29 Mart 2017

İki acı ölüm aynı güne geldi

Yeşilçam'ın usta oyuncusu ve reklam dünyamızın yıldızı uğurlandı...

Şuu kötü günlerde ölüm elbette boş durmuyor. Ve kimi sevdiğim insanları acımasızca alıp götürüyor.

Dün bunlardan ikisinin cenazesi vardı. Hem de aynı yerde: Asya yakasındaki Karacaahmet Mezarlığı'nda bulunan küçük Şakirin Camii’nde.

Ama ikisinin aynı mekanda olması tesadüfünü değerlendirp gidemedim. Çünkü haftanın filmi sayılan Umut Bahçesi’nin basın gösterimi vardı. O filmi hem Hürriyet’teki yıldız tablosunda, hem de burada değerlendirmek zorundaydım, öyle hissediyordum: Yıllardır sürüp gelen o tuhaf ve tanımlanamaz görev bilinciyle... O dostlar beni bağışlasınlar.

İlki eski Yeşilçam’ın ünlü yıldızı Nurhan Nur’unki idi. 1930 doğumlu sanatçı uzun yıllardır Bodrum’da inzivaya çekilmiş yaşıyordu. Ne raslantıdır ki, bir gün önce konuk olarak bulunduğum Mersin’de beraber olduğumuz sevgili Deniz Türkali’yle onu anmıştık. Ve ertesi gün gelen ölüm haberi!..

Unutulmaz filmleri çoktu

Andık, çünkü Nurhan Nur aynı zamanda Atıf Yılmaz’ın Deniz’den önceki ilk eşiydi. Nurhan Nur’la Atıf’ın kızları, uzun zamandır görmediğim eski dost, ressam Kezban Arca Batıbeki’yi de andık. Ki ölüm ilanının altında sadece onun   adı vardı.

Ve ben şunu fark ettim ki, Nurhan benim 2014’de çıkan 100 Yılın 100 Türk Filmi kitabımda en çok adı geçen oyunculardan biriymiş. Ben fark edip belirtmemişim, ama 50’lerden itibaren Düşman Yolları Kesti, Son Kuşlar, Selvi Boylum Al Yazmalım ve Maden filmlerinde baş rollerden yardımcılara hep oynamıştı. Ayrıca son kitabım 50 Unutulmaz Film’de yer alan Yılanların Öcü filminde de vardı.

Gidemediğim cenazesi hakkında Deniz’den bilgi aldım. Tam 4 cenaze bir araya geldiği için hayli karışıklık olmuş. Kezban kederli, ama vakurmuş. Menderes Samancılar, Çetin Tunca, Cengiz Seçici kalabalıkta görebildiği ünlüler olmuş.

Bu çok değerli oyuncuya buradan rahmet diliyor, hatırası önünde sevgiyle eğiliyorum.

Atilla Aksoy üzerine

Aynı gün Atilla Aksoy da sonsuzluğu uğurlandı. Onun için Hasan Cemal taa NewYork’tan yazdı, okumuşsunuzdur.

Benim de hayatıma girmiş bir insandı: Cumhuriyet’te bir süre birlikte olmuştuk. Kardeşi Necla, Hasan Cemal’in ilk eşiydi. Ayrıca Atilla, eşi Suay’la birlikte kız kardeşim Ayla Sevand’ın dostlarından biriydi ve onlarda hayli karşılaşmıştık.

Atilla bence tüm yeteneklerini gösterememiş bir aydındı. En çok reklamcılığa ilgi duymuş ve sonunda bu alanda ustalaşmıştı. Birkaç ajans kurup yönetmiş, bunları alanın önderleri haline getirmişti. 

Tanınmış reklamcı Serdar Erener’in verdiği ilanda ona “Patronum, abim, hocam, arkadaşım, rakibim” diye seslenmesi boşuna değildi kuşkusuz...    

Onun da başta eşi ve kardeşleri tanımak fırsatını bulduğum yakınları olmak üzere, tüm dostlarına başsağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"