01 Aralık 2019

Prag'da da korku, Sefaret'i bekliyor!

O da ne?! Bir de baktım, söyleşi saatine doğru iki Çek polis aracı, biri bizim kaldırımda biri tam karşısında. Çok geçmeden iki sivil araç daha villanın diğer yanında…

1928 yılında, Musevi bir aile tarafından inşa edilmiş bir villa. Çekya'nın Prag kentinin müstesna bir semtinde hâlâ…

1928'de Nazi işgali başlayınca Gestapo kullanmış sorumsuzca. Mülkün sahipleri ise yanlarına alabildikleri az bir eşya ile Amerika'ya göç etmiş. Aradan geçen yıllardan sonra komünist iktidar yerleşmiş bu konuta. Onlar da farklı ailelerin yaşamasına izin vermiş aldıkları bir kararla.

Cumhuriyetin gelmesiyle eski tapu kayıtları ve demokrasi değiştirmiş her şeyi. Halen hayatta olan ve Amerika'da doğmuş New Yorklu torun kadına bildirilmiş mülkün ona miras kaldığının haberi. O da 65 yaşında olmasına rağmen tası tarağı ve ailenin o yıllarda kaçırmayı başardığı original eşyaları da alıp temelli gelmiş aile yadigârına.

Şimdi en alt katta yaşıyor kanserli kedisiyle. Tibet bayrağı asmış balkona kendi devrimci sesiyle.

Üst katta ise genç mimarlara yer açmış. Kira yerine yavaş yavaş binanın restorasyonu için anlaşmış.

Ana giriş ve salon ise ücretsiz etkinliklere açık. Sergiler, konferanslar ve toplantılar toplumu tutsun diye ayık.

Korku düşmandır hanımlar beyler!

Neden mi bunu yazarak başladım? Çünkü o villada ben de söyleşi yapabilecek kadar şanslıydım.

Yine Prag'da zorunlu ya da gönüllü göç etmiş Türkiyelilerden oluştu tüm konuk. 3 saatlik söyleşide, hem güldük hem düşündük hem de hepimiz birbirimize hala umuttuk.

Genç aile, çocuklarının ülkelerinde bir daha toplu taşım kullanamayacağını düşünerek gelmiş Prag'a. Erkek berberi ise hakkındaki gizli tanıkla yapılmış terör suçlaması nedeni ile veda etmiş vatana. Evlenmeyi hayal eden genç bir kadın çift özgürlüğe, yıllarca devlet memuru olmuş orta yaşlı kadın ise yer vermemek için hayatında daha fazla üzüntüye… Her birinin kendince haklı sebebi var, ama akıllarında da hâlâ Türkiye ve demokrasi yar.

Duvarlarda Midori Koçak'ın resim sergisinin eserleri. Binanın cephesinde ise Ezel'in Gezi Parkı görüntüleri ile derlenmiş videoklibin rengarenk projeksiyon sureti.

O da ne?! Bir de baktım ki söyleşi saatine doğru iki Çek polis aracı. Biri bizim kaldırımda biri tam karşısında. Çok geçmeden iki sivil araç daha villanın diğer bir yanında.

Derken 3 sivil araç daha sardı tarihi mülkiyeti. Farları açıktı ki görmeyelim içindeki Türkleri. Birkaç adam ise soğuğa rağmen gözlemeye çalışmaktaydı giden geleni. Ellerinizdeki cips ve kuruyemişleri bırakın misali sarılmıştı etrafımız.

Meğerse ışıkları kapatılmış tam karşımızdaki bina T.C. Büyükelçiliği Sefarethanesi imiş. İkameti ise ailesi ile Egemen Bağış. Muhbir olarak yolladığını tespit ettiğimiz görevli ise geceden ayrıldı ağız açık bir karış…

Korku düşmandır hanımlar beyler! Korkular korkuları en tehlikeli düşman olarak kullanıp en büyük düşmana dönüşerek kendi kendinizi yok eyler.

Korkmayın! Gelin dinleyin insanları. Yoksa anlayamazsınız onların imdat çığlıklarını!..

Yazarın Diğer Yazıları

Bıçak sırtı

Eli bıçaklı genç, "Ben burada doğdum" diyerek siyah kepini başından çıkarıp yere attıktan sonra, "Bak, Alman polisine göre ben Schwarzkopf ('Karakafa'yım) bu yüzden bıçak taşıyorum" diyor

Çakma Şanel

Uğurkan Erez'in tabiriyle, giymeyin Kardeşim! Kumaşa göre model olur, modele göre kumaş olmaz derler ya, sağdan soldan bulduğunuz o polyester karışımı taklit dokulardan vazgeçin!..

Gladyatör

Tüm ömrünü arşiv ve sanata vakfetmiş Sanat Güneşi’nin mirası bağışlanmıştı TEV ve Mehmetçik vakıflarına… Bir de baktık ki iki yıllık mahkeme sonucu elde avuçta kalan Fatih Ürek ve Kuşum Aydın üzerinde Star TV ekranlarında!..