Nedir en kötüsü? Kuşkusuz sevginin ve saygının yitirilmesi… Kulüplerin sportif başarısızlıkları ‘doğal afetler’ enleminde değerlendirmeli; sel, yangın, heyelan vs. hiç birisi ‘geliyorum’ demez. Beşiktaş’ın en büyük şanssızlığı hepsini aynı anda yaşıyor olması. Sahada kimi zaman iyi, kimi zaman orta halli, kimi zaman da kötü olursunuz. Ancak Beşiktaş uzunca süredir kötünün da ötesinde ve ‘çok kötü’ durumda, sadece sahada değil idari olarak da.
Niye en kötüsü? Sezon başında ‘kombine’ biletini alan ancak umudunu yitiren Beşiktaşlılar İnönü Stadı’na gelmiyor. Sanıyorum Beşiktaş’a duydukları sevginin bir bölümünü heyelan aldı. Gelen ise ‘sahaya ineriz….’ tehdidi savuruyor, onlar da saygılarını yitirdiler. Bundan daha kötüsü olamaz. Sevgi ve saygının olmadığı yerde disiplin de olmaz, arkadaşlık da olmaz, başarı da olmaz. Çok uyardım ama başta Hasan Arat, kimse dinlemedi “Samet Aybaba’nın bastığı yerde çim bitmez” derken tam da bunu kastetmiştim. Girdiği her yeri karıştırır ve ardında enkaz bırakır sonra da kendisini hiçbir şey yapmamışçasına temize çıkarır! Onu tanımayanlar da inanır! Her neyse…
Sevgili kardeşim Serdar Topraktepe nedir senin bu Salih Uçan takıntın? Kadronda Alex Oxlade Chamberlain gibi deneyimli oyuncun olacak ama sen gidip ısrar ve inatla Salih gibi ‘beceri yoksunu’ futbolcuyu sahaya süreceksin. Tamam farkındayım sana destek oluyor falan filan ama burası da Beşiktaş, Salihlispor değil ki. Salih bu haliyle değil Beşiktaş’ta sıradan Anadolu takımında forma bulmakta zorlanır. 1-1 sona eren Alanyaspor maçı sonrası mazeret üretirken, “Oyuncu tercihimde hata yaptım” dersen yazdıklarımı geri alamam ama emin ol gönlünü alırım. Alanyasporlu Nuno Miguel Reis Lima’nın Beşiktaş’a maçın başında attığı golün tek sorumlusu ise Emirhan Topçu. Bu çocuğu Beşiktaş’a kim, niye transfer etti anlamış değilim. Rafa Silva eşitliği sağladı, sonrasında ‘rezil’ bir Beşiktaş ile beceriksiz Alanyaspor arasındaki ‘kör döğüşünü’ izledik futbol yerine.
Efendim 178 gün görevde kalan Hollandalı Giovanni van Bronckhorst takımı iyi çalıştırmamış-mış. Kardeşim hepsi iyi güzel de Alanyaspor karşısında izlediğimiz Beşiktaş’ta futbolcular topu ayaklarında tutamadıkları gibi takım arkadaşlarına doğru pas atamadılar. Bunun sorumlusu da Bronckhorst olamaz sanırım. Sözünü ettiğimiz futbolcular milyon dolarlar kazanıyorlar, sahaya gazoz kapağı için de çıkmıyorlar. Bu şuna benziyor; bir gazeteden diğerine geçtim fakat yeni müdürüm eleman çalıştırmayı bilmiyor ve yan gelip yatıyor. Ben de bu nedenle saçma sapar yazılar yazıyorum. Böyle bir şey mümkün mü? Kişi kendini geliştirmeli ve ne olursa olsun görevini kusursuz yerine getirmeli. Ne hikmetse Beşiktaş forması giyen yerlisi de ecnebisi de bunun farkında değil. Bu adamları Beşiktaş’ta bir araya getirenleri kutlamalı. Özel uçaklarda onlarla ‘zafer’ işaretli fotoğraf paylaşanları ise hemen postalamalı!
Çuvaldızı biraz da kendimize saplayalım. Sezon başında izlediğimiz genç Semih Kılıçsoy’un piyasa değerini ’30 milyon euro’ olarak yazan meslektaşlarımız ne yaptığınızı gördünüz mü? Oturduğunuz yerden uydurma haber yazarken genç bir adamın geleceği ile oynadınız. Sezon başında birkaç gol atan Semih gerçekten kendisini ‘yıldız’ sanmaya başladı. Ancak Alanyaspor maçında bir metreden topu kaleye göndermeyi beceremeyince acı gerçekle yüz yüze kaldı.
Beşiktaş için en kötüsü sevginin ve saygının yitirilmesi oldu. Bu takımı ne Sergen Yalçın toparlayabilir ne de Gordon Milne…