19 Mart 2022

Aşk filmi mi dediniz? İşte buyrun!

Undine, bence son dönemde gördüğüm en değişik, en özgün aşk filmi

UNDİNE

X X X ½

Yönetim ve senaryo: Christian Petzold
Görüntü: Hans Fromm
Oyuncular: Paula Beer, Franz Rogowski, Maryem Zaree, Jacob Matschenz, Anne Ratte-Polle

Alman filmi, 2020

Bir Christan Petzold filmi her zaman ilgimi çeker. Bugün 60 yaşındaki bu Alman yönetmeninin özellikle Yella, Barbara ve Yüzündeki Sır filmlerini öylesine sevmişimdir... O zamanki gözde aktrisi Nina Hoss'la çektiği... Şimdiyse gözdesi Paula Beer'dir ve birbirlerine uğur getirmektedirler. Bu filmin 70. Berlin şenliğinde Paula'ya en iyi kadın oyuncu ödülünü getirmesi gibi...

Bu kendine özgü film, Undine'le Johannes'in aşk öyküsüyle açılır. Undine Wibeau Berlin ve onun tarihi üzerinde uzmanlaşmış bir akademisyendir. Özellikle Berlin kentinin yapılar ve şehircilik geçmişini çok iyi bilen... Bu nedenle, kenti gösteren devasa maketleri kalabalıklara gezdirirken, şehrin bu açıdan tarihini de anlatır. Ve bize de bu tarihi kilit noktalarıyla öğrenmek düşer.

Öte yandan, Undine tam anlamıyla bir aşk hastasıdır. Sevgilisi Johannes'e öylesine tutkundur ki, adamın bir başka ilişkisi olduğunu öğrenince açıkça söyler: "Seni öldüreceğim!" Ama tam o sırada Christoph'la tanışır. Ötekinden daha az yakışıklı, bir 'tavşan dudağı' ve hayvani bir yanı olan, ama o da en az Undine kadar sevmeye muhtaç... Bir özelliğiyse dalgıçlıktır ve bu onda bir başka tutkudur. Suyun içinde veya dibinde gördüklerini, örneğin eşsiz bir yayın balığını filme de çeker. Ve sevgilisiyle geceleyin bile suya dalıp yüzerler. Artık Christoph onun gerçek aşkıdır, Johannes'i unutup gitmiştir.

Ama tehlike de peşlerindedir. Christoph bir keresinde suyun altında tam 12 dakika nefessiz kalır ve 'beyin ölümü' gerçekleşir. O arada pişman Johannes dönüp yeniden kadının hayatına girmeyi dener. Velhasıl hiçbir filme benzemeyen, tümüyle farklı ve çarpıcı bir aşk üçgeni hikâyesi...

Digiturk'te ekrana gelen Undine, bence son dönemde gördüğüm en değişik, en özgün aşk filmi. Üçü de gerçek tutkuyu tatmış, ateşli aşkları seven kahramanların yaşadığı şaşırtıcı bir öykü. Gösterilen tek toplu taşıma aracı bir tren olan, böylece trenlerin bir ana damar gibi kenti katettiği ve hikâyeye dekor oluşturduğu filmde, final yaklaştıkça sürprizler de artıyor. Müzik olarak fonda duyulan nefis bir Bach concerto'sunun yanı sıra, yer yer de popüler Stayin' Alive şarkısı duyuluyor. En çok Christoph'un hoşuna giden... 

Sonuç olarak, özellikle adına aşk filmi denen yavanlıklardan bıkmış olanlar için duygusal bir şölen...



Not: "Paralel Anneler" eleştirim (inşallah!) pazartesiye. 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"