02 Ağustos 2022

Gösterişten tasarruf olmaz: Tabela büyükelçilikler, konu mankeni büyükelçiler

Büyükelçiler konferansı, diplomatların konu mankeni olarak kullanıldığı, cumhurbaşkanının, dışişleri bakanı ve diğer bakanlarla, çeşitli kamu kuruluşlarının başkanlarının birbiri ardına konuştuğu, kamuoyuna dönük bir şova dönüştü. 250 civarında büyükelçi ile gelecek hafta yapılacak 13. Büyükelçiler konferansı tam bir müsriflik örneği olacak

Sierra Leone'nin yerini haritada gösterebilir miyim? Hayır

Sierra Leone'nin başkentini biliyor muyum? Hayır.

Sierra Leonelilerden cehaletim için özür dilerim. 

Peki Sierra Leone'de Türk büyükelçiliğinin olmasına gerek var mı?Var.

Niye? Başta Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nın çıkıp, elleriyle 5 işaretini yapıp; dünyada en çok diplomatik misyonu bulunan 5 ülke arasındayız diye böbürlenebilmesi için gerek var.

AK Parti iktidarının Orta Doğululaştırdığı dış politikada şekil içerikten önce geliyor.

Bize işlevsel değil, tabela büyükelçilik lazım ki; ilk 5'in içindeyiz diye reklam yapabilelim.

Sonuçta gerçeklerin değil algıların dünyasında yaşıyoruz. 

Oysa, bir kısım gelişmiş demokrasilerin böyle kompleksleri yok. Kanada misal. Ankara'daki büyükelçiliği aynı zamanda Azerbaycan, Gürcistan ve Türkmenistan'dan da sorumlu.

Büyükelçilerin yüzde 27'si kariyerdışı, siyasi atama

Türkiye, 144 Büyükelçilik, 13 Daimi Temsilcilik, 94 Başkonsolosluk, 1 Konsolosluk Ajanlığı ve 1 Ticaret Ofisi olmak üzere toplam 253 misyona sahip. Mısır, İsrail, Suriye gibi bazı başkentlerde büyükelçi bulunmuyor. Bu nedenle büyükelçinin görev yaptığı toplam 138 büyükelçilik ve (AB, BM, OECD gibi) 12 daimi temsilcilik var.

İlk kez 2003 yılında kariyerdışı büyükelçi atayan AK Parti İktidarı 2009'dan sonra hızını alamadı. 2009'dan bu yana toplam 53 kariyerdışı büyükelçi ataması yaptı. Ayrıca yine bu dönemde aralarında Ahmet Davutoğlu, İbrahim Kalın'ın da bulunduğu beş kişiye de herhangi bir dış atama yapmadan büyükelçi unvanı verildi.

Bu bilgileri, Kastamonu Üniversitesi'nden iki akademisyenin yaptığı araştırmadan aldım; son durumla ilgili bilgileri de yine "Türk Dışişleri Bürokrasisinde Değişen Normlar: Kariyerdışı Büyükelçi Atamalarının Yasal Arka Planı" adlı makalelerinden aktarıyorum:

"138 büyükelçiliğin 27'sinde (yaklaşık yüzde 17) kariyerdışı büyükelçiler görev yapmaktadır. (AK Parti döneminde büyükelçi olarak görev yapmış, ancak şu anda görevde olmayan 26 kariyerdışı büyükelçi ataması daha bulunmaktadır.) 

Ayrıca Türkiye'nin toplam 12 Daimi Temsilciliğinin dördünde de (yüzde 30) kariyerdışı Daimi Temsilci/Büyükelçi görev yapmaktadır. Özetle, Türkiye Cumhuriyeti'nin aktif 150 Büyükelçi ve Daimi Temsilci/Büyükelçisinin yaklaşık yüzde 20'si kariyerdışı büyükelçidir."

Yani Dışişleri Bakanlığı'nın dışından 60'ı aşkın kişi, AK Parti iktidarı tarafından büyükelçi yapılmış. Kariyerden gelenleri de eklerseniz, ortalık büyükelçiden geçilmiyor. Toplam 250 büyükelçiden 100 kadarı evde oturmuş görev bekliyor.

Siyasi atamalar için karmaşık yasal çerçeve

Bu yazının konusu kariyerdışı büyükelçiler değil.

Zaten Doç Dr. Fırat Yaldız ve Doç. Dr. Enver Küçük'ün TÜBİTAK desteğiyle yaptığı araştırmadan çıkan ilk makalede de, kariyerdışı atamaların yasal çerçevesi ele alınmış. AK Parti iktidarı sırasında yapılan yasal düzenlemeler incelenmiş ve eleştirilere de sebep veren karmaşık bir yasal çerçeve olduğu sonucu ortaya çıkmış. (Konunun teknik boyutuyla okuyucuyu sıkmamak adına makalenin sonuç kısmından bir bölümü yazının altına ekledim.)

Büyükelçiler Konferansı

Şimdi bu büyükelçiler ordusu önümüzdeki hafta 13. Büyükelçiler Konferansı'nda bir araya gelecekler.

AK Parti iktidarında iyi başlayıp sonra işlevsizleşen uygulamalardan biri de büyükelçiler konferansıdır. İlk başlarda, büyükelçiler kapalı oturumlarda beyin fırtınası yapıyor, uygulamayı başlatan dönemin dışişleri bakanı da değerlendirmeleri dinliyordu.

Ve fakat artık dış politikada da AK Parti'nin ustalık dönemindeyiz ya; artık büyükelçileri dinlemeye gerek kalmadı.

Büyükelçiler konferansı, diplomatların konu mankeni olarak kullanıldığı, cumhurbaşkanının, dışişleri bakanı ve diğer bakanlarla, çeşitli kamu kuruluşlarının başkanlarının birbiri ardına konuştuğu, kamuoyuna dönük bir şova dönüştü.

Ülke ekonomik darboğazdayken ve büyükelçilikler sürekli tasarruf etmeleri için uyarılırken, 250 civarı büyükelçiyle konferans düzenlenmesi tam bir müsriflik. 4 gün sürecek konferansın bir de Kayseri ayağı olacak.

Yanlış anlaşılmasın gereğince yapılsa, büyükelçiler konferansından tasarruf edilsin demezdim. Bu büyükelçiler oturup dünya nereye gidiyor, Türkiye ne yapmalı diye tartışmayacaklar. Hoş tartışsaydılar da, seslerini zaten dış politikadaki tek belirleyici Beştepe'ye duyuramayacaklardı.

Ama tabii seçim dönemindeyiz; devletin kasasından yapılacak her şova ihtiyaç var.



Yaldız ve Küçük'ün makalesinin sonuç bölümünden:

"Bu yasal düzenlemelerin dikkat çeken dikkat çeken bir diğer yönü de normlar hiyerarşisi bağlamındaki durumudur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında (m.104/17), "Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz." hükmü yer almasına rağmen, kanunlarda yer alan kariyerdışı büyükelçi atamalarına ilişkin düzenlemeler, OHAL döneminde, KHK ve cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile kaldırılmıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı sisteminde kariyerdışı büyükelçi atamalarına yönelik kanunların cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile değiştirilmesi hem bu düzenlemelerin Anayasa'ya uygunluğunun sorgulanmasına neden olmakta hem de bu konunun TBMM'de görüşülmesini ve tartışılmasını, TBMM iradesinin sürece dâhil edilmesini engellemektedir."

Makalenin tümü için https://ammeidaresi.hacibayram.edu.tr/

Barçın Yinanç kimdir?

Barçın Yinanç, 1968 yılında doğdu, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. 1990’da stajyer olarak başladığı Milliyet Ankara Bürosu’nda 10 yılı aşkın bir süre diplomasi muhabirliği yaptı. Ardından televizyon haberciliğine geçerek önce TV8, sonra CNN Türk Ankara Bürosu’nda çalıştı.

Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin yanı sıra Kafkaslar’dan Ortadoğu’ya, geniş bir coğrafyada Türk dış politikasıyla ilgili gelişmeleri takip etti. Çok sayıda yabancı hükümet yetkilisiyle söyleşiler yaptı, BM, NATO ve AB gibi uluslararası kuruluşların zirvelerini, perde arkası gelişmeleri yerinden haberleştirdi.

2004 yılında İstanbul’a yerleşti, CNN Türk ve Referans gazetesinin ardından İngilizce yayımlanan Hürriyet Daily News’da (HDN) çalışmaya başladı. Haber koordinatörü, yorum sayfası editörü olarak çeşitli görevler aldı; 2010’dan başlayarak on yıl boyunca gazetenin pazartesi söyleşilerini gerçekleştirdi. Bu süre boyunca dış politika analizlerini yazmaya devam etti.

Pek çok uluslararası düşünce kuruluşunun toplantılarına konuşmacı, kolaylaştırıcı olarak katılıyor, yabancı yayın organlarının yayınları için yorumlar yapıyor. AtlatmaHaber adlı podcast serisini hazırlayan Yinanç Diplomasi Muhabirleri Derneği, Uluslararası Kayak Kayan Gazeteciler Derneği (Ski Club of International Journalist) ve Dış Politikada Kadınlar platformunun üyesi.

Son yayını; Women, Peace and Security Agenda in Turkey and Women in Diplomacy: How to Integrate the WPS Agenda in Turkish Foreign Policy (Türkiye’de Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası-Diplomaside Kadın: Türk Dış Politikası’na Kadın, Barış ve Güvenlik Ajandası nasıl dahil edilir) başlığını taşıyor.

Aralık 2020’de itibaren T24’te yazan Barçın Yinanç, T24 ekranında da, her hafta Metin Kaan Kurtuluş’la birlikte “Dış Politika ile İçli Dışlı” adlı programı yapıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kalın’ın mesajlarının dışarıdaki hasar kontrolünü Fidan mı yapıyor?

İstihbarat başkanı Kalın’ın Şam ziyaretinin başta Araplar olmak üzere kimi başkentlerde yaratabileceği rahatsızlığı Dışişleri Bakanı Fidan’ın dengelemeye çalıştığı görülüyor. Fidan’ın Türk ve Arap basınına verdiği demeçler, Ankara-Şam çıkışlı kimi mesajlardan ayrışıyor

Türkiye kazançlı mı; İsrail ne yapıyor, gidişat ne yönde?

Mevcut durumun en büyük kazananı (şimdilik) İsrail. Suriye’deki tüm askerî altyapı tesislerini bombaladı. Ülkedeki tapu dairelerini, her tür evrak bulunduran devlet kurumlarının binalarını bombaladığına dair duyumlar da ayrıca dikkat çekici. Bir kaynağım bu durumu, İsrail’in Suriye’yi “sıfırlaması” olarak yorumladı

Esad gitti diye üzülen yok, başarı öyküsü içinse erken

Kimse Esad düştü diye ağlayacak değil. Ancak mevcut durumdan bir başarı hikâyesi üretmek için de erken. Suriye’nin normalleşmesi için bir fırsat penceresi açıldı. Ancak süreç büyük risklerle dolu

"
"