağını her fırsatta söylüyor.

Bu şekilde yabancı üreticilere uygulanan tarifeler arttıkça, Amerikan halkının kazanacağını savunuyor. Dış ticaret vergi gelirleri artış gösterirken, yerli yatırımcının gelir ve kurumlar vergisi yükünü azaltmayı, dolayısıyla vergi indirimlerini hayata geçirmeyi planlıyor.  

Ancak ABD’de gelir vergisi bizden farklı, çünkü federal ve eyalet bazında iki farklı türde gelir vergisi uygulaması var. Gelir vergisi artan oranlı tarifeye sahip, ödeme gücüne göre gelir vergisi oranları yüzde 10 ile 40 arasında. Bazı eyaletlerde bu oranlar daha düşük. Ayrıca kanuni kurumlar vergisi oranı yüzde 21 olmakla beraber istisna ve muafiyetler ile efektif vergi oranı daha düşük düzeyde. Aslında bu yüzde 21’lik oran 1980’li yıllara göre oldukça düşük, o yıllarda yüzde 40’ın üzerinde kanuni kurumlar vergisi oranına sahipti, elbette efektif vergi oranı daha düşüktü.

Rekabete zarar veren düzenlemeleri tersine çevirerek, Biden'ın elektrikli araç vb. diğer zorunluluklarını iptal ederek ve Çin araçlarının ithalatını önleyerek ABD otomotiv endüstrisini canlandıracak ki Trump elektrikli araçlara da karşı. Daha da ötesinde, uygulayacağı politikaların odağında iklim kriziyle mücadele olmayacak, büyük olasılıkla iklim krizine inanmıyor.

Trump’ın politikaları ekonomik açıdan Türkiye’yi dolaylı yoldan etkiler. Bir yandan Avrupa’nın zorda kalması dış ticareti ve diğer göstergeleri bozucu etki yaratır. Bir yandan da dolar cinsi varlıklarda yüksek getiri, ekonomimizi zorlayacak bir faktör. Son olarak geçtiğimiz aylarda Çin’li elektrikli otomobil firmalarının Türkiye’ye yapmaya başladıkları yatırım söz konusu. Umarız iki ülke ilişkilerinde bir gerginlik yaratmaz. 

Trump’ın zaferi öncesinde artmaya başlayan tahvil faizlerinde seçim sonrasında da canlılık devam etti. 10 yıllık ABD tahvil faizi yüzde 4,46 seviyelerini gördü. Dolayısıyla seçim öncesinde de fiyatlama başlamıştı. Bu durum Fed’in son faiz kararının oldukça kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor. Bir enflasyonist gidişata işaret eden ABD tahvil piyasasının bu görünümü Fed'in faiz indiriminde temkinli olması konusunda baskı olarak düşünülebilir.

Seçim sonrasında hisse senedi piyasalarındaki ilk yansıma, Trump döneminde kimlerin kazanacağını ya da kazanamayacağını göstermiş oldu. Enerji, elektrikli otomotiv gibi hisse senetlerinde gerileme yaşanırken, onu destekleyen Elon Musk’ın şirketleri değerlendi, hatta Musk başta olmak üzere diğerlerine de vergi avantajı tanınması gündemde.

Borsalar da canlandı; Dow Jones yüzde 3,57 civarında artarken, S&P 500 yüzde 2,53, NASDAQ yüzde 2,95 yükseldi. DXY ise 105’e kadar çıktı.  

Trump, kripto dostu olduğunu da her fırsatta ifade ediyordu ve seçimin hemen öncesinde yükselmeye başlayan Bitcoin 75 bin doları aşarak rekor kırdı. Günlük yükseliş yaklaşık yüzde 8 gerçekleşti.  

Ancak Avrupa bu konuda negatif ayrıştı. Euro değer kaybederken Avrupa borsaları da aşağıya doğru geldi. Özellikle IBEX35 yüzde 2,90 ve DAX yüzde 1,13 düştü. Avrupa’nın bu durumu zayıflayan ekonomiler ile sarmala döndü.

ABD ticareti özelikle Avrupa’ya karşı açık veriyor. O nedenle Avrupa ülkeleri için de gümrük tarifeleri yükselecek. Ancak önemli bir sorun var, bu ülkeler ABD’ye ihracat yapamayacaklar da nereye satacaklar?

ABD açısından her türlü mal ithalatı vergilendirilecek ama karşı ülkelerden de karşı vergileme gelir. Bu da küreselde tedarik sorunu yaratır. Son iki yıldır uygulanan sıkı para politikaları ile zaten sınırlanan iç talep ortamında ticaretin de daralıyor olması, faiz indirimlerine kapı aralayacak gibi görünüyor. Bu da düşürülmeye çalışılan enflasyonda yukarı yönlü seyir potansiyeli taşıyor.

ABD’nin bütçe açığı ve kamu borcu, pandemi öncesinden bu yana hâlâ yüksek düzeyde. Borç ödeme maliyetleri birçok ülkede olduğu gibi ABD’de de yüksek ve artmaya devam ediyor. Borç sürdürülebilirliğini sağlamak ve uzun vadeli bütçe esnekliğini geri kazandırmak için, maliye politikasını sıkılaştırmak önemli.

IMF tahminlerine göre ABD’nin 2029 yılında kamu borcu/GSYİH oranı yüzde 134’te sabitlenirken, bütçe açığı/GSYİH oranı da yüzde 6,1 olacak. Daha kötüsü bu açığın yarısı borç faiz ödemelerinden oluşacak. Dolayısıyla birincil açık ve maliye politikası sinyal veriyor. Borç yönetimi ve maliye politikası uygulamasında J. Yellen’in tüm endişeleri haklı çıkacak gibi görünüyor.

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.

Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.

Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’de en ucuz şey, çocuk hayatı: Çocuğun bütçedeki yeri

Bakanlığın bütçedeki payı düşük; korunması gereken çocuklar için ayrılan bütçe payı ise minimumda. Korunması gereken çocukların bütçedeki yerini büyüteçle arayıp bulabilirsiniz

Gizli kamu borçları (5): Gizli borçlarla mücadelede şeffaflığın önemi

Şeffaf ve hesap verilebilir bir kamu borç yönetimi amaçlanırken, varlık-yükümlülük perspektifinden yola çıkılmalıdır. Toplam yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri karşılayabilme gücü net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır

Gizli kamu borçları (4): Gizli kamu borçlarının büyüklüğünü ölçmek mümkün mü?

Bilginin simetrik değil asimetrik dağılımı ya da diğer adıyla asimetrik bilgi, borcun sürdürülebilirliği açısından büyük sorun yaratmaya devam ediyor. Bu bilinmezlik, düzensiz ve uzun süren bir temerrütten kaçınma konusunda önlerinde büyük bir engel

"
"