17 Aralık 2012

'Kelimeler, gerçeğin beceriksiz avcıları...'*

Üçlemeler konusunda kuvvetli bir hassasiyete sahibiz, kabul etmek lazım. Bir kere sayının kendisi çekici

 

Üçlemeler konusunda kuvvetli bir hassasiyete sahibiz, kabul etmek lazım. Bir kere sayının kendisi çekici. Üç’ün kendisi bir tamamlanmışlık ve doymuşluk hissi verir. Artık az değildir, fakat manasız bir çokluk da sayılmaz. Gereken, gerektiği miktarda, kendi kendisini çekip çevirebilecek ya da sonlandırabilecek bir halde üç’te içerilidir. En mükemmel ve en ‘olmayacak’ şeylerden dairenin, içerdiği doğruya (yani çapına) verdiği tepki üç’ten bir gıdım fazladır (pi). Yine Hegel için mükemmelleşme süreci üç aşamalı olmak durumundadır. Bir şeyin parçası olarak varoluş hali, bir şeyin parçası olmayı kritik ederek başkalaşma hali ve sonunda kendi (için) başına bir şey olma hali. Bir başka üçleme olan Yüzüklerin Efendisi’nde yüzük taşıyıcısı Frodo’nun öyküsü hegelyan okumaya büsbütün kapalı değildi. Sadece o üç hali Frodo’nun Hegel’in umduğu bir mükemmellikle bitirdiği kuşkulu, yoksa Frodo hikayenin sonunda gerçekten de başka bir buçukluk olmuştu.

Vizyonun yenilerinden The Words (Çalınan Hayat) bir yazarın diğer bir yazar hakkındaki romanı hakkında. İlginç nokta hikaye edilen yazarın asıl derdi de bir başka yazarla. Yani senarist-yönetmenler Brian Klugmann ve Lee Sternthal bize üç yazardan birden bahsediyorlar.

Clay’le (Dennis Quaid) epey ilgi görmüş romanının okumalarından birinde karşılaşıyoruz. Kitapta, ilk romanının ardından bir yaratıcılık krizi yaşayan ve diğer eserini alışılagelmedik bir yoldan yayınlamak durumunda kalan Rory Jansen’i (Bradley Cooper) anlatıyor.Jansen mesleki krizi, O’nu nasıl tanıdığı hakkında kendi krizleri olan karısı (Zoe Saldana) ve sırları olan başka bir yazarla (Jeremy İrons) ilişkisini hazmetmenin yollarını arıyor romanda. Clay ise romanının/yazının kendine özgü canlılığıyla, bir hayranı sayesinde yüzleşecek. Bir yazarın elinden çıkan şeyin niyetlenilen şeyden farklılaşması gerçekten de kaçınılmaz bir sonuç. Yazarın bu farkı takip etmesi, bununla yüzleşmesi şart mı peki? Tam emin değilim doğrusu.

The Words yazanın hali ve yazının akıbeti konusunda sağlam hisleri olan bir film. Sözcükler aracılığıyla kendimize malettiğimiz durumların ve deneyimlerin, yazıda oluşundan illa ki başka oluşuna duyarlı. Fakat üç yazarın birden serüveniyle başetmek konusunda aceleci. Sinemada kendini dayatan şeylerden biri karakterlerdeki katmanlılığın açığa çıkması ve dramatik değer taşıyan yaşantıların sergilenmesi. Filmde böyle şeyleri çok görmüyoruz; fakat kendi senaryolarını filme çekmenin avantajı olsa gerek, yönetmenler fikirlerinin izini kaybetmiş de değiller.

The Words’e ben bıçak gibi keskin bir yaşantıdan süzülen bir üçleme olarak baktım, bir hayatın kat ettiği üç yazarlık bir serüven... İzlenesi!

  *Kemal Kahraman’ın şarkı sözünden; Metin-Kemal Kahraman,Ferfecir

Yazarın Diğer Yazıları

Korkularımı korkutmasam da mı saklasam!?

İyi olur diyeceğim, fakat bu yakışıksız kaçabilir. Onlarla yüzleşmem yolunda türlü çeşit bir profesyonel uyarı tomarı kapımda bekliyor.

Bir Zanaat Olarak Mutluluk Hırsızlığı

Yapma\'nın ve eylemin başlı başına ilgi çekiçi olduğunu herhalde yadsıyamayız...

'Ahh Avrupa!'*

O\'nunki, bir tür baba kritikerliğiyle, birleşme idealinin gücünü ve planlarını koruduğu 80\'ler Avrupa\' sına bakışından kaynaklanan bir ah...

"
"