“Taşı toprağı altın şu memleketin” derler ya. Kaza kaza bitiremediler.
Özellikle mevzu Ermeniler ve Rumlar oldu mu altının bini bin paradır. O kadar bereketlidir ki o altınlar 100 yıldır 72 milyon çıkara çıkara yiyemedi ve halen de her yeni bulunan kilisenin altını kazıp define aramaya devam ediyorlar.
Nerede bir Ermeni'nin yaşadığı iddia ediliyorsa orada kazı yapılmıştır mutlaka Türkiye'de. Altına girilmedik toprak hala kaldı mı bilmiyorum ama son dönemde gelen haberlerde artık kayaların altının kazılmaya başlandığı söyleniyor.
05 KASIM 2013 ANADOLU AJANSI
Giresun'un Bulancak ilçesinde denizde yer alan yaklaşık 100 metrekarelik kayanın bir bölümünde define bulunduğunu öne süren kişi, aldığı izin sonrası iş makinesi yardımıyla arama çalışması yapıyor. Kazıyı yapan Hüseyin Pural, defineyle ilgili bir Yunan vatandaşının kendisine bilgi verdiğini ifade etti. Giresun Müze Müdürlüğünden 1 aylık izin aldığı öğrenildi. Öte yandan iş makinesinin, suyun sığ olduğu bölümden geçirilerek kaya üzerine çıkarıldığı bildirildi.
Hal böyle olunca kazılar da durmuyor. Ne zaman Ermeniler medayda görünür olmaya başlasa (Mesela Müslümanlaştırılmış Ermeniler konferansı) hemen bir kazı haberi beliriyor arkasına...
Onlar kayaları kaza dursun biz bu eldeki haritaların altını kazıyalım azcık.
Sanal alemde bulunan binlerce define sitesi arasında bir haftalık gezinmem sonrasında inanılması güç bilgiler edindim.
Ermenice ve Rumca harflere anlamla yüklenerek definelerin nerelerde gizlendiği anlatılıyor.
Nerede bir kilise var ise onun yanına “kamp kurmak” veya “köylülerle iyi arkadaş olmak” , “mezarları kazmak” gibi öğütler var.
10 KASIM 2013 YÜKSEKOVA HABER
Tarihi Pirekurt Köprüsü'nün yanında Batman Baraj Gölü'nde ortaya çıkan mezarlar, Ermeni yurttaşların değerli eşyalarıyla birlikte gömüldüğü söylentilerinin etkisiyle, define avcılarının hedefi haline geldi. Hemen her sene karşılaşılan mezar soyuculuğunun bir örneği de geçtiğimiz günlerde yaşandı. Çevrede yaşayan köylüler, mezarlıkların define ve değerli eşya bulmak umuduyla kazma- kürek ve iş makineleriyle tahrip edildiğini belirtti.
(http://www.yuksekovahaber.com/haber/bari-mezarlarinda-rahat-birakin-116113.htm)
Çevrenizde;
“Bizim köyde de Ermeniler vardı” sözleriyle başlayan,
“Biz de çok çektik, acınızı paylaşıyoruz” diye devam eden sohbetlerin uygun bir ortam bulunduğunda şu repliklerle devam etmesi çok muhtemeldir:
-Abi sana bir ara bizim oradakilerin elinde dolaşan bir harita getireyim mi? Bir bak allasen
-Bizim orada bir yaşlı nine vardı anlatırdı şu taştan şuraya git diye...
-Ninem Ermeniydi benim. O derdi papazın altınları var diye ama kilisedeki işaretleri anlayamıyoruz işte
-Bir baksana şuna cep telefonuma göndermişlerdi. Ne yazıyor taşta, nerede gömü yazıyor mu”
-Yok abi var var, çıkaranlar var o altınları
Ve bir bakarsınız ki saçma bir döngünün içerisindesiniz;
Sen diyorsun ki;
-Bırak altınlardan sana ne sen üstündeki zenginliğe bak, koca manastırı devirmeye değer mi?
O diyor ki;
-Neden biz de bulmayalım. Neden zengin olmayalım istiyorsun. Seni de görürüz ya ne var...
Bu sohbetlerin hepsini en yakınımdaki din, dil, ırk, millet fark etmeden herkesle yaşadım.
Geçtiğimzi yıl Kars'a yaptığımız bir gezide, Ani Harabeleri yakınındaki köyde ayran ikramından sonra aramızda Kürtçe bilenler aracılığıyla ağzımızdan hazinelerin nerede olduğunu öğrenmek isteyen aileler dahi bu coğrafyada kısadan zengin olmak istemeyen yok herhalde...
01 KASIM 2013 ANADOLU AJANSI
Bursa'nın Orhangazi ilçesine bağlı Keramet köyünde bir Ermeni aileden kalma eski evin sahipleri, bu yapının altında define olduğu söylentisi nedeniyle kazı yapmak için yetkili resmi kurumlardan izin aldı. Saliha Şentürk'e ait evin altında, bazı resmi kurumlar tarafından kurulan komisyon marifetiyle kazı yapıldı. Komisyon üyeleri ve jandarma ekipleri gözetiminde iş makinesiyle yürütülen kazıda herhangi bir bulguya rastlanamadı. Bina sahibi talep ederse 100 metrekare ile sınırlandırılan kazının bir ay daha devam edebileceği belirtildi.
Gelelim işin vahim tarafına. Bu yağmalara devletin resmi makamlarının ruhsat vererek göz yumması. Kilise ve manastırlarda hatta tarihi Ermeni ve Rum yerleşim yerlerinde kazılara ruhsatlı izin vermek “girin kırın, kazın yok edin!” demektir.
Devletin bu coğrafyanın yerlilerinin izlerini yok etmek için vatandaşına verdiği bir 'resmi rıza'dır bu 'yağma ruhsat'ları.
Bir de bu definelere inanalar için açılan internet siteleri var. DefineHaritası.com bunlardan en revaçta olanı. Site yöneticisi bir tartışmada diyor ki;
“Rum defineleri genelde Rum evlerine saklanmıştır. Antep gibi Rum ve Ermenilerin eskiden yaşadığı yerlerde bu tür definelerin belki de üstünde oturuyor olabilirsiniz. O nedenle öncelikle bulunduğunuz evin tarihini bir araştırın derim.”
Aynı sitede “Ermeni defineleri ise evlere saklanmaktan ziyade açık arazide gömülü vaziyette bulunuyor” diyor.
Asıl can alıcı noktası ise definecilerin gözünde diasporadan ata topraklarını görmeye gelmiş Ermenileri düşmanlaştırmakta;
“Bu hazineleri gömen Ermeni ve Rumların torunlarının turist görünümünde ülkemize gelerek atalarına ait altınları aradıklarına da çok kez şahit olmaktayız”
Anladığınız, memleketin her yeri altın kaynıyor.
Öyle zahiri bir inanca sarılmış ki define arayanlar artık herşeyi kendi efsanevi gerçekliklerine uyarlıyorlar.
SÖZÜM define efsanelerine inananlara...
Aman dikkat!
Definelerin var olduğuna inanıyorsanız, LANETlerin de var olduğuna inanınız...
Bırakınız rahat uyusun yatanlar.
Şu toprağın altındaki insanların yapıtlarıdır asıl hazine!