Cumhurbaşkanı değişirse üst düzey kamu yöneticilerinin görevleri kendiliğinden sona erecek mi?
Aksi halde, yeni Cumhurbaşkanı bunları görevden aldığında dava açıp, hükümet değişiminden etkilenmeyecek olan ve eski yönetime yakın yargı mercilerinin kararlarıyla eski görevlerine dönerlerse yeni yönetimin eli kolu bağlanır mı?
Önümüzdeki seçimlerde bir iktidar değişimi yaşanırsa, yeni yönetimi acilen meşgul edecek en önemli konulardan biri de bu sorun olacak.
2017 Anayasa değişikliği sonrasındaki yeni sistemde üst kademe kamu yöneticilerini atama ve görevden alma yetkisi doğrudan ve tek başına Cumhurbaşkanına (CB) verilmiş ve bunların atanma usul ve esaslarının Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) ile düzenleneceği öngörülmüş.
Bu konuda çıkarılan 3 nolu CBK ile üst kademe kamu yöneticilerinin atanma ve görevden alınma usul ve esasları düzenlenmiş.
Önceki sisteme göre bu konudaki en önemli yenilikler şunlar:
Önceki sistemde Bakanlar Kurulu kararı ile veya müşterek (üçlü) kararname ile yapılan bürokrat atamaları artık tek başına CB kararı ile yapılıyor.
Üst düzey kamu görevlileri (bürokratlar) 3 ana gruba ayrılmış:
1. Grup: CBK'nın Eki 1 Nolu Cetvelde sayılanlar:
En üst düzeyde görülen üst kademe yöneticileri.
Bakan yardımcıları, genel müdürler, valiler, büyükelçiler, rektörler, üst kurul başkan ve üyeleri, teftiş kurulu başkanları vs.
2. Grup: 2 Nolu Cetvelde sayılanlar:
Derecede önemli görülen üst düzey görevler. Daire başkanları, genel müdür yardımcıları, müfettişler vs.
3. Grup: Bu iki cetvelde sayılanlar dışındaki biraz daha az önemli görülen üst düzey görevler.
İlk iki grubun atamaları CB tarafından yapılıyor.
Özel sektörden bürokrat ataması
Önceki sistemde özel sektörden yani kamu dışından üst düzey bürokrat ataması mümkün değilken, yeni sistemde bu mümkün. Özel sektörde veya serbest mesleklerde 5 yıl çalışan ve hiç kamu görevinde bulunmamış herkes, 1 Nolu Cetveldeki en üst konumdaki tüm görevlere atanabildiği gibi, 2 Nolu Cetveldeki üst düzey kamu görevlerinin birçoğuna atanmak için de kamuda çalışmış olmak şart değil.
Bunun için sadece 1 yıldan fazla süreli kesinleşmiş hapis cezası almamış olmak ve TC vatandaşı olmak gibi asgari şartları taşımak yeterli.
Bir de tabii ki Cumhurbaşkanının gözüne girebilmek!
Bu konuda yapılmış net bir istatistik var mı bilmiyorum, ama son dönemde özel sektörden çok sayıda kişinin bakan yardımcılıkları (eski müsteşar ve müsteşar yardımcılıkları yerine), genel müdürlük, valilik, büyükelçilik, üst kurul başkan ve üyelikleri gibi üst düzey kamu görevlerine paraşütle getirildiği biliniyor.
Kamu bürokrasisinin son dönemde bu kadar yozlaşmasının ve kötü sicilinin -tek nedeni olmasa da-, en büyük nedeni belki de bu olgu. Çünkü kamuda belli bir süre devlet görevi tecrübesi bulunması yabana atılır bir özellik değil.
Buradaki "devleti özel şirket gibi yönetmek" ve bu şekilde daha pratik ve verimli hizmet sunma amacı maalesef ters tepti. Benim gördüğüm kadarıyla özel sektörden gelenlerin kamu görevi performansları çok kötü. Tabii ki istisnalar vardır, o ayrı.
Önceki sistemde sadece istisnai memuriyetler olan valilik ve büyükelçilik için kamu dışından gelmek mümkündü, ama bunun da örneği son derece sınırlı ve istisnai idi. Kamudaki üst düzey görevlere gelmek için kamuda belli bir süre (normalde 12 yıl) kamu görevi tecrübesi şarttı.
Bu noktada ayrı bir kanayan yara ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m.59'da öngörülen "istisnai memuriyet" uygulamasının "zıvanadan çıkmış" olması.
Bu maddede sayılan neredeyse yüzlerce ayrı memuriyet görevi için hiçbir sınav şartı da yok, kamuda tecrübe şartı da. İktidara gelen, tamamen keyfi biçimde istediği kişiyi sınavsız biçimde direkt olarak memuriyete alabiliyor. Bu da ayrı bir sorun ama bu yazının konusu değil.
Öte yandan, 1 ve 2 nolu Cetvellerde sayılan üst düzey bürokratik görevlere kamu dışından yani özel sektörden getirilenlerin görevi sona erdiğinde veya görevine son verildiğinde, kamuda kalmaya devam etme hakları bulunmuyor. Kamuda başka uygun göreve atanmamızlarsa kamu görevleri son buluyor. Kamudan gelenler için ise görevleri sona erince kamuda başka uygun görevlere atanma hakları (memur güvencesi) devam ediyor.
Tüm bürokratlar CB değişince otomatik gidiyor mu?
Yeni sistemin getirdiği en önemli yenilik, üst kademe yöneticilerinin seçimle gelip seçimle gitmesi.
Daha doğrusu Cumhurbaşkanı değişince üst düzey kamu görevlilerinin görevlerinin de otomatik olarak son bulması.
Fakat bu konuda maalesef yanlış bir algı var.
Herkes sanıyor ki Cumhurbaşkanı değişince tüm üst düzey bürokratların görevi de kendiliğinden sona erecek.
Gerçekte durum böyle değil.
Cumhurbaşkanı değişince üst düzey bürokratların sadece bir kısmının görevi otomatik olarak son buluyor.
Üst düzey kamu görevlilerinin büyük kısmı (ayrıca bireysel bir işlem ile görevlerinden alınmadıkları sürece) koltuklarını korumaya devam ediyorlar.
Bu konuda 3 nolu CBK ile konulan genel kural, sadece Ekindeki 1 nolu Cetveldeki görevlerin bir kısmı için CB ile gitmesi. 2 Nolu Cetveldekiler ile 1 ve 2 nolu Cetveller dışındaki üst düzey kamu görevlileri zaten CB değişince görevlerinde kalıyorlar. CB istediğinde bunları görevden de alamıyor. Haklı somut gerekçe olmadan görevlerine son verilemiyor.
1 nolu Cetvelde olanlar için ise, genel kural CB ile gitme olmasına karşın, 3 nolu CBK ekindeki 3 nolu Cetvelde sayılanlar için 4 yıllık (bazıları için 3 yıl) görev süresi öngörülmüş olup, bu süre dolmadan CB değişse bile görevleri sona ermiyor. Görevde kalmaya devam ediyorlar.
CBK'da bunlar için CB'nin süreleri dolmadan görevden alma yetkisi bulunduğu ayrıca belirtilmişse de, eğer görevden alma için haklı bir somut neden yoksa (görevini ihmal ettiği ve hata yaptığına dair somut neden) bu şekilde görevden alınanlar idari yargıda dava açarsa görevden alma işlemini iptal ettirip görevlerine geri dönebilirler.
Bu noktada yeni Hükümet değişikliği olursa mevcut iktidara yakın yargı çoğunluğunun yeni iktidara bir tür blokaj uygulama olasılığı da oldukça güçlü.
Yani baştan duruma vaziyet edilmezse bu konu olası bir hükûmet değişiminde yeni yönetimi oldukça zor durumda bırakabilir.
Sonuçta hangi üst düzey görevlerde bulunanlar CB değişince otomatik olarak gidecek, hangileri 4 yıllık görev süreleri dolmadan gitmeyecek derseniz, önemli gördüğüm başlıcalarını sayayım (tam liste için 3 nolu CBK'nın Eki 1 ve 3 nolu Cetvellerine bakılabilir):
CB ile otomatik olarak gidecekler:
- MİT Başkanı ve yardımcıları,
- MGK Genel Sekreteri,
- Devlet Denetleme Kurulu başkan ve üyeleri,
- Bakan yardımcıları,
- Valiler,
- Büyükelçiler, daimi temsilciler, delegeler,
- Genel müdürler,
- Bakanlıkların teftiş kurulları başkanları,
- CB ofisleri başkanları,
- Özelleştirme İdaresi başkanı,
- Savunma Sanayi başkanı,
- AFAD başkanı ve yardımcıları,
- Gelir İdaresi başkanı,
- SGK başkanı,
- TOKİ başkanı,
- Varlık Fonu başkanı ve üyeleri,
- Göç İdaresi başkanı ve yardımcıları.
CB ile otomatik olarak gitmeyecekler:
- Diyanet İşleri başkanı,
- YÖK üyeleri,
- Rektörler,
- ÖSYM başkanı,
- Merkez Bankası başkanı, yardımcıları ve Para Politikası Kurul üyeleri,
- TÜİK başkanı,
- TRT genel müdürü ve yönetim kurulu üyeleri,
- Üst kurul başkan ve üyeleri (SPK, BDDK, EPDK, RK, BTK, KİK gibi),
- TMSF başkan ve üyeleri,
- Adli Tıp Kurum başkanı.
Bunlar dışında, 3 Nolu CBK ekindeki 2 Nolu Cetvelde sayılan üst düzey kamu görevlileri ile 1 ve 2 nolu cetvel dışındaki diğer kamu görevlileri de CB değişiminden etkilenmeyip görevlerine devam ediyorlar.
Bu noktada eleştiriye açık husus, 1 Nolu Cetveldeki bu görevlerden bazılarının neye göre CB değişiminden etkilenmediği, diğerlerinin neye göre CB ile gitmesinin öngörüldüğünün net bir kriterinin belli olmamasıdır.
Örneğin Diyanet İşleri başkanı niçin CB ile otomatik gitmiyor da, Savunma Sanayi başkanı veya SGK başkanı otomatik gidiyor?
Somut bir mantığı yok gibi.
Üst kademe kamu yöneticilerinin siyasi iktidarla gelip siyasi iktidarla gitmesi prensip olarak doğru.
Çoğu Batı ülkesinde de uygulama bu yönde.
Dolayısıyla en üst düzey bürokratların sayıldığı 1 nolu Cetvelin tümünün CB değişimi ile otomatik olarak görevlerinin son bulması ilkesel olarak daha doğru bir yaklaşım olurdu.
Buna karşın çok sınırlı bazı istisnalar hariç, belli bir süre kamu görevi tecrübesi olmayanların üst düzey bürokratik görevlere getirilmesi uygulamasına son verilmesi de uygun olacaktır.
Bu nedenle olası bir CB değişiminde ilk yapılacak acil işlerden biri ilgili CBK'da bu yönde hemen değişiklik yapılmasıdır.
"Zirveye ulaşmak için yetenek önemlidir; ama zirvede kalabilmek için kişilik daha önemlidir." (John Wooden).
Ali D. Ulusoy kimdir?
Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ali D. Ulusoy, 1968 yılı Mersin Mut doğumludur.
Öğretim üyeliği yanında EPDK Hukuk Dairesi Başkanlığı, BDDK Hukuk Danışmanlığı, Başbakanlık Bilgi Edinme Kurulu Üyeliği, TOBB-ETÜ Hukuk Fakültesi kurucu dekanlığı ve İzmir Yaşar Üniversitesi rektör yardımcılığı gibi idari görevlerde bulunmuştur.
ABD Los Angeles California Üniversitesinde (UCLA) iki yıl (2006-2007; 2017-2018) misafir öğretim üyesi olarak kalmıştır. 2011-2014 arası üç yıl Danıştay Üyeliği yapmış ve kendi isteğiyle ayrılıp üniversiteye dönmüştür.
Uzmanlık alanları: İdare hukuku, İdari yargı, Ekonomik kamu hukuku, İdari yaptırımlar, İnsan hakları, Devlet-din ilişkileri.
Lisans: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Yüksek Lisans: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doktora: Fransa Bordeaux Üniversitesi. Doçentlik:2002, Profesörlük: 2008.
|