26 Ocak 2023

Uzak ülkelerde görkemli bir uçuş serüveni

Uçak filmi kendi sınırları içinde öylesine sürükleyici ki, sonunda çok şey beklemeyen genişçe bir kitleyi memnun edebilir

 

UÇAK  

X  X  X     

(Plane)

Yönetmen: Jean-François Richet  
Senaryo; Charles Cumming, J. P. Davis
Görüntü: Brendan Galvin
Müzik: Marco Beltrami, Marcus Trumpp
Oyuncular: Gerard Butler, Daniella Pineda, Mike Colter,
Tony Goldwyn, Lilly Krug, Tara Westwood, Kelly Gale,
Remi Adeleke, Yoson An, Paul Ben-Victor

Amerikan filmi, 2022

 

Bir aksiyon filmi. Öyle en iddialı olanlarından değil. Çok iyi işlenmiş karakterler, çok değişik bir entrika, çok büyük oyuncular yok. Ama kendi sınırları içinde öylesine sürükleyici ki, sonunda çok şey beklemeyen genişçe bir kitleyi memnun edebilir. Üstelik aksiyon filmi ve felaket filmi görünümü ardında, her koşulda hayatta kalma serüveni de birbirleriyle iyi kaynaşmış duruyor.

Brodie Torrance adlı ve kendi ifadesine göre İsveç kökenli bir pilot, adı çok az bilinen Traillger 119 adlı bir şirketin pilotudur. Singapur’dan kalkıp New York’a uçmak için havalanan uçağında sadece 14 yolcu bulunmaktadır. Brodie’nin yanında ise Hong Kong kökenli genç pilot Dele vardır.

Son dakikada uçağa azılı bir suçlu olduğu söylenen bir siyahi getiriliyor. Öyle olduğunu da yanındaki polisler söylüyor; elleri kelepçelenmiştir... Ama uçak son derece berbat hava koşullarında uçmak zorunda kalıyor. İnanılmaz sallantılar; ürkünç düşme tehlikeleri ve sonunda ormanın içine zorunlu bir iniş... Ki orası Filipinler'e yakındır ve yöre bir devletten çok yasa dışı haydut çeteleri tarafından yönetilmektedir.

Yarısına yakını uçağın içinde geçen filmde, sonrası işte böyle bir dekorda yaşanıyor. Öte yandan şirketin ABD’deki adamları tüm olayı uzaktan izlemektedir. Tıpkı Brodie’nin New York’taki sevgili kızı gibi... Ama öylesine uzaktaki uçağa herhangi bir yardım olanaksız gibidir. Sonunda o haydut sürüsüyle karşılaşmaları ve ortalığın tam bir can pazarına dönüşmesi kaçınılmazdır.

Bu klasik serüven belli ölçüde bir naiflik içermiyor değil!... Ama kendi çapında açık bir rahatlıkla izlendiği de doğru. Yaklaşan bir yılbaşı döneminde geçen film oyuncularının varlığından da yararlanıyor. Bu tür rollerin adamı Gerard Butler dört dörtlük. Baş hostes Bonnie’de Daniella Pineda, sonunda Brodie’nin baş dostuna dönüşen siyahi katilde Mike Colter, çetenin başı Junmar’da Evan Dane Taylor, yardımcı pilot Dele’de Yoson An gayet iyi oynamışlar. Sonuç olarak 50 milyonluk bir bütçeyle kotarıldığı söylenen film, bunun hakkını vermiş sayılabilir. 

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

On yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966 yılında başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Atilla Dorsay, 2013 yılından beri "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Atilla Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlattıyor.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. Son olarak Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!"...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hıristiyanlık temeli üzerine bir gerilim

Immaculate'nin ilginç oyuncuları ve kimi kolay unutulmayacak birkaç sahnesi de var

Afyon'da müzik, dostluk ve siyaset günleri

Hepsi artık benim kolay unutulmaz anılarım arasında girdiler ve öyle kalacaklar

ABD'deki hayali bir savaşın korkunçluğu tam şu günlere denk düşüyor

Dünyamızın savaş denen korkunç olaya sayısız ülkede esir düştüğü şugünlerde, bu film önemli bir eleştiri sayılabilir