22 Aralık 2019

Sinemanın görkemli efsanesinin sonu mu?

Hem içerdiği nostalji tadıyla, hem o inanılmaz temposuyla, hem de verdiği bir tür bulmaca çözme keyfiyle, izlenmesi gereken bir film bu...

YILDIZ SAVAŞLARI: SKYWALKER'IN YÜKSELİŞİ

X X X ½

(Star Wars Episode 9: The Rise of Skywalker)
Yönetmen: J. J. Abrams
Senaryo: Chris Terio, J. J. Abrams
Görüntü: Dan Mindel
Müzik: John Williams
Oyuncular: Daisy Ridley, Adam Driver, John Boyega, Oscar İsaac, Anthony Daniels, Naomi Ackie, Domnhall Geeson, Richard E. Grant, Lupita N'Yongo, Keri Russell, İan McDiarmid, Billy Dee Wiliams, Joonas Suatamo, Mark Hamill, Harrison Ford, Carrie Fisher

Lucasfilm- Walt Disney yapımı.

İlk Star Wars geldiğinde bizleri nasıl şaşırtmıştı... Bir çizgi-romandan esinlenerek George Lucas'ın bizzat yazdığı senaryo, yine onun elinde Uzay'da (yabancıların sevdiği adla Galaksi'de) geçen inanılmaz bir masal, dur-durak bilmez bir maceraydı. 1977 yapımı film ülkemizde -dönem gereği- ancak 1979'da gösterilmiş ve hemen gözdemiz oluvermişti.

Ardından gelen Empire Strikes Back-İmparator (1980) ve Return of the Jedi-Jedi'nin Dönüşü (1983) ayni kadroyla, yönetmenleri değişse de yine Lucas'ın yapımcılığı ve büyük katkısıyla başarıyı sürdürmüştü. Ben 1995'de 100 Yılın 100 Filmi kitabıma sadece ilk filmi almıştım. Belki bir üçleme olarak da alabilirdim.

1999'dan itibaren Lucas yeniden iş başına geçti. Bu projeden daha çok ekmek yenilebileceğini hesaplamıştı. Ve yepyeni bir kadroyla, olayların öncesine giderek, maceranın başlangıcını anlattı. Böylece ortaya bir üçleme daha çıktı: Star Wars-The Phantom Menace; Star Wars: Attack of the Clones; Star Wars: Revenge of the Siths.


Yıldız Savaşları: Skywalker'ın Yükselişi

Üçünü de bizzat Lucas'ın yönettiği, karşımıza yeni kahramanlar getiren, ama ilk üçlemenin öncesine gittikleri için, son sıralamada Bölüm-1, Bölüm-2 ve Bölüm-3 diye yer alan... Ve kimilerine göre ilk üçlemeyi bile bastıran özellikler içeren...

Olaya 2015'ten itibaren yeniden dönüldü. Önce S.W. The Force Awakens-Güç Uyanıyor; ardından da S.W.: The Last Jedi-Son Jedi'yle... Arada bir de Rogue One: Bir Star War Hikayesi çıktı... Ve ardından gelen Han Solo: Bir Star Wars Hikayesi. İkisi de efsaneyle dolaylı bir ilişkisi olan bu filmler kimi eleştirmenlerce 'bir yol kazası' diye nitelendi.. Ve serinin tarihi içinde yer almadı. Nedense...

Böylece 'resmi olarak' sekiz bölümlük bir birikim oluşmuştu. Bu filmse 9. film sayılıyor. İlkinden tam 42 yıl sonra efsaneye dönüş, birçok kaynağa göre artık son macera. Gerçekten öyle mi? Zaman gösterecek!..

Güç Uyanıyor bölümünü de yönetmiş olan J. J. Abrams'ın çektiği bu yeni macera, temelde tüm o son bölümlerin yaptığını yapıyor. Yani yeni kahramanlar, yeni eylemler ve daha gelişkin bir teknolojiyle efsaneye saygıyı birleştiriyor.

Böylece bir yanda en başlardan gelenler var. Örneğin ikiz kardeşler, 'general' Leia Organa ve ikizi Luke Skywalker. İlk bölümlerin güzel prensesini oynayan Carrie Fisher 2016'da ölmüştü. Ama bu filmde var; hem de uzunca gözüküyor. Ancak yaşlanmış haliyle..Son bölümlerden mi derlenmiş, yoksa filmin hemen öncesinde mi çekilmiş?Tam olarak belli değil!

Son bölümlerde hikaye gereği ölen Han Solo- Harrison Ford ve Luke Skywalker- Mark Hamill de bu filmde karşımıza geliyorlar. Bugünkü halleriyle...Ve perdeden bir nostalji rüzgarı esiyor. Hepimizi etkileyen...Zaten bir eleştirmen şöyle yazmamış mı: "The nostalgia is strong, even if the narrative force is weak- Anlatım gücü zayıf olsa da nostaljisi güçlü bir film!"...

Ama başka geriye dönenler de var. Örneğin ilk bölümlerin o en kanlı ve zalim kötüsü İmparator Palpatine, parlak bir dönüş yapıyor. Ve sanki ilk bölümden beri hiçbir şey değişmemiş gibi, Yeni Düzen'e karşı bir Direniş eylemi başlıyor. Leia Organa uzaklardan, yeni bir Jedi olmak yolunda hızla ilerleyen dişi savaşçı ve hikayenin yeni ana kahramanı Rey ise merkezden işe katılıyor. Kötüler tarafından "O hurdacı bir kız" diye küçümsenen Rey....


Yıldız Savaşları: Skywalker'ın Yükselişi

Yanlarındaysa son bölümlerde devreye giren kahramanlar var. Siyahi Finn, yakışıklı Poe, yine eski yoldaşlardan Chewbacca adlı maymun; robotlar C-3P0 ve R2D2. Ve de yeni katılan bir 'Droid': BB-8 adını taşıyan...(Bu adları kimler koyuyorsa!...).

Fonda tüm görkemiyle uzay var: kişilerimizin kolayca uçarak veya dev adımlarla sıçrayarak katettiği. Ama Exogol adlı bir gezegen tümüyle dünyamıza benziyor: doğanın en görkemli ya da ürkünç manzaralarıyla...

Eskilerden sadık savaşçı ve azgın İmparator düşmanı Lando'nun yanısıra, son maceralardan süzülüp gelen bir Kylo Ren de hikayenin etkileyici figürlerinden... Sinemanın en ilginç yüzlerinden birini taşıyan, üstelik iyi oyuncu Adam Driver'in canlandırdığı Kylo Ren, Yeni Düzen tarafından Rey'i öldürmekle görevlendiriliyor. Ama ya kadına tutulursa? Ve iyilikle kötülük arasında sıkışıp kalırsa?

Neyse, daha anlatmayayım. Ve gerisini dizinin meraklılarına bırakayım. Ama son birkaç saptama daha. Bu kez sayısız kahramanımızın içerdiği etnik çeşitlilik daha da göz alıyor. Ve kötüler "Karanlık Taraf bizim özümüzdür" derken, direniş cephesi "İyiler mutlaka bir araya gelip birleşmeli" gibi sözlerle neredeyse günümüze uzanan bir politik mesaj veriyor. Hele o "Ey uzay halkı" diye seslenme!....

Ve Jedi'lik daha da yüceltiliyor: "Korkuyla yüzleşmek Jedi'nin kaderidir" gibi deyişlerle...

Sonuç olarak, dediğim gibi hem içerdiği nostalji tadıyla, hem o inanılmaz temposuyla, hem de verdiği bir tür bulmaca çözme keyfiyle, izlenmesi gereken bir film bu... Üstelik dokuzuncu bölümüyle tüm efsanenin bittiği kesin gibi gözükürken...

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"