Tarih 1 Mayıs 2012.Coşkun Aral, Ara Güler ve Eşber Yağmurdereli ile birlikteyiz. Karaköy iskelesinden bindiğimiz vapur bizi Kadıköy’e götürüyor.
Bugün Coşkun Aral’ın doğum günü. Ara Güler, kendisi için verilen davete katılmak için Coşkun Aral’la birlikte. Bizim yanlarında ne işimiz mi var? World Travel Channel ekibi olarak yeni bir program çekiyoruz; ‘Şimdi Fotoğraf Zamanı’. Milliyet Gazetesi’nin usta foto muhabiri Ercan Arslan’ın hazırlayıp sunduğu programın ilk konuğu da Coşkun Aral oluyor.
Karaköy İskelesi’nden ağır ağır uzaklaşan vapur 1 Mayıs kutlamalarından dönenlerle dolmuş.
Ara Güler, üşümesin diye içeriye giriyoruz. Tam en öndeki koltuklardan birine oturmuşken içeriye kırmızı tişörtüyle Eşber Yağmurdereli giriyor. 1 Mayıs kutlamalarından geliyorlarmış. Merhabalaşıyoruz.
Yorulmuş koskoca Eşber Yağmurdereli. Yerine oturuyor, biraz soluklanıyor ve hemen ardından koltuğa uzanıyor. Ceketini başının altına yastık yapıyor sonra da cep telefonunu kulağına dayayıp dinlemeye başlıyor. Tam olarak duyamıyorum ama haberleri dinliyor sanki… Tam önümde. İnanılmaz bir görüntü bu. Bir insan nasıl hem bu kadar yorgun hem de bir o kadar güçlü görünebilir?
Ara Güler’in yanına yanaşıyorum usulca, ‘Bir şey ister misiniz?’ diye soruyorum.
-
Ne isteyim yahu! Kaptanı mı isteyim? İstesem getirecek misin sanki? diyerek tatlı bir huysuzlukla yanıt veriyor.
Çay getiriyorum sonra onlara…
Ercan Arslan, programının son röportajı için Coşkun Aral’ı dışarıya çıkarıyor. Ara Güler’in yanında oturmak da bana düşüyor.
Vapur, Boğaz’ın buz gibi sularını yararak ilerliyor. Sol yanımda Eşber Yağmurdereli, sağ yanı başımda Ara Güler. İnanılmaz bir an.
Ara Güler’le konuşmak için can atıyorum da aksiliğinden çekinmiyor değilim hani... Neticede duramıyorum tabii;
-
Evinizin oralar, yani Karaköy, çok güzel bir yer değil mi? Ben de çok seviyorum oraları diyorum.
-
Sen İstanbul’u bilmiyorsun herhalde benim evimin olduğu yer Gümüşsuyu! Diye çıkışıyor.
Hay Allah’ım, ne demeli şimdi?
Bir süre susuyorum. İkinci bir girişim:
-
Biliyor musunuz ben de fotoğraf çalışması yapıyorum. Türk Misafir Odaları’nı fotoğraflıyorum diyorum.
-
Yok öyle bir şey! diyor.
-
Nasıl yok? diyorum.
-
Bekar Odaları falan var da Misafir Odaları da ne ki? diyor.
Bu kez pes etmeyeceğim kararlıyım.
-
Hani annelerimizin ev içinde oluşturduğu ve misafir dışında herkese yasak olan o görkemli süslü odalardan bahsediyorum. Hem Can Dündar’ın da ‘Misafir Odaları’ diye bir yazısı var üstelik diyorum.
-
Hadi oradan, nereden bilecek o dünkü çocuk! yanıtını veriyor. (Gülüyoruz) Ya da sadece ben gülüyorum, Ara Güler mutsuz.
Ardarda birkaç girişimin sonunda nihayet usta fotoğrafçıyla kısa da olsa keyifli bir sohbet edebiliyorum.
Ünlü şair Cezmi Ersöz'ün 'Sevdiklerinizin Seçtiği Şiirler-Kalbimde Bir Şiir Gizli' isimli kitabındaki ünlü isimleri görünce yaşadığım o unutulmaz an aklıma geliyor…
Tekin Yayınevi etiketiyle raflardaki yerini alan ve iki senede oluşan çalışma, Türkiye'nin en ünlü 115 isminin seçtiği birbirinden popüler şiirlerden oluşuyor.
Bu isimler arasında; Ara Güler, Eşber Yağmurdereli, Coşkun Aral, Can Dündar, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Tarık Akan, Selçuk Yöntem, Rutkay Aziz, Ufuk Uras, Mehmet Ali Birand, Ahmet Ümit, Hülya Koçyiğit, Yılmaz Erdoğan, Nuri Bilge Ceylan, Türkan Şoray, Zeki Demirkubuz, Kürşat Başar, Ali Kırca, Fazıl Say ve Edip Akbayram gibi ustalar bulunuyor.
Ara Güler, Orhan Veli’nin ‘Cımbızlı Şiir’ ini, Coşkun Aral ise Cemal Süreya’nın ‘Afrikası’nı seçmiş.
Türkan Şoray tercihini, Edgar Allen Poe'nun 'Annabel Lee'sinden, Çağan Irmak, Behçet Necatigil’in, 'Solgun Bir Gül Dokununca' sından, Kerem Görsev ise Nazım Hikmet’in ‘Kerem Gibi’ isimli şiirden yana kullanmış.
Mayıs ayının son günleri şimdi… İstanbul’da yağmur bitmek bilmedi hala…
Sabahın erken saatlerinde elime ulaşan kitabı almış, ‘acaba hangi ünlü hangi şiiri seviyormuş?’ diye merakla göz gezdirirken Eşber Yağmurdereli’nin seçtiği Can Yücel’in, ‘Sevgi Duvarı’ na takılıp kalıyorum…
Ve bu puslu, yağmurlu gün bu güzel şiirle adeta Can buluyor;
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa/kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi/dilimizde akşamdan kalma bir küfür/salonlar piyasalar sanat sevicileri/derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni/yakamda bir amonyak çiçeği/yalnızlığım benim sidikli kontesim/ne kadar rezil olursak o kadar iyi…