02 Ekim 2021

Adım adım Türkiye - Ermenistan yakınlaşmasına doğru

Ankara ile Erivan arasında gündemde pek yer bulmayan mesaj trafiği gerçekleşiyor. Ankara, Erivan’la normalleşmenin, Bakü ile kalıcı barışa götürecek süreçle paralel gitmesi taraftarı. “Türkiye’nin diplomatik başarıya çok ihtiyacı var” algısını da kırmak istiyor. Azerbaycan’da “arkasından iş çevrilmediği” algısı, Rusya ve ABD’nin de olumlu yaklaşımları geçmişe oranla daha iyimser olunmasını sağlıyor

Son dönemlerde Türk dış politikasında hiç mi olumlu gelişme yaşanmıyor sorusuna cevap olarak Türkiye’nin Batısıyla ve Doğusuyla ilişkileri yumuşatma çabalarına dikkat çekerdim. Gerçi bu çabalardan henüz istenen sonuçlar alınmamış olsa da, özelikle kamuoyunun gündeminde çok da fazla yer bulmayan bir sürece işaret ederdim.

Türkiye - Ermenistan arasındaki mesaj flörtleşmesinden bahsediyorum. Hafif ateşte pişen yemek gibi yavaş yavaş olgunlaşmakta olan bir süreç yaşanıyor.

Bu sürecin ilk işaret fişeği, geçen sene bu sıralar başlayan ve Azerbaycan’ın zaferiyle sonuçlanan 44 gün savaşını takiben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından atıldı.

10 Kasım’da imzalanan ateşkes anlaşmasının ardından Erdoğan’ın 10 Aralık’ta Bakü’de düzenlenen zafer töreninde verdiği mesajlar Türk askeri birliklerinin geçidindeki postal seslerinin arasında (ki bu postal sesleri kanımca Erivan’dan çok Moskova’ya yönelikti) pek konu edilmedi. Erdoğan, tören sırasında yaptığı açıklamada Ermenistan’a zeytin dalı uzattı.

“Kapılarımızı Ermenistan’a kapatalım diye bir derdimiz yok”

Erdoğan Ermeni politikacıların durumu iyi tahlil edip, “barış ve istikrar temelinde geleceği kurma konusunda cesur adımlar atmalarını temenni ediyoruz" dedi.

“Batılı emperyalistlerin gaz vermesiyle bir yere varılmayacağı görülmeli, düşmanlık yerine iyi komşuluk temelinde ilişkiler yeniden ele alınmalıdır" diye devam etti.

Yani bir nevi, “Güvendiğiniz dağlara kar yağdı. Başkalarının kışkırtmalarına alet olmayın. Savaşı kaybettik diye hınçlanmak yerine, gelin bunu fırsata çevirin” demeye getirdi.

İlham Aliyev’le yaptığı görüşmede de beşli ya da altılı platform (Türkiye - Rusya- Azerbaycan-Gürcistan - İran-Ermenistan) önerisine değinerek, bölgesel işbirliği sürecinde olumlu gelişmeler kaydedilmesi durumunda “biz de kapalı olan kapılarımızı açarız. Yeter ki bu olumlu adımlar atılmış olsun. Biz de kapılarımızı Ermenistan'a kapatalım diye bir derdimiz yok” dedi.

Paşinyan’ın seçim zaferi; çiçek atmaya devam

Yenilginin getirdiği şok ve kızgınlıkla, bu mesajın hemen karşılık bulması beklenmiyordu. Ancak Ankara’nın iyimserliğini arttıran bir gelişme yaşandı. 20 Haziran’da Ermenistan’da yapılan seçimleri, sandığa toprak kaybeden lider olarak giden Nikol Paşinyan kazandı. Üstelik seçimlerden 5 gün önce, Erdoğan 30 yıl sonra Ermeni işgalinden kurtulan Şuşa’da gövde gösterisi yapmıştı. Buna rağmen Paşinyan, göreve gelirse ateşkes anlaşmasını gözden geçireceğini söyleyen Robert Koçaryan’a fark attı. Seçimlere katılımın yüzde 50 olmasına rağmen Paşinyan’ın zaferi Ankara’da, Erivan’a olumlu sinyaller gönderilmesini teşvik edici bir sonuç olarak değenlendirildi.

Bir Türk yetkiliye göre “Ermenistan’da yaşayan Ermeniler için belki de Dağlık Karabağ diye çok hayati bir sorun olmadığı ortaya çıkmış oldu.”

Hemen belirtelim, Erdoğan seçimler öncesinde Ermenistan’a dönük mesajlarını Şuşa’dan da seslendirdi, Türkiye’nin Ermenistan ile normalleşme için üzerine düşeni yapacağını söyledi.(1)

Bu mesaja Ermenistan’dan ilk açık yanıt, Paşinyan’ın 18 Ağustos’da hükümet programını meclise sunarken yaptığı konuşmada geldi.

Paşinyan şöyle konuştu:

“Hükûmet, bölgede kalıcı barış, istikrar, güvenlik ve ekonomik kalkınmanın anahtarının, komşu ülkelerle normal ilişkiler kurulmasının ve/veya geliştirilmesi olduğuna ikna olmuştur.

Gündemimizde bulunan sınır ayarlamaları konusu, sadece vaktinde Sovyetler Birliği’nin bir parçası olan komşularımızla söz konusudur, zira İran ve Türkiye ile sınırlarımız konusu Sovyetler Birliği zamanında hallolmuştur.”

Bu son cümle önemli; zira “Türkiye ile sınır sorunum” yok anlamına geliyor. Önemli çünkü 1990’daki Bağımsızlık Bildirgesi’nde Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi için “Batı Ermenistan” ifadesinin kullanılması ya da 1920, 1921 anlaşmalarını sorgulayan kimi açıklamalar Ankara’da huzursuzluk yaratıyordu. Dolayısıyla bu cümle Ankara’da dikkatle not edildi.

Meclise sunulan hükümet programında ise Ermenistan’ın  “Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek için çaba göstermeye hazır olduğu” belirtildi ve eklendi;

 “Taraflar, ön koşulsuz olarak ilerleyerek, tedrici olarak normal ilişkiler kurmak amacıyla karşılıklı güven ortamı yaratmak için birlikte çalışmalıdır”.

Burada da kritik kelime “önkoşulsuz” Yani Ermenistan “Benle barışmak için Bakü’yle barışmamı koşul koyma” demeye getirdi.

Erdoğan - Paşinyan mesaj pinponu

Yanıt Erdoğan’dan 28 Ağustos’ta geldi. Yine Ermenistan’ın bölgesel işbirliğinden kazançlı çıkacağına değindi Erdoğan. Ancak satır aralarında Ermenistan’ın Azerbaycan’la vardığı mutabakatın gereklerini yerine getirmesi gerektiği mesajı da vardı.

Paşinyan: Biz görüşmeye hazırız

Paşinyan 8 Eylül’de ilk kabine toplantısında yaptığı konuşmada Erdoğan’ın açıklamasına değinip, “Bu beyanat ile Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleştirilmesi, Ermenistan ve Türkiye arasındaki kara ve demiryolu hatlarının yeniden açılması için bir fırsat oluştuğunu görüyoruz. Biz görüşmeye hazırız” dedi.

Akabinde, Cumhurbaşkanının BM Genel Kurulu’na giderken 20 Eylül’de yaptığı açıklamadan, Ermenistan’ın Gürcistan başbakanı aracılığıyla görüşme talebini ilettiği anlaşıldı.

Ancak süreç olgunlaştıkça, beklenebileceği gibi zorluklar da baş göstermeye başladı.

Azerbaycan ile Nahçıvan arasında koridor açılmasına Ermenistan’ın çıkardığı güçlüğe değinen Erdoğan, Türkiye - Ermenistan görüşmelerinin, Erivan’ın Bakü’yle sağlanan mutabakatlar doğrultusunda atacağı adımlara bağlı olduğunu söyledi.

Son durum ortaya çıkan tablo

Gelinen aşamada ortaya çıkan tabloyu şöyle değerlendirebiliriz. Normalleşme konusunda ilk çağrı Türkiye’den geldi. Ancak Ankara Erivan’a “Azeri topraklarındaki Ermeni işgali bitiği için benden hemen ilişkileri normalleştirmemi bekleme” mesajı veriyor. Bu da doğal olarak Türk - Ermeni ilişkileri hala Azerbaycan ipoteği altında mı sorusunu gündeme getiriyor. Ankara’daki hava, Erivan’la ilişkileri ayrı tutmak yerine, barış sürecinin tüm Kafkasları kapsayacak şekilde gelişmesinden yana. Erivan’ın Ankara’yla Bakü’yü ayrıştırması istenmiyor. Ayrıca hem Erivan hem de kimi bölgesel ve uluslararası aktörlerdeki “Türkiye’nin diplomatik başarıya çok ihtiyacı var, Erivan’a mahkûm,” algısının da kırılması isteniyor.

“Önce Erivan - Bakü kalıcı barışta anlaşsın sonra Ankara - Erivan normalleşmesi gelsin” yerine iki sürecin paralel yürüyebileceği düşüncesi hâkim.

Sonuç olarak Ankara ile Erivan arasında başlayan dolaylı diyaloğun nereye evrileceğini izleyip göreceğiz.

Ancak geçmişte yaşanan ve başarısızlıkla sonuçlanan girişimlerle karşılaştırıldığında daha olumlu olunmasını gerektiren bazı unsurlar var. Bunların başında Azerbaycan’da arkasından iş çevrildiği şeklinde bir huzursuzluk olmaması, sürecin bir nevi herkesin gözü önünde gelişmesi; Rusya ve ABD’nin de sürece olumlu yaklaşması geliyor. Önümüzdeki dönemde ABD ve Rusya ile yapılacak her üst düzeyde görüşmenin bir maddesinin Kafkaslar olacağına kuşku yok.

Yazarın Diğer Yazıları

Fransa'nın hasmane tutumuna karşın Airbus'tan rekor alım

Türkiye'ye son derece hasmane tutum sergileyen Fransa'dan çok büyük ölçekli bir alım yapılmasının, Türk Hava Yolları'nın Airbus'a geçen sene verdiği rekor siparişin üstüne yeni bir sipariş vermeyi planlıyor olmasının bir Ferdi Tayfur şarkısı kadar ses getirmese de önemli olduğunu görmek lazım

Erdoğan küçük heyetle Paris'e gitmeye isteksiz

Kamuda tasarrufun Cumhurbaşkanlığını kapsayıp kapsamadığını test etmenin bir yolu da önümüzdeki dönem yapılacak dış seyahatlere bakmak olabilir

Vaşington ziyareti neden ertelendi-iptal edildi?

İlk 4 yılında Erdoğan’a pas vermeyen Biden’ın “Söz verdik bir kere. Gelsin fotoğraf verelim, yetsin” şeklinde bir tavır almaktansa, hazır Erdoğan çok sıkışmış ve işbirliğine yatkınken ziyaretten daha içerikli bir sonuç alma yoluna girdiği anlaşılıyor