15 Ocak 2025

2024 bütçesine veda

Mali disiplinin sağlanması için önce faiz dışı açıkla mücadele edilmeli, aynı 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinden sonra yapılabildiği gibi. Bunun için de etkin kamu borç yönetimi ve milli gelirin artırılması gerekiyor

Aralık ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri açıklandı ve böylelikle 2024 bütçesinin tüm gelir, gider, açık rakamları belli oldu. Bu veriler, maliye politikasına ilişkin sağlıklı değerlendirmeler için önemli.  

2024 yılı bütçe giderleri 10,777 milyar TL, bütçe gelirleri 8,671 milyar TL ve bütçe açığı da 2,106 milyar TL olarak gerçekleşti. OVP’nin 2024 yılı için GSYH gerçekleşme tahminini (44,2 trilyon TL) dikkate alırsak; bütçe giderleri/GSYH oranı yüzde 24,4, bütçe gelirleri/GSYH oranı yüzde 19,6, bütçe açığı/GSYH oranı yüzde 4,8 ve faiz dışı açık/GSYH oranı da yüzde 1,9 oldu.

Bu rakamlar ne anlama geliyor?

Öncelikle kamunun milli gelirin yaklaşık dörtte biri gibi yüksek bir oranını kullanıyor olması, uygulamadaki neo-liberal politikalarla uyumlu görünmüyor. 10 trilyon TL’yi aşan bütçe giderlerinin maliye politikasının ulaşmaya çalıştığı istikrar, büyüme ve bölüşümde adalet hedeflerini gerçekleştirmesi beklenmekle beraber, enflasyon hâlâ yüzde 44,4, ekonomi iki çeyrek üst üste küçüldü ve gelir dağılımının görünümünü de ümit vadetmiyor.

Bütçe açığı ve faiz dışı açık alarm veriyor

2024 yılı için öngörülen bütçe açığı 2,652 milyar TL idi. Kasım ayında kümülatif bütçe açığı 1,276 milyar TL olunca hükümetin aralık ayında 1,375 milyar TL daha bütçe gideri gerçekleştirme alanı vardı. Bu şekilde gerçekleşecek bütçe açığıyla bütçe açığı/GSYH oranı yüzde 6’a yaklaşacaktı. Ancak aralık ayı bütçe açığı ise 829,2 milyar TL geldiği için 546 milyar TL’nin kullanılmadığı anlaşılıyor. Neden ve nasıl olmuş, bakalım:

2023 yılı aralık ayında bütçe açığı 848 milyar TL gibi önceki aylara göre oldukça yüksek gelmişti. Kullanım yerine bakınca 2023 yılı son ayda çoğunluğu kurumlara deprem ödeneği olarak 639,6 milyar TL’lik sermaye transferleri yapılmış, ödenek yüzde 65 aşılmıştı. Ancak bu tutarın da 622,7 milyar TL’si “sınıflandırmaya girmeyen” transferlerdi. Daha da ayrıntısını göremiyoruz. Cari transferler için de 2023 yılında 1,9 trilyon TL ödenek ayrılmıştı ama 2,4 trilyon TL harcanmıştı. Burada da cari transferler ödeneği yüzde 25 aşılmıştı.

Bu yıl ise sermaye transferleri ve cari transferlerde tam tersi gerçekleşti. Cari transferlere ayrılan ödenek 4,3 trilyon TL iken toplam harcama 3,9 trilyon TL olarak gerçekleşti. Sermaye transferleri ödeneği 720,8 milyar TL iken toplam harcama 640,3 milyar TL oldu. Bu yılın aralık ayında çoğunluğu depremle ilgili olmak üzere çeşitli kurum, kuruluş ve hane halkına 568,6 TL’lik sermaye transferi gerçekleştirildi. Ancak bu tutarın 548,5 milyar TL’si yine “sınıflandırmaya girmeyen” olarak karşımıza çıkıyor.

Dolayısıyla bütçede pek çok kalemde ödenekler biterken (şu yazımda anlatmıştım) alışılmışın dışında kullanılmayan ödenekler var ve inceleyince bu ödeneklerin 402 milyar TL cari transferler ve 120 milyar TL de sermaye transferlerinden kaynaklı olduğu ortaya çıkıyor.

Gelelim bütçe açığına: OVP tahmini GSYH verisini kullandığımızda Bütçe açığı/GSYH oranı yüzde 4,8 olarak gerçekleşmiş oldu. Bu rakam mali disiplinden ne kadar uzak olduğumuzu anlatmaya yeterli. Mali disiplinin önemli bir başka göstergesi daha var, o da faiz dışı denge. Borçluluk düzeyimiz ve borç servisinde yaşadığımız sorunların yansıması olan faiz dışı dengede, 2018’den bu yana denge değil açık ortaya çıkıyor. Şu kadarını söyleyeyim; 2024’te iç borç servisinde anapara ödemesini aşan tutarda borç faizi ödüyoruz. Yüksek faiz ortamında TÜFE’ye endeksli DİBS’ler, değişken faizliler, kira sertifikalarında artan ihraçlar risk oluşturuyor.

Aşağıda hazırladığım grafikte son yılların bütçe açıklarının ve faiz dışı açıkların GSYH’ye oranını görebilirsiniz.

Bütçe açığı/GSYH oranı ile faiz dışı denge/GSYH oranının birlikte hareket ettiğini fark etmişsinizdir. Bu görünümün arkasında yatan neden, bütçe açıklarının temel belirleyicisinin borç faizleri olmasıdır.

Mali disiplinin sağlanması için önce faiz dışı açıkla mücadele edilmeli, aynı 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerinden sonra yapılabildiği gibi. Bunun için de etkin kamu borç yönetimi ve milli gelirin artırılması gerekiyor. Ancak bu şartlarda bütçenin ve maliye politikasının ulaşmaya çalıştığı istikrar, büyüme ve bölüşümde adalet hedeflerine yaklaşılabilir.

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.

Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.

Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Emeklilerin gözünden Türkiye'nin güncel durumu: Eğilimler ve gerçekler

Emekli maaşları enflasyon karşısında eridiği ve emeklilik sisteminin adaletsizliklerine maruz kalarak geliri hızla düştüğü için emeklinin talebi ve tüketimi kısıtlanınca enflasyon düşecek mi gerçekten?

Almanak 2024: Sosyo-ekonomik göstergeler

Sosyo-ekonomik görünüm özellikle ekonomik görünüme paralel değişikliklere uğradığından, ekonomide tüm kaynakların tutarlı ve etkin kullanılması için politikalar oluşturulması, emek ve emekçiye verilen değerin ölçütlerinden biri olacaktır

Almanak 2024: Ekonomik ve mali göstergeler

Ekonomideki daralmaya rağmen, enflasyon beklentileri hane halkı ve reel sektör açısından yüksek seyrediyor. Dış ticaret açığı ise ithalattaki ve teknolojik yatırımlardaki ivme kaybı çerçevesinde daralabiliyor. Diğer yandan ülkemiz enerjisini yoğun bir şekilde yabancı sermaye ilgisine harcıyor

"
"