17 Ocak 2022

Türkiye "dron" tehdidi nedeniyle Etiyopya'daki elçiliğini Kenya'ya taşıdı

Etiyopya'da iç savaşın gidişatını özellikle Türkiye, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden alınan dronların değiştirdiği inancı hakim. Dron satışı nedeniyle hedef haline gelen Türkiye, yapılan tehdit değerlendirmesi üzerine Addis Ababa'daki elçiliğin faaliyetlerini komşu Kenya'ya taşımak durumunda kaldı

Bir zamanlar, Washington'daki Türk yetkililer ABD'den dron alımına onay koparabilmek için başta Kongre olmak üzere kapıları aşındırırlardı. Şimdilerde Türkiye bırakın kendi kullanımı için insansız hava aracını üretmeyi, Asya'dan Avrupa'ya pek çok ülkeye dron satar hale geldi.

Ancak silah satmak, patates satmaya benzemiyor. Patatesin hangi yemekte kullanılacağı satanı ilgilendirmeyebilir de, silahın nerede kullanılacağı önem taşıyor. 

Savaş halinde olmayan bir ülkenin silah envanterine girecek öldürücü bir silah satmakla, savaş halinde bir ülkeye silah satmak arasında fark var. 

İki ülke arasındaki savaş farklı, iç savaş farklı, terör örgütlerine karşı mücadele farklı. Birilerine göre terörist başkasına göre özgürlük savaşçısı. Her şeyi bırakın ya verdiğiniz ölümcül silahlar masum siviller üzerinde kullanılıyorsa? "Beni ilgilendirmez, ben aldığım paraya bakarım mı" diyecek Türkiye?

Ukrayna'ya satılan dronların Rusları sinirlendirdiği malum. Bugünlerde Afrika'ya dron satışları gündemde ve bu satışlar şimdiden baş ağrıtmaya başladı. Özellikle Etiyopya'ya dron satışı tehlikeli bir nitelik almış durumda. Etiyopya'da iç savaşın gidişatını özellikle Türkiye, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden alınan dronların değiştirdiği inancı hakim. Dron satışı nedeniyle hedef haline gelen Türkiye, yapılan tehdit değerlendirmesi üzerine Addis Ababa'daki elçilğin faaliyetlerini komşu Kenya'ya taşımak durumunda kaldı.

Türk dronları savaşın gidişatını değiştirdi mi?

Meraklıları için konuyu biraz daha detaylandırayım.

Yaklaşık bir yılı aşkın bir süre öncesinde Başbakan Abiy Ahmed liderliğindeki federal hükümet ile kuzeydeki Tigray bölgesine bağlı güçler  arasında çatışmalar yeniden patlak verdi.

Afrika gibi çoğunlukla açlık ve çatışma ile andığımız bir kıtadan gelen savaş haberi çok şaşırtıcı gelmeyebilirdi. Ama gelmeli; çünkü Abiy Ahmed 2019'da hem komşusu Eritre ile savaşı bitirmesi hem de ülkesinde başlattığı reform hareketi nedeniyle nobel barış ödülü almıştı.

2020 Kasım'ında federal hükümet ile Tigray Halk Kurtuluş Cephesi kuvvetleri arasında başlayan çatışmaların belki biraz da bu nedenle bu kadar şiddetlenmesi beklenmezdi sanırım.

Ancak bu tür durumlarda her zaman olduğu gibi, iki taraf da çatışmaların başlamasından karşı tarafı sorumlu tuttu ve önce karşılıklı ufak tefek saldırılarla başlayan çatışma, bir yıl içinde Afrika'nın son birkaç yılda gördüğü en kanlı savaşlardan birine dönüştü. Binlerce sivilin ölmesinin  yanı sıra milyonlarca sivil yerlerinden edildi. 

Türk vatandaşları Addis Ababa'dan tahliye edildi

Her iki taraf da saygın insan hakları kuruluşları tarafından savaş suçları ve insanlığa karşı suç işlemekle suçlanıyor. İşkence, toplu tecavüz, yargısız infaz, köylerin tamamını aç bırakma... Yok yok. Ülke yıl boyunca tam bir insanlık dramına sahne oldu. Bu dram hâlâ devam ediyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında, yani üç ay önce Tigray güçleri inanılmaz ilerleme kaydedip başkent Addis Ababa'nın birkaç yüz km uzağına kadar geldiler. Başbakan Abiy Ahmed olağanüstü hâl ilan edip, "Ben de cepheye savaşmaya gidiyorum," deyip genci yaşlısı herkesi silahlarını alıp arkasından gelmeye çağırdı. 

Tam o dönemde, 25 Kasım'da büyükelçilik ülkede yaşayan Türk vatandaşlarına tarifeli uçaklarla tahliye çağrısında bulundu. 

Ancak Aralık ortasında, herkesi şaşırtacak şekilde Tigray güçleri, "Tigray bölgesine geri dönüyoruz deyip," büyük kayıplar vererek kendi bölgelerine çekildiler.

Savaşın kaderini Abiy Ahmed'in Türkiye, Çin, İran ve BAE'nden aldığı dronların değiştirdiği yaygın kanaat.

ABD Türkiye'nin dron satışını gündeme getirdi

Türkiye Etiyopya'ya drone sattığını resmen açıklamış değil. Ancak son altı ayda Abiy Ahmed Türkiye'ye iki kez gelip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü; ilki Ağustos'ta ikili ziyaret çerçevesinde, diğeri de 18 Aralık'a Türkiye - Afrika zirvesi için geldiği İstanbul'da.

Erdoğan Ekim ayında Angola, Nijerya ve Togo'ya yaptığı ziyaretin ardından "Afrika'da nereye gitsem herkes İHA'ları soruyor," demişti.

Birileri durumdan vazife çıkarmış ki, Türkiye'nin Addis Ababa büyükelçiliği aldığı tehditler nedeniyle başkentten faaliyet gösteremiyor. Büyükelçi ve birkaç elçilik çalışanı Kenya'dan görev yapıyor. Dışişleri Bakanlığı'ndan konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı.

Reuters, ABD'nin Etiyopya'ya dron satışından duyduğu rahatsızlığı Ankara'ya aktardığına dair geçen ay bir haber yaptı. 

Hükümet yanlısı basın, Batı basınında Türk dronlarının Etiyopya'daki savaşın gidişatını değiştirdiğine dönük haberleri gururla aktardılar.

Mürsel Bayram'ın hükümet yanlısı SETA Vakfı için yazdığı Aralık 2021 tarihli analizinde şu bölüme dikkatinizi çekeyim:

"Fas'a satılan Türk SİHA'larının Batı Sahra'da kullanılması Türkiye-Cezayir ilişkilerini etkileyebilmektedir. Hakeza Etiyopya'da Tigray bölgesindeki isyanı bastırmak için Türk SİHA'larının kullanıldığına yönelik iddialar Türkiye'nin Etiyopya iç savaşına müdahil olduğuna dair bir algının oluşmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla resmi olarak teyit edilmemiş silah satışlarının haberleştirilmesi konusunda Türk medyasının hamasetten uzak bir yaklaşımla hareket etmesi gerekmektedir."

Türkiye'nin Addis Ababa büyükelçiliğinin Türk basınında çıkan haberler üzerine tehdit aldığını pek sanmıyorum. Düşünün Afrika Birliği'nin merkezinin bulunduğu bir başkentte tehdit nedeniyle yetkili bulunduramıyorsunuz.

Umarım Türkiye'nin yumuşak gücü devreye sokarak Afrika'da elde ettiği kazanımlar dron satışından elde edilecek gelire kurban edilmez.

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye kazançlı mı; İsrail ne yapıyor, gidişat ne yönde?

Mevcut durumun en büyük kazananı (şimdilik) İsrail. Suriye’deki tüm askerî altyapı tesislerini bombaladı. Ülkedeki tapu dairelerini, her tür evrak bulunduran devlet kurumlarının binalarını bombaladığına dair duyumlar da ayrıca dikkat çekici. Bir kaynağım bu durumu, İsrail’in Suriye’yi “sıfırlaması” olarak yorumladı

Esad gitti diye üzülen yok, başarı öyküsü içinse erken

Kimse Esad düştü diye ağlayacak değil. Ancak mevcut durumdan bir başarı hikâyesi üretmek için de erken. Suriye’nin normalleşmesi için bir fırsat penceresi açıldı. Ancak süreç büyük risklerle dolu

Trump’ın dış politikası: Öyle de yapabiliiir, böyle de yapabiliiiir…

Suriye’de olan gelişmeler de hem Ukrayna savaşı hem Gazze savaşı hem de Trump’ın ikinci dönemiyle doğrudan bağlantılı. İhtimal aktörler, Trump başkanlık koltuğuna oturmadan pozisyon alıyorlar

"
"