25 Ocak 2025

Kadın cinselliği üzerine şaşırtıcı bir film

Karşımıza şimdiye dek perdeye gelmiş en tuhaf aşk filmlerinden biri çıktı, bu ters dönen bir aşktır ve imrenecek hiçbir yanı yoktur...

 

 

 

BABYGİRL

X  X  X

Yönetim ve senaryo: Halina Reijn
Görüntü: Jasper Wolf
Müzik: Cristobal Tapia de Veer
Oyuncular: Nicole Kidman, Harris Dickinson, Antonio Banderas, Sophie Wild, Esther McGregor, Vaughan Reilly, Victor Slezak, Leslie Silva, Gaite Jansen, Anoop Desai

ABD yapımı, 2025

İşte yeni yılın ilk çarpıcı filmlerinden biri. Bir yandan sinemanın modası geçmeyen taçsız kraliçelerinden Nicole Kidman’ın, son dönem modasına uyarak, iddialı bir yapımla geri dönüşü. Öte yandan, filmin kimi seyirciyi (özellikle de hanımları) ciddi biçimde rahatsız edecek gözü pek, hatta abartmalı cinselliği... Ama kimileri de bu kendini sekse adamış filme bayılabilir!..

Film önce hayli ağır bir cinsel ilişki sahnesiyle açılıyor. Ama kadının onca sevişmeden sonra kendisini ancak mastürbasyon yaparak tatmin edebildiği de görülüyor. Hayli şoke edici bir başlangıç...

Ama o kadının öte yandan tam bir lady olduğu da anlaşılıyor. Bir yandan evi, kocası, kızları vardır. Ayrıca bir PDG (Projet Desing Group- Proje Yaratma Şirketi) için çalışır ve iş hayatında başarıyı arzular. Hem de en hırslı biçimde... O arada birisi “Teknoloji tek başına her şeyin çaresi olamaz!” vecizesini de yumurtlar. Bu arada, seks hayatını unutmaz; ama bunu kocasıyla ancak zoraki olarak yaptığı anlaşılır. Hatta bir kavgada ona açıkça söyler: “Seninle hiç orgazm olmadım” diye...

Ama ya gerçek aşk? Bunun için yaşı geçmiş midir? Nicole’un ideal biçimde canlandırdığı Romy hiç öyle gözükmez. Ama yine de emrinde çalışan, kendisinden çok daha genç Samuel ilgisini çeker. Adam ona tutulur ve tavlamaya çalışır. Ama seks kraliçesi oralı olmaz. Ne zaman ki Samuel’in gerçek ilgisi ve dayanılmaz genç yakışıklılığı bastırır... Teslim olmaya boyun eğer. Ama ya bu kez o genç adam iyice şımarır ve ona yanaşmaz ise?

Böylece önümüze şimdiye dek perdeye gelmiş en tuhaf aşk filmlerinden biri çıkar. Aşk bir yana, Samuel uzun bakışmalar içeren bölümlerde, gayet etkileyici sahnelere destek olur. Film giderek sado-mazoşizm de içeren, kadının bedenini tümüyle teslim ettiği, deyim yerindeyse yerlerde sürünmeyi kabullendiği sahnelere yol açar. Bu ters dönen bir aşktır ve imrenecek hiçbir yanı yoktur.  

Arada dayanılmaz bir hareketlilik içeren aile sahneleri de vardır, gay-club ve belli ölçüde lezbiyenlik sahneleri de... Bu, deyim yerindeyse seks üzerine kavrayıcı bir filmdir. Ve o üçlü kavga da unutulmaz bir bölümdür. Son dakikada kocayla girişilen olumlu bir diyalog ne yazık ki çok geç kalmıştır. Kalan, bizler için, bir yandan Nicole Kidman’a kavuşmak; öte yandan hayatın kuşkusuz en önemli olgularından biri olan (ve de yaşamın sürmesini destekleyen) seks denen gizem üzerine düşünmektir. Haydi bakalım!..

Film üzerinde söylenecek daha çok şey var. Öncelikle Nicole Kidman üzerine... İngiliz kökenli, 1967 doğumlu oyuncu, 58 yaşında hala bedenini yer yer çırılçıplak göstermeyi göze alıyor. Uzun ve başarılı bir kariyerden sonra iyi bir ‘comeback’... Samuel’deki Harris Dickinson da İngiliz kökenli. Ama çok daha genç: 1996 doğumlu. Ve sanki bocalayan, ilkele yakın bir konuşması var. Elbette rol gereği... Kocada ise yine dönüş yapan bir ünlü, Antonio Banderas var. Rolü az; ama hiç fena değil...

Hollanda kökenli kadın yazar-yönetmen-oyuncu-yapımcı Halina Reijn ise, aynı zamanda çok güzel bir kadın. Bu film gerçekten de bir kadın yönetmene daha uygun düşmüş sanırım... En son 2022’de Bodies, Bodies, Bodies- Katil Kim adlı filmi yönetmişti. Onun da kendine göre parlak bir geleceği olmalı.

Atilla Dorsay kimdir?

Atilla Dorsay. 1939 İzmir, Karşıyaka'da doğdu. Çocukluğu zor savaş yıllarında geçti. O yıllardan her şeyin karneyle alındığını, radyolardan yayılan savaş haberlerini ve ilk sinema deneyimlerini oluşturan savaş üzerine filmleri hatırlıyor.

10 yaşındayken ailesi sırf onu Galatasaray Lisesinde okutabilmek için İstanbul'la göç etti. Böylece Fransız kültürüyle yetişti.

Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi) mimarlık okudu. Hayatta her koşulda koruduğu estetik bakışını bu temele borçlu olduğunu söyler.

Rehberlik, gazetecilik ve eleştirmenlik yaptı.

1966'da başladığı Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını 27 yıl boyunca sürdürdü.

Bu aralıkta Leman Dorsay'la evlendi. İki çocuk ve üç torunu oldu.

Sonraki yıllarda Cumhuriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı. Kısa bir süre için Milliyet'te devam eden ve hâlâ süren dergi yazarlığı yaptı.

Yeni Yüzyıl'da yepyeni bir gazeteyi yaratmanın keyfini yaşadı. Daha sonra Sabah gazetesinde devam etti. Buradan kendi deyimiyle, "ilkesel bir tavırla" ayrıldı: Bir yazısında, (Emek Yoksa Ben De Yokum) okuruna Emek sineması üzerine verdiği bir sözü tutmak için.

Dorsay, 2013'ten beri, "Özgür, serbest, hiçbir konu, yer ve zaman kısıtlamasına tabi olmadan... Ama artık maaşsız!.. Ve çok yakında tam on yılını dolduracak olan..." sözleriyle işaret ettiği T24'te yazıyor.

Dorsay'ın kültür-sanata dair birçok alanda çabaları oldu. İKSV'de çalışıp yıllar boyu İstanbul Sinema Festivali'nin kadrosunda yer aldı. Dünya çapında sayısız ünlüyü basın toplantılarında sundu, söyleşiler yaptı, fotoğraflarını çekti.

TRT'de, hem haftalık müzik programları yaptı, hem de filmler sundu. Özellikle sinemanın 100. yılının kutlandığı 1995 yılı ve sonrasında sayısız klasiği Murat Özer, Alin Taşçıyan, Müjde Işıl gibi genç meslektaşlarıyla birlikte tanıttı.

Sinema Yazarları Derneği'ni (SİYAD) kurdu ve uzun yıllar başkanlığını yürüttü. Ödül gecelerini özenle seçilmiş sunucular ve müzisyenlerle sundu. Yine kendi sözleriyle; "zamanı geldiğinde tüm bu görevleri genç arkadaşlarına bırakmayı da ihmal etmedi".

Dorsay'ın en büyük üretimleri kitapları. 1970'lerden itibaren eleştirisini yazdığı tüm filmleri Türk ve yabancı sinema olarak tasnif ederek pek çok kitapta topladı. Bu kitaplar, son 50 yılın bir dökümü niteliği taşıyor.

Aynı zamanda İstanbul, Beyoğlu, şehircilik; biyografiler (özellikle Türkan Şoray ve Yılmaz Güney), söyleşiler, seyahat notları, hikâye, hatta şiirler de yazdı.

Müzik merakını görkemli bir arşivle birlikte sunduğu bir eser yayımladı. Ne Şurup Şeker Şarkılardı Onlar adıyla yayımlanan bu kitap, 20. yüzyıl pop-müzik tarihini anlatıyor.

Tartışmalar, Polemikler, Kavgalar adı kitabı Eylül 2022'de yayımlandı.

Kitaplarının sayısı şimdilerde 60'ı aştı, ama daha sayısız projesi var. T24 Yazıları -Pandemi Günlerine Doğru: Sanat ve Siyaset Ekim 2023'te, "Unutulmaz İnsanlarımızla Konuşmalar" ve "Benim Sevgili ‘6 Silahşörler’im" 2024'te okurla buluştu. Ardından daha birçoğu da gelecek. Kendisinin dediği gibi "Allah kısmet ederse!.."

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kartalkaya faciasının düşündürdükleri

Her an ölüm sayısı artıyor, hayatını kaybeden her vatandaşın veya ailenin özel dramı ortaya çıkıyor. Ve her bireysel veya ailesel facia yüreğimize oturuyor: Gazetelerin hemen tüm sayfalarını; medyanın tüm saatlerini doldurarak...

6. Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri sahipleri ile buluştu: Bu yılın mutfak dostları töreni üzerine

Geleneksel biçimde Sultanahmet’teki Four Seasons Oteli’nde gerçekleşen tören, bermutat her açıdan başarılı oldu. Yine tören öncesi kokteylde tattığımız birbirinden leziz mezeler ve türlü çeşitli içkiler... Masalara geçtiğimiz andan itibaren yapılan görkemli servis ve mutfağımızın zirvesindeki yemekler...

Canlandırmayla has oyunculuğun bir karması

Zeki bir yaratıcılık, zengin bir mizah duygusu, yer yer dedeler için “dedeşko” demek, bir haritayı Google’da aramak, ‘avec moi’ gibi birkaç sözcükle bu kez Fransızcayı anmak, Tom Cruise’dan söz etmek... Bence görün, hangi yaşta olsanız fark etmez!

"
"