Trabzonspor – Kasımpaşa maçında ev sahibi Trabzonspor lehine verilen penaltı kararı, memlekette futbolun sahada oynanan oyun olmaktan çıktığının en belirgin göstergesi oldu. Yaklaşık 90 milyonluk ülkenin en üst düzey liginde oynanan karşılaşmada böylesine ‘gülünç’ penaltı kararı sonrası futbolla ilgili tüm kurulların toptan istifası etmesi gerekir, elbette ‘onur’ ve ‘dürüstlük’ söz konusuysa. Dünyanın herhangi bir ülkesinde herhangi bir maçta böyle penaltı verilmemiştir. Bizde yakında hakem ya da VAR, açık tribündeki seyirci küfür etti diye penaltı verebilir artık. Olay, mide bulandıran nitelikteydi ama mide bırakmadılar ki bulansın! Hangi takımın taraftarı olursa olsun ‘fanatikler’ dışındaki aklıselim futbol tutkunları ‘bunlar’ yüzünden yeşil zemin üzerindeki oyundan tiksinmeye başladı. Ve herkes anladı ki, hakemler, TFF Başkanını üzmek, kırmak istemiyor.
Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi öncesi takımların durumunu değil kendimi sorguladım. Asena Özkan istemesen de sen de bu ‘kirli düzenin’ parçası mı oluyorsun yoksa? Yıllardır yazıyorsun, çiziyorsun da ne değişti? Futbolun pisliklerden arınmasına katkın oluyor mu? Sahadaki oyun her geçen gün daha fazla kirleniyor, bizimki de suya yazmak mı acaba? Başkanı ve taifesi kulüpleri soyuyor, hakemleri penaltı uyduruyor, bir kısım ise bıkmadan usanmadan açıklama üzerine açıklama yaparak futbol tutkunlarını kutuplaştırıp birbirine düşman ediyor. Bunun sonu nereye varacak? Yöneticiye güvenme, otoriteye güvenme, hakeme güvenme, futbolcu eskisine güvenme... Futbolu ‘oyun olarak’ kabullenip sevenler kime güvenecek?
Memlekette kumar oynamak yasak ama futbol maçlarının sonuçları üzerine her türlü ‘bahis’ oynamak yasal. Tüm pisliğin çıkış noktası da tam burası aslında ya neyse.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen bildiğimi, gördüğümü, inceleyip doğruladığım her olayı, her gelişmeyi yazmaya devam etmekten başka çare yok. Meslek vicdanı bunu mecbur kılıyor.
Gelelim Fenerbahçe–Beşiktaş derbisine…
Bir yanda ‘nöbetçi’ teknik adam Serdar Topraktepe diğer yanda dünya şöhreti Jose Mourinho… Birisi ‘Güzel Marmara’ ise diğeri ‘Petrus’ ikisinin de işlevi de aynı lakin içimleri farklı. Serdar Topraktepe ilk yarıda oyunu istediği gibi kurguladı ikinci yarıdaysa kendisinden bekleneni yaptı; Alex Oxlade Chamberlain, Baktiyor Zaynutdinov ve Semih Kılıçsoy’u oyuna alarak. Zira Salih Uçan ile Ciro Immobile’nin oyuna katkısı sınırlıydı.
Alex Oxlade Chamberlain vurdu yerini henüz Semih’i bırakmamış olan Ciro Immobile de dokunuyormuş gibi yaptı ve Beşiktaş golünü attı. Fenerbahçe’nin iki topu direkten döndü, Beşiktaş ise birisinde Rafa Silva diğerinde Ernest Muci ile kaleci Dominik Livakociç ile karşı karşıya kaldı. Fenerbahçe direkleri, Beşiktaş ise Hırvat kaleciyi aşamadı. Şayet Giovanni van Bronckhorst takımın başında olsaydı hiç kuşkum yok Beşiktaş sahadan bir kez daha boynu bükük ayrılacaktı. Neden? Hollandalı teknik adam Beşiktaş’ta görev yaptığı süreçte Alex Oxlade Chamberlain ile Baktiyor Zaynutdinov’u yok saydı da ondan. Futbolun özeti Beşiktaş, Fenerbahçe’den daha akılcı oynadı üstelik onca top kaybına karşın. Bu galibiyet çok şeyi değiştirmez ancak Serdar Topraktepe’nin yedek kulübesinde sessiz-sedasız oturmak zorunda kaldığı dönemde çok iyi gözlem yaptığını gösterir. Yolu açık olsun…
Ve futbolun kirli yüzü; Mehmet Türkmen adında genç bir hakem ve belli ki önünde epeyce yol var… Değerli hakem, Fenerbahçe forması giyen Alexander Djiku’ya kaç sarı kart göstermen gerekiyordu? Çok net şekilde ikisini gördün ve kayıtsız kaldın. Bunu neden yaptın? Maçın başında Allan Saint Maximin’in Jonas Svensson’a yaptığı hareket kartı gerektirmez miydi? İkinci sarı kartla oyundan atılması gereken oyuncu Gedson Fernandes’mi olmalıydı yoksa Alexander Djiku mı? Yazının başında belirttiğim gibi aklıselim futbol tutkunlarını oyundan soğuttunuz. Belki bilinçsiz belki de son derece planlı programlı!