Yani faaliyeti prensip olarak yargı erkine dahildir.
Ancak yargılama faaliyetinde “karar verici” konumda değil, salt “iddia edici” yani suçlayıcı konumdadır.
O halde ceza yargıcı/mahkemesi suçlamasını uygun görmediği sürece savcının iddiası hukuksal sonuç doğurmaz.
Bu bağlamda savcının üç temel fonksiyonu var:
- Kanunların suç saydığı bir fiilin/fiillerin işlenip işlenmediğini araştırmak.
- Suç işlendiğine dair ciddi veriler varsa failleri hakkında ceza soruşturması açmak ve bu soruşturmayı yürütmek.
- Ceza soruşturması sonucunda suç işlendiği kanaatine varırsa ceza davası (kovuşturma) açmak ve dava sürecine sonuna kadar iddia makamı sıfatıyla vaziyet etmek.
Bu görevlerini ise büyük ölçüde “adli kolluk” görevlileri vasıtası ve yardımıyla yerine getirir.
Yani ilgili polis ve jandarma.
Bu noktada savcı, adli kolluğun amiri konumundadır.
Bu çerçevede savcı salt yargısal değil bazen idari alanda da faaliyet gösterebilir.
Yani idari fonksiyon da icra edebilir.
Fakat idari fonksiyon icra etmesi son derece kısıtlı ve istisnaidir.
Bunlar,
- Soruşturma ve kovuşturma kapsamındaki gerekli hallerde adli kolluk birimlerine emir ve talimat vermek,
- Soruşturma kapsamındaki kanıtların kaybolmaması ve zarar görmemesi için geçici önlemler almak,
- İhtiyaç olduğunda diğer yargısal ve idari makamlardan veya özel kişilerden bilgi ve belge istemek,
ile sınırlıdır.
Cumhuriyet savcısının bu bağlamdaki görevleri kanunda (CMK m.160, m.161, m.109) açıkça belirlenmiş ve idareler üzerinde bunlardan başka yetki öngörülmemiş.
Eğer savcı buradaki istisnai haller dışında idari fonksiyon icra ederse ve örneğin adli kolluk dışındaki idari bir makama bir idari işlem veya eylem yapması için talimat verirse (örneğin bir üniversite idaresine bir diplomayı iptal etmesi için talimat verirse), “fonksiyon gaspı” olur.
Yani Yargı erki Yürütme erkinin alanına müdahale etmiş olur.
Bu durum ayrıca Anayasanın 125. Maddesine de açıkça aykırı olur.
Çünkü Anayasa’ya göre “Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya “takdir” yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez” (Anayasa m.125/4).
Ekrem İmamoğlu soruşturması hakkında Üniversiteye yazılan Savcılık yazıları
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 1990 yılında yapılan yatay geçiş ve sonrasındaki verilen diploma için Ekrem İmamoğlu hakkında ceza soruşturması başlatmış ve bu soruşturmaya ilişkin olarak İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne biri 24 Şubat 2025 diğeri 11 Mart 2025 tarihli iki resmi yazı yazmış.
Bu yazılarda esas olarak anılan soruşturma kapsamında Üniversiteden bilgi ve belgeler isteniyor.
Ne var ki anılan yazılarda sadece bilgi ve belge talebi ile yetinilmiyor.
İlave olarak 24 Şubat yazısında anılan yatay geçiş hakkında YÖK’ten rapor alındığı belirtilerek, öncelikle anılan yatay geçişin ve diplomanın hukuka aykırı olduğu tespiti yapılıyor.
Akabinde de bu hukuka aykırı diplomanın Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gibi yerlerde kullanılmaması için “gerekli işlemlerin bir an önce yapılması” isteniyor.
Savcılıktan Üniversiteye yazılan 11 Mart yazısında ise yine sadece bilgiye belge istenmesi ile yetinilmeyip, önceki 24 Şubat yazısında “istenen hususların” “ivedi” biçimde yerine getirilmesi “rica ediliyor”.
“Gerekli işlem” ne olabilir?
Bir diplomanın bir seçim kapsamında YSK gibi yerlerde kullanılamaması için “gerekli işlemlerin” ne olduğu hukuken belli.
Ya bir yargı mercii (idari yargı) açılan bir idari davada bu diplomayı iptal edecek.
Ya diplomayı veren üniversite idaresi önceden verdiği bu diplomayı yeni bir idari işlemle geçersiz kılacak (iptal edecek, yani geri alacak veya kaldıracak).
Ya da diplomayı veren üniversite idaresi bu diplomanın geçerliğini geçici olarak askıya alacak.
Bunlardan ilki ve sonuncusu somut olay açısından hukuken mümkün değil.
30 sene önce verilmiş diploma işleminden şimdi “hukuki menfaati” olumsuz etkilenip iptal davası açabilecek kimse bulunamaz.
Mevzuatta üniversite için, verilmiş diplomayı askıya alma diye bir yetki de yok.
O halde savcılığın yazısı uyarınca hukuken tek mümkün yol, üniversite idaresinin (burada yetkili makam, “yetkide paralellik” ilksine göre, zamanında diplomayı vermiş olan Fakülte Yönetim Kuruludur) 30 sene önce verdiği diplomayı yeni bir idari işlemle geri alması.
Geri alma mümkün mü?
Tabii ki bunun için de geri almanın hukuksal koşullarının bulunması gerekir.
Aksi halde hem üniversitenin yaptığı geri alma işlemi hukuka aykırı olur.
Hem de bu geri alma muhatabı için çok ciddi ve ağır bir mağduriyet ve anayasal hak ihlali (seçilme hakkını engelleme) doğuracağından, bu geri alma işlemine imza atanların suç işlemesi (en azından görevi kötüye kullanma ve ayrıca disiplin suçu) sonucunu doğurur.
Böyle bir idari işlem ise 30 sene sonra ancak ve ancak ilgilinin hile yaparak idareyi yanıltması veya işlemin yapıldığı anda yürürlükteki mevzuata (genele duyurulmamış münferit idari kararlara değil) çok açıkça aykırı olarak yapılmış olması (açık hata) gerekir.
Somut olayda ise hile ve idareyi yanıltma yönünde zaten iddia yok.
YÖK’ün 1990 yılındaki yatay geçiş ve yurt dışı üniversiteleri “tanıma” mevzuatı ise zaten son derece yetersiz ve eksik olduğundan, yapılan yatay geçişin açıkça o dönemdeki mevzuata aykırı olduğunu söylemek kesinlikle mümkün değil.
Yani böyle bir geri almanın gerek Danıştay’ın, gerek AYM’nin gerekse AİHM’in yerleşik içtihadına açıkça aykırı olacağı çok açık ve net.
NOT: Yazı, İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulunun Ekrem İmamoğlu dahil 1990 yılında yatay geçiş yapan 28 kişinin diplomasını iptal ettiğini açıklamadan önce yazılmıştır.
Ali D. Ulusoy kimdir?
Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ali D. Ulusoy, 1968 yılı Mersin Mut doğumludur.
Öğretim üyeliği yanında EPDK Hukuk Dairesi Başkanlığı, BDDK Hukuk Danışmanlığı, Başbakanlık Bilgi Edinme Kurulu Üyeliği, TOBB-ETÜ Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığı ve İzmir Yaşar Üniversitesi rektör yardımcılığı gibi idari görevlerde bulunmuştur.
ABD Los Angeles California Üniversitesinde (UCLA) iki yıl (2006-2007; 2017-2018) misafir öğretim üyesi olarak kalmıştır. 2011-2014 arası üç yıl Danıştay Üyeliği yapmış ve kendi isteğiyle ayrılıp üniversiteye dönmüştür.
Uzmanlık alanları: İdare hukuku, İdari yargı, Ekonomik kamu hukuku, İdari yaptırımlar, İnsan hakları, Devlet-din ilişkileri.
Lisans: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Yüksek Lisans: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doktora: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doçentlik:2002, Profesörlük: 2008.
|