29 Ağustos 2014

Elveda Arda Uskan...

Sanatımıza ve medyamıza katkıları unutulmayacak. Umarım ki biri de oturup onun hayatını ve geride bıraktıklarını yazar...

Çok sevgili bir dostum daha gitti. Türk basınının en zeki, üretken ve ilginç kişilerinden Arda Uskan vefat etti. 1947 doğumlu olduğuna göre 67 yaşında...

Onunla yollarımız çok sık değilse de öylesine unutulmaz noktalarda kesişti ki... Öncelikle daha tanışmazken, müstakbel eşim Leman’la birlikte arkeolojide okuyup tanışmışlar, ama o bir yıl kala bırakmış. Ben 1972 yılında ikinci kez Cannes’a gittiğimde, o da yeni başladığı Milliyet için oradaydı. Birlikte ünlülerin peşine düştük. Ve benim başta Hitchcock, o yıl ‘tavladığım’ tüm ustalarla resimlerimi o çekti. O resimler ki, bugün benim için en değerli anılar arasındadır.

Sonra Yeşilçam’a girdi ve on küsur filmin senaryosunu yazdı. İki de yönetmenliği var. Ayrıca dönemin modası foto-romanlar da çekti. 90’ların sonlarından itibaren TV için yazdı: yaklaşık on dizinin senaryoları.

(sağdan) Atilla Dorsay, Arda Uskan, Şalom yazarı Viktor Apalaçi ve dönemin bir gazetecisi. Cannes 1972

Ama asıl işi gazetecilikti. Rahmetli Yener Süsoy ve Doğan Şener’le birlikte çıkardıkları HEY dergisinin Türk popüler sanatlarına (müzik ve sinema) katkıları asla unutulamaz. Hele dikkatle izlenen ve satışları çok etkileyen HEY Hit Parade şarkı listeleri...Ve yeni doğan Türk pop müziğine katkıları...

80’lerde yine rahmetli Ercan Arıklı ile tanıştı. Ve yeni çıkan NOKTA haber dergisinin yayın yönetmeni oldu. O dergiyi hiçbirimiz unutamayız: Bir marifet yaptığımızda (bir kitap, bir beste, bir ödül) nasıl koşup bakardık. NOKTA yazmış mı, yazmışsa ne yazmış diyerek... İlk sinema kitaplarımın okunup satmasını ve sonradan buna devam edebilmemi hep o dergiye ve Arda’ya borçluyum diye düşünmüşümdür...

Dostluğumuz hep sürdü. Yıllar boyu yeterince buluşup söyleşemediysek de... Ece’nin ilk albümü çıkınca köşesinde benimle konuşup duyuran yine o olmuştu. Dostlarını gerçekten severdi: Ercan Arıklı üzerine ilk ve tek kitabı da o yazmamış mıydı?

Ve çok yakın zamana dek Takvim gazetesinde güzel ve bilgece yazılarını sürdürdü. Sanatımıza ve medyamıza katkıları unutulmayacak. Umarım ki biri de oturup onun hayatını ve geride bıraktıklarını yazar... 

Arda’nın bugün Teşvikiye’deki cenazesine de gittim. Gerçi basından ve medyadan kimi ünlü adlar oradaydı. Ama ben böyle bir ölümün en azından tüm medyayı seferber edeceğine inandığım için, bir hayli düş kırıklığına da uğradım. Benim için en ilginci bir dönemin ünlü şarkıcısı ve Arda ile 7-8 yıllık birlikteliği olduğu bilinen Seyyal Taner ile konuşmak oldu. Gözyaşları içindeki Seyyal bana şöyle dedi:

“Onunla tanıştığımda çok umutsuz bir dönemdeydim ve Türkiye’den ayrılmak üzereydim. Bana kal dedi. Birlikte birşeyler yaparız dedi. Ve yaptık ta. Üst üste başarılı şarkılar yaptıysam bunda Arda’nın büyük rolü oldu. Ben her şeyimi ona borçluyum."

Yazarın Diğer Yazıları

Her türe yanaşan Fransız usulü seks ve komedi filmi

İnanılmaz bir ritmi, baş döndüren bir temposu vardır. Filmde tümüyle çıplaklık serbesttir, hele o sokaklarda kadınların göğüsleri meydanda yürüyüşleri! Seks tam Fransız usulü olarak egemendir. Aşkla karışık olarak...

Sinemamızda komediden drama uzanan özel bir örnek

Her gün ölmek ve hayata yeniden başlamak.... Ezeli ve ebedi aşkı bulmak mümkün olacak mı? Böylesine soyut motifleri çılgın biçimde şen-şakrak bir filme getirip koymak... Ne cesaret!

Bence tam bir düş kırıklığı olan bir film

Mickey’i tam 17 kez yaşamla ölüm arasında gidip gelmeye yönelten, kimi zamansa ikişer, hatta üçer Mickey olarak yan yana, hatta karşı karşıya getiren ukala çaba...

"
"