03 Ağustos 2020

Böyle giderse ekonomi yine duvara çarpacak

TL'nin değer kaybetmesi için gerekli tüm koşullar mevcut: Enflasyon artıyor, cari açık büyüyor, Merkez Bankası negatif faiz veriyor, ekonomi küçülüyor, iktidara kimse güvenmiyor...

Küreselleşmenin olumsuz yanlarından biri, bayram-seyran dinlememesi. Eskiden bayramlarda haber akışı yavaşlar, başbakan ve bakanlar tatile çıkar, ekonomi tatil moduna geçer, döviz de ortama uyup uyuklamaya başlardı.

Küreselleşme her şeyi değiştirdi, biz burada bankaları, devlet dairelerini, dükkanları kapatsak bile yabancılar bayram-seyran dinlemiyor. Geçen haftada da böyle oldu. Türkiye bayram öncesi siesta moduna girer, plajlar kalabalıklaşırken, Financial Times, Reuters, CNBC gibi kuruluşlar arka arkaya Türkiye ekonomisiyle ilgili alarm çalan haberler yayınladılar. Aynı esnada dolar 7 TL'yi test etti.

İktidara yakın ekonomistler, doların yükselişi için neden olmadığını, Türkiye'ye "algı operasyonu" çekildiğini söylüyor ama gerçek farklı. Doların yükselişi sebepsiz değil. Geçen hafta anlatmaya çalıştığım gibi TL'nin değer kaybetmesi için gerekli tüm koşullar mevcut: Enflasyon artıyor, cari açık büyüyor, Merkez Bankası negatif faiz veriyor, ekonomi küçülüyor, iktidara kimse güvenmiyor...

Bunlar makro nedenler. Ama bir de tetiği çeken kısa vadeli nedenler var. Bunlar siyasi: Fransa'nın Libya nedeniyle Türkiye'ye yaptırım istemesi, Akdeniz'deki sondaj restleşmesi nedeniyle Yunanistan'ın boykot çağrısı yapması...

Nobelli iktisatçı James Tobin'in meşhur bir sözü var: "Döviz piyasasındaki hareketin büyük kısmı spekülasyon ve spekülasyon hakkında spekülasyondan ibarettir."

Türkiye hakkında spekülasyon çarkının hızlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bayram haftası Financial Times, Reuters, CNBC, Bloomberg gibi uluslararası yayınlarda çıkan haberler bunlarla doluydu. Spekülasyonu en çok yapılan konuların başında, Merkez Bankası'nın eriyen döviz rezervleri geliyor. Uluslararası yatırım kuruluşu TD Securities'ten Christian Maggio Reuters'a şöyle demiş: "Merkez Bankası bu yılki hızla giderse brüt rezervlerinin tamamını yaz sonu veya sonbahar başında bitireceğini düşünüyoruz."

Swap'la başka bankalardan borç alınan paralar olmasa Merkez Bankası'nın rezervlerinin ekside olduğunu sağır sultan bile duydu. Hâlâ duymayan varsa, Mahfi Eğilmez'in yazısını tavsiye ederim...

Türkiye'yle ilgili bir başka spekülasyon, kamu bankalarının döviz açık pozisyonu etrafında dönüyor. Ekonomi yönetimi, dolar ne zaman 7 TL'ye yaklaşsa kamu bankaları aracılığıyla piyasaya döviz satışı yapıyor. Christian Maggio'nun "Bu hızla devam ederse" dediği şey, işte bu. Dolar son olarak geçen hafta 7 TL'yi test etti. Ve Financial Times'a göre kamu bankaları 2 milyar daha dolar sattı.

Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs'ın hesabına göre doları 7 TL'nin altında tutabilmek için son bir yılda harcanan para 60 milyar doları buldu. 24 Temmuz itibarıyla üç kamu bankasının toplam döviz açığı 10 milyar 148 milyon dolara ulaşmış durumda. Ekonomist Murat Kubilay geçen hafta bu veriye dikkat çekerek, "Herhangi bir kur artışı halinde büyük kamu zararı oluşabilir ve finansal sistem çatırdayabilir. Tehlikenin farkında mısınız?" diye soruyordu...

İktisatçı James Tobin'in sözünü hatırlayalım: "Döviz piyasasındaki hareketin büyük kısmı spekülasyon ve spekülasyon hakkında spekülasyondan ibarettir." Görüldüğü gibi Türkiye hakkında saymakla bitmeyecek kadar spekülasyon var. Türkiye'nin uçuruma gittiğiyle ilgili endişeler TL'den dolara geçişi hızlandırıyor. Sanılanın aksine bunun başını Türkiye piyasasındaki payı zaten azalmış olan yabancılar değil, sokaktaki vatandaş çekiyor: Yurt içi "yerleşiklerin" bankadaki döviz mevduatı 24 Temmuz haftasında, bir önceki haftaya göre 5 milyar dolar artarak tarihin en yüksek seviyesine çıktı.

İktidar ekonomide ve siyasette (Sadece ekonomide değil siyasette de) frene basmaz, kredi pompalamaya ara vermez, dış politikada atar-gider politikasını tam gaz sürdürürse 2018'in Ağustos ayında olduğu gibi yine duvara çarpacağız.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?