Sevgili okurlarımız, tam yılbaşı yaklaşırken bir kutlama notuyla birlikte geçen yıla sinema açısından da şöyle bir bakalım dedim.
Son derece hareketli-bereketli geçen bir yılın sonunda, sinemanın en iyilerine bir göz atalım.
Önce geçen yılın En İyi 10 Yabancı Filmi:
-Zavallılar- Poor Things/ Yorgos Lanthimos
-Dört Kızkardeş- Four Daughters/ Kouther Ben Hania
-Son Ana Kadar- We Live İn Time/ John Crawley
-Kaptan Benim- İo Capitano/ Matteo Garrone
-Rüya Senaryo- Dream Scenario/ Kristoff Borgli
-Geçiş- Crossing/ Levan Akın
-İç Savaş- Civil War/ Alex Garland
-Adaletin Eli- Red Right Hand/ Eshon Nelms
-Anora/ Sean Baker
-Narsisle Aşk- L’Amour et les Forets/ Valerie Donzelli
Ve de bir ikinci 10 film:
-Mutfak- La Cocina/ Alonso Ruizpalacios
-Maymun Adam- Kid/ Dev Patel
-Hatıra- Memory/ Michel Franco
-Motorcular- The Bikeriders/ Jeff Nichols
-New York’ta Bir Gece- Daddio/ Christy Halle
-Beter Böcek- Beetlejuice Beetlejuice/ Tim Burton
-Sakın Ses Çıkarma- Speak No Evil/ James Watkins
-En Sevdiğim Pastam- My Favorite Cake/Maryam Moghadam, Behtash Sanaeeha
-Dune 2- Çöl Gezegeni/ Dennis Villeneuve
-Joker- İkili Delilik- Joker- Folie A Deux/ Todd Phillips
Yerli filmlere gelince... Çok verimli, sayısal olarak çok çalışkan ama kalite açısından tartışmalı bir dönem... İşte bence 10 en iyi filmimiz:
-Mukadderat / Nadim Güç
-Cem Karaca’nın Gözyaşları / Yüksel Aksu
-Mucize Aynalar / Tolga Örnek
-Yurt / Nehir Tuna
-Zaferin Rengi / Abdullah Oğuz
-Öğretmenin Odası / İlker Çatak
-Bir Cumhuriyet Şarkısı / Yağız Alp Akaydın
-Başkan / Ulaş Bahadır
-Aşk Mevsimi / Murat Şeker
-Lohusa / Kıvanç Baruönü
Ve de bu yıl hayli çok olan kayıplarımız...Farklı alanlardan olsalar da sinemaya mutlaka bulaşmış ve kimi zaman en önde yer almış sanat insanları. Alfabetik olarak bir bakalım:
Ahmet Uğurlu, Ahu Tuğba, Arif Keskiner, Aydemir Akbaş, Ayla Algan, Ayten Gökçer, Bahar Öztek, Erkan Özerman, Erkan Yolaç, Fatma Karanfil, Füruzan, Genco Erkal, Hikmet Taşdemir, Kenan Işık, Metin Arolat, Murat Soydan, Sami Şekeroğlu, Sevda Ferdağ, Sevil Üstekin, Şerif Gören, Tolga Savacı, Türker İnanoğlu...
Bunlara, eşsiz arkeolog, yazar, Atatürkçü ve ‘Sümerolog’ Muazzez İlmiye Çığ da eklenebilir. Kendisi tam 110 yaşında vefat etti..Hepsine rahmet olsun...
Ve umalım ki önümüzdeki yıl hem ülkemizin kaderi açısından, yani siyasal ve toplumsal olarak; hem de sanat ve sinema açısından geçen yılı aratmasın... Hepinize en iyi bir yeni yıl dileklerimle...
Atilla Dorsay kimdir?
Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.
10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.
Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.
Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.
1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.
Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.
Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.
Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.
Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.
Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.
TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.
Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".
Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.
Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.
Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.
Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.
Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te, "Unutulmaz İnsanlarımızla Konuşmalar" ve "Benim Sevgili ‘6 Silahşörler’im" 2024'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!.."
|