15 Ekim 2013

Mavi Kuş yerel seçimlerde nereye uçacak? Twitter ve politik katılım üzerine düşünceler

Twitter’in yaratılmasının üzerinden tam yedi yıl geçti. Örgütlenme aracı olmasının ötesinde bu süre içinde Twitter yurttaşın politikaya katılımının ve siyasal kampanya süreçlerinin gittikçe daha fazla parçası olmaya başladı.

Başbakan “Twitter denilen bir bela var. Yalanın, abartının daniskası burada. Sosyal medya denilen şey, bana göre toplumun baş belası” sözlerini bundan tam 4,5 ay önce, Gezi Parkı olaylarının o en hararetli günlerinde söylemişti. Bu dönem içinde sosyal medya, iktidar ve çevresi tarafından beklenildiği gibi şeytanlaştırıldı, kuyruğuna bin bir komplo teorisi bağlandı ve bu mecralara aşina olmayan kitlelere sunuldu. Özellikle Twitter’in yeni ve umut verici bir muhalefet alanı açması muktedirleri öfkelendirmişti; ne de olsa sağlam sanılan duvarda incecik bir çatlak bulunmuş ve buradan ışık sızıvermişti.

Twitter’in yaratılmasının üzerinden tam yedi yıl geçti. Örgütlenme aracı olmasının ötesinde bu süre içinde Twitter yurttaşın politikaya katılımının ve siyasal kampanya süreçlerinin gittikçe daha fazla parçası olmaya başladı. Bunu fark etmiş olacak ki, AKP Genel Merkezi Eylül ayında “Sosyal Medya Koordinasyon Merkezi” kurdu ve yaklaşan yerel seçimlerde Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya mecralarını kampanyalarına dahil ettiğini açıkladı. AKP “sosyal medyaysa onu da en iyi biz kullanırız” özgüveniyle ülke genelinde 6 bin çalışanı olan sosyal medya ekibi kurduğunu dünya aleme bildirdi.

Baş belası suçlamasından propaganda aracı olarak kullanma çabasına giden yol bazılarımızı gülümsetebilir ama gelinen nokta bence olumlu.Çok değil daha geçen hafta Financial Times gazetesinde önemli bir araştırmanın verileri yayınlandı. eMarketer araştırma şirketinin bulgularına göre Türkiye tüm dünya ülkelerini geride bırakan bir Twitter kullanım penetrasyonuna sahip. 36 milyon 455 bin internet kullanıcısının kabaca 11 milyon 337 bini Twitter kullanıyor. Bu da % 33.1’lik bir orana denk düşüyor. İkinci sırayı % 29.7 penetrasyon oranıyla Japonya, üçüncü sırayı ise % 29.1 ile Hollanda alıyor. Bu veriler Twitter’ın nasıl hızla azımsanmayacak kullanıcı sayısına eriştiğinin de habercisi.

Yaklaşan yerel seçim öncesinde siyasal partiler ve bireysel olarak politikacılar Twitter’ı nasıl etkin biçimde kullanılabilecekleri üzerine kafa yormaya başlamalı. Twitter üstten konuşmanın, saldırgan olmanın, slogan atmanın yeri değil kuşkusuz, hele de bu platform sadece bir duyuru panosu olarak kullanılmayı kaldırmıyor. Tam aksine böyle acemi yöntemler derhal geri tepiyor ve genç seçmen tarafından alaya alınıyor. Twitter siyasetçilerin insani yüzlerini gösterebilecekleri, mizahı işin için katabilecekleri ve seçmenlerle direkt diyalog kurabilecekleri çok özel bir alan.

Şöyle bir baktığımızda Barack Obama’nın 38 milyon, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 3.7 milyon, geçtiğimiz Mart’ta ölen Venezüela Başkanı Hugo Chavez’in ise 4.1 milyon takipçisi bulunuyor. Avrupalı liderler ise sanal aleme temkinli yaklaşıyorlar. Alman Başbakanı Angela Merkel’in Twitter hesabı yok mesela, Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande ise 2012’de kişisel olarak tweet atmayı bırakmış ve bu işi Elysee Sayarı’na devretmiş.

Şimdiye dek gelmiş geçmiş en fazla tekrar tweetlenen mesaj, Obama’nın geçtiğimiz Kasım’da Mitt Romney ile seçim yarışını noktalayan ve sonucu netleştiren “dört yıl daha” (four more years) tweet’i olmuş. Bütün veriler aslında bundan sonra hiçbir politikacının Twitter’ın önemini yadsıyamayacağı ve onu kampanyalarda görmezden gelemeyeceği yönünde. Özellikle de yerel seçimler gibi parti çizgisinden çok belediye hizmetlerinin ön plana çıktığı seçimlerde Twitter son derece etkin kullanılabilir. Ne de olsa, Twitter seçmen üzerinde hiçbir iletişim aracının sağlamadığı kadar yakınlık ve samimiyet duygusu yarattığı için umulmadık sonuçlar verebilir.

Türkiye’de henüz Twitter mesajlarının derinlemesine bir içerik analizi ya da kullanıcı profili üzerine yapılan bilimsel çalışmalar pek yok. Örneğin ABD’deki Pew Araştırma Merkezi en son çalışmalarından birinde (http://www.pewresearch.org/2013/03/04/twitter-reaction-to-events-often-at-odds-with-overall-public-opinion/) Twitter’daki görüşlerin, kamuoyu anketlerinde çıkan siyasal görüşlerden tamamen farklı bir görüntü çizdiğini söylüyor. Yani Amerikalılar pek çok siyasal olaylara anketlerde farklı Twitter’da farklı tepkiler veriyorlar ya da Twitter kullanıcı profili ülkeyi temsil etmiyor. Örneğin 2012 Başkanlık seçimlerinde anketler açık ara Mitt Romney’nin zaferini gösterirken Twitter’daki atmosfer tamamen Obama yanlısıydı. Seçim sonuçlarının ve kamuoyu eğilimlerinin Twitter tartışmaları üzerinden tespiti artık akademik bir çalışma alanı olmaya aday.

Dünyadaki bu örnekleri çoğaltmak ve Twitter’i siyasal katılım tartışmaları bağlamında irdelemek mümkün. Türkiye’de ise önümüzde uzun bir kampanya maratonu var ancak minik mavi kuşun artık siyasal evrenimizin bir parçası olduğu kesin.

Yazarın Diğer Yazıları

Medyanın diplerine iki kişisel yolculuk: 5Ne 1Kim ve Abluka

Bu kitapların her ikisi de medyada yaşanan onca kötü uygulamanın ve bundan sorumlu insanların isimlerinin kayda geçmesi için değerli

İnternette sansürün daralan kıskacı

Yeni düzenleme, Bakana ve TİB Başkanına internet sitesini erişime engelleme yetkisi veriyor