27 Ocak 2023

Teknolojinin çok şey kattığı bir eski masal

Çizmeli Kedi, seyri biraz yorucu olsa da aslında gayet oyalayıcı ve türünde hayli yükseklere çıkan bir film. On yılın teknoloji açısından nasıl geliştiğini gösteriyor

 

ÇİZMELİ KEDİ: SON DİLEK 

X  X  X

(Puss in Boots: The Last Wish)

Yönetmen: Joel Crawford, Daniel Mercado
Senaryo: Paul Fisher, Tommy Swerdlow, Tom Wheeler
Müzik: Heitor Pereira

Universal-DreamWorks filmi, 2022

 

İlk önce ünlü Shrek serisiyle ortaya çıkmış, on yıl önce de kendisini başrole yükseltmiş ilk Çizmeli Kedi filminin bu devamı, o on yılın teknoloji açısından nasıl geliştiğini gösteriyor. Öncelikle ve özellikle.... 100 dakika boyunca perdede öylesine bir kıyamet kopuyor ki, anlatılamaz. Ve her yaştan çocuklar için seyre değer bir yapım perdeye geliyor. Örneğin ben torunumla gittim!...

Kahramanımız, aslında çok uzun yıllardır bir masal kahramanı olan Çizmeli Kedi (yanılmıyorsam benim çocukluğumda da vardı!), kendisini ölümsüz sanan sempatik bir yaratıktır. Ama olaylar gelişir ve kedimiz geçmişte tam sekiz kez ölümden ancak sıyrıldığını fark eder. Eee, o ünlü ‘dokuz canlı’ deyiminin sonuna gelinmiştir demek ki... Ve son bir tehlike bu gözü pek kahramanı öbür aleme gönderecektir.

 

Kedimiz bunun üzerine şapka, pelerin ve çizmelerini çıkarıp gömer. Ve kedi meraklısı bir yaşlı hanımın yanına sığınır. Orada bir diğer kediyle can-ciğer dost olur. Yumuşak Patik diye çağrılan... Ama başı beladan kurtulmaz Üç dev ayı ve yanlarındaki ‘altın saçlı’ hatun, ondan  yardım isterler. Sadece gökten düşmüş bir yıldıza ulaşmak amacıyla, çalınmış bir haritayı bulmak için!.. Ayrıca ürkünç ve sipsivri burunlu, sürekli kendisini Death - Ölüm diye takdim eden bir kurt da onun peşine düşer....

Sonuç olarak seyri biraz yorucu olsa da (belki sadece bizim yaştakiler için) aslında gayet oyalayıcı ve türünde hayli yükseklere çıkan bir film. Masal deyince akla gelen Alaadin, Güliver, Güzel ve Hayvan gibi klasik adları da hatırlatıyor. Asıl filmde kişileri gerçek bir ünlüler kadrosu konuşmuş. Aralarında Antonio BanderasFlorence PughSalma HayekOlivia ColmanJohn MulaneyRay Winstone gibi adlar  olan...

 Ama film bizde sadece Türkçe olarak oynuyor. Ki buna sık sık yer alan şarkılar da dâhil. Ve tümü gayet başarılı olarak.... Basın gösteriminde neredeyse sonuna dek bekledik; ama onların adı çıkmadı (galiba en-en sonunda çıkıyormuş). Ama ben yapımcılardan rica ettim. İşte baş rollere sesini veren kimi adlar: İlhan Erdoğan, Canan Kılıç, Fatih Özacun, Adem Adıgüzel, Selen Öztürk, Zeki Atlı. Ve daha başkaları. Hepsine teşekkürler.

 

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

On yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966 yılında başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Atilla Dorsay, 2013 yılından beri "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Atilla Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlattıyor.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. Son olarak Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!"...

Yazarın Diğer Yazıları

Film yok... Onun yerine, şundan bundan!..

Sevgili gazetem Cumhuriyet tam 100. yılını kutlamış. Cemal Reşit Rey kongre salonunda ve görkemli bir geceyle... ‘Mış’lı konuşuyorum, çünkü tam 27 yılımı verdiğim, bana öğrettiği gazeteciliği, kafama yerleştirdiği tüm ilkelerimi bugün T24’teki barış, hak, adalet, hukuk aramaya çabalayan muhalif yazılarımda kullandığım halde... Evet, tüm bunlara karşın; oradaki birçok ‘dostuma’ rağmen... Belki de ‘düşmanlarım’ buna engel oldu

İstanbul'da yaşamanın artı ve eksileri üzerine

Bu yazıyı yazmamın baş nedeni İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin çıkardığı aylık derginin Nisan sayısı oldu. İstanbul Bülteni adını taşıyan ve AVM'ler ya da metro istasyonlarında bulunan bu dergide, İmamoğlu'nun sevgili kentimize kattığı güzellikler öylesine iyi anlatılmıştı ki...

Kaderin elinde sönüp giden bir şarkıcının dramı

Özellikle müzikseverler için kaçırılmaması gereken filmlerden...