09 Ağustos 2012

Tarlabaşı’ndaki kentsel dönüşüm fuhuşa yaradı!

Geçen gün Tarlabaşı’nın sokaklarında dolaştım ben...

Geçen gün Tarlabaşı’nın sokaklarında dolaştım ben...

‘Kentsel Dönüşüm’le içleri boşaltılmış, kapıları, pencereleri sökülmüş tarihi binalar,

Çöple karışık moloz yığınlarıyla dolu sokaklar,

Top peşinde koşturan çocuklar,

Köşe başlarını tutmuş bıçkın delikanlılar,

Kapı önlerinde oturan kadınlar,

Hurdacılar,

Translar,

Travestiler,

Uzak doğu ülkelerinden gelen göçmenler,

Her biri birbirinden güzel ve ilginç duvar resimleri,

Ve tabii ki binalar arasına gerili olan iplere serili rengarenk çamaşırlar gördüm.

Ama keşke Tarlabaşı’nda gördüklerimin hepsi bu kadarla sınırlı kalsaydı…

\

O yıkılmayı bekleyen metruk binalara girip girip çıkan kadınlar gördüm bir de…

Polis karakoluna birkaç metre mesafede gerçekleşiyordu bu anlattıklarım…

Kadınlar, cadde üzerinden kim bilir kaç liraya aldığı müşterisiyle birlikte terk edilmiş binalara girip çıkıyordu.

Yüzlerinde bıkkınlık, umutsuzluk…

Çocuklar masumca oyunlarını oynarken bir adım ötelerindeki binalarda fuhuşun cereyan etmesi beni dehşete düşürdü… 

En fecisi de kapı önlerinde oturan esnaf ve semt halkı için bu durumun sıradanlaşmış olmasıydı…

İnsan baş edemediğini kabul ediyordu bir süre sonra haliyle…

Hoş, zaten baş etmeleri de gerekmiyordu ki?

Devletin kolluk kuvvetlerinin halletmesi gereken meseleyle sıradan halk neden ve nasıl baş edecekti?

Geçtiğimiz günlerde Tarlabaşı’nın, ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında boşaltılan sokaklarında gezdim ben.  

Dönüşüm ne zaman gerçekleşir bilinmez ama bir zamanlar Rumların, Ermenilerin yaşadığı o tarihi binaların şimdilerde fuhuşa hizmet ettiğini tüm çıplaklığıyla gördüm.

Yoksulluğa, suça, şiddete, umutsuzluğa, vazgeçmişliğe hiç bu kadar yakın olmamış, devletin yokluğunu hiç bu kadar hissetmemiştim!

\

30 yıldır bu bölgede yaşayan Kahraman Kaplı’nın anlattıkları aslında Tarlabaşı’nda yaşanan hayatı çok iyi özetliyordu:

“Aslında sinema emekçisiyim. Çocukluğumdan beri buradayım. 5 yaşında geldim Gaziantep’ten şimdi 64 yaşındayım. Eşimin bileziklerini sattık, bir papazdan aldık bu evi aldık. Ama bunu da elimizden alıyorlar. Kamulaştırdık diyorlar, evimizi bizden 100 milyara alıyor sonra da 500 bin dolara satılıyorlar. 4 çocuk var, torunlarım var. Bu paraya nereden ev alırız?

Dört bir yanımız fuhuşhane oldu. Dönmeler, fahişeler hep sokakta geziyor. Devamlı kovalıyoruz buradan. Para veriyorum çocuklara taşlatıyorum. Yerim olsa bir dakika durmam burada! Kimse Tarlabaşı’yla ilgilenmiyor. Ben ailemle gece saat 20.00’de sokağa çıkamıyorum. Bir ton insan orada affedersin şey bekliyor. Bu Türkiye için utanç verici bir şey!

Arka sokağa girebilir misiniz acaba? Uyuşturucu, hırsızlık bir yanda… Kimse engelleyemez. Bu da bir mafya. Millet birbirinden korkuyor. Gece arka sokakta çatır çatır silahlar sıkılıyor. Ben kalkıp ispiyon yapsam torunum var kalkıp öldürürler. Kimse başa çıkamaz!

Eskiden böyle miydi buralar? Buradaki hayat hiçbir yerde yoktu! Rumlar, Ermenilerle yaşadık, o insanlardan memnunduk kesinlikle. Ne zaman doğudan buraya mafyalar, uyuşturucu geldi, burası bozuldu. Ermeniler, Rumlar kaçtı. Komşularımızın her biri bir yana dağıldı. Sokak bomboş.

\

Burada bir Ermeni komşum vardı. Bir anası bir kızı. Ben 30 senedir onlarla beraberdim. Giderken hüngür hüngür ağladı, sizden ayrılıyorum diye…

İtalyan bir komşum vardı. Adaya gitti. Yaşlılardı, biz onlara yardım ederdik. Kapılarımız sabahlara kadar açıktı, kimse dönüp bakmazdı. Hürmet vardı, insanlık vardı, şimdi hiçbir şey kalmadı.

Ben her şeyimi burada buldum. Benliğimi buldum. Burası pırıl pırıl bir yerdi. Tarlabaşı deyince insanlar korkmazdı. Gece sabaha kadar insanlar dolaşırdı. Kimse kimseye bakan olmazdı. Hep Beyefendiler, kültürlü insanlar vardı.

Ermeniler, Rumlar hep kültürlü insanlardı. Yani biz Anadolu’dan gelen insanlar kültürsüzüz. Anadolu’dan gelen insanlar burayı berbat etti attı. Belki de o yüzden yıkıldı yani…

Uyuşturucu, hap her şey bizde vardı, Gayrimüslimlerde yoktu. Demek ki bizim ruhumuzda varmış! İnsanları soymak, insanlara ilaç vermek, hep bizim ruhumuzda varmış…”

Yazarın Diğer Yazıları

Seçimin kazananı: BELLA!

“Söz Veriyorum” protokolüne imza atan tüm başkanlar; kısırlaştırma, barınma ve rehabitasyon gibi faaliyetlerde HAYTAP ile işbirliğinde çalışacağını beyan etti

Şimdi moda: Balkonda bahçe

 Yeryüzü Derneği, bugüne kadar 1500 kişiye ücretsiz olarak tohum ulaştırdı

Para mutluluk getirmiyor!

Otoriter, sıkı kontrol, gelişmeye açık olmama, kısıtlı üretim ve depresif yönetim biçimi, başarıyı ve motivasyonu düşürüyor

"
"