09 Kasım 2024

Tekstil sanatçısı Olga de Amaral, XXL yapıtları ile Paris’te

Olga de Amaral’ın retrospektif sergisini gezerken Bogota’dan dünya sahasına doğru gerçekleştiği evrime tanık oluyorsunuz

Fondation Cartier Müzesi, modern tekstil sanatının en önemli figürlerinden biri olan Olga de Amaral’ı muhteşem bir retrospektif sergi ile ağırlıyor. Güney Amerika’nın dünyaca üne sahip önemli kadın sanatçılarından biri olan de Amaral, 1960’lı yıllarda, koton, keten gibi ipliklerle tasarlamaya başladığı eserlerini, altın varak, gümüş, palladium gibi elementlerle zenginleştirerek kendi tarzını yaratmıştı. Sanatçı ayrıca 1960-70 yılları arasındaki çalışmalarında at kılını ipliklere bir araya getirerek daha sağlam bir destek sağlama tekniğini geliştirmişti.

Olga de Amaral

Kolombiya’nın Bogota kentinde dünyaya gelen, iplik sanatı öğrenimini Michigan’daki bir atölyede gerçekleştiren sanatçıyı ilk keşfeden ise Amerikalı tekstil tasarımcısı Jack Lenor Lansen oluyor.

Olga de Amaral’ın retrospektif sergisini gezerken Bogota’dan dünya sahasına doğru gerçekleştiği evrime tanık oluyorsunuz.

Alex Akimoğlu

Kolombiya’nın tipik kırmızı tuğla duvarlarından esinlenerek yarattığı “Muro en Rajas” (Kırmızı Duvar) serisinden günümüze kadar gelen süreçteki estetik algı değişimi bir hayli etkileyici.

İpliklerin birleşiminden doğan dev enstalasyonlar, Lina Ghotmeh mimarlık ofisinin senaristlik kurgusu ile cam binanın özgürlük duygusu veren atmosferine uyum sağlamış.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Fransızların, “La rentrée” (dönüş) olarak nitelendirdikleri sonbahar aylarında, Paris'in müze ve galerileri yeni sergiler açarak sanatla halkı bir araya getirir.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Şu sıralar Paris’i ziyaret edecek sanatseverlere 16 Mart 2025 tarihine kadar devam edecek olan Olga de Amaral sergisini görmelerini tavsiye ederim.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Şehrin bir diğer önemli müzesi olan Fondation Louis Vuitton, “Pop Forever Tom Wesselmann”, Centre Geoge Pompidou ise “Surréalisme” sergileri ile Paris’teki yeni sezon kültür etkinliklerine ışık tutuyorlar.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Sanat tarihinin en sevdiğim akımlarından olan Pop Art’ın önemli temsilcilerinden Thomas K. Wesselman’ın eserlerini izlerken, dev boyutlardaki yağlıboya ve kolaj çalışmalarına entegre ettiği televizyon ekranı veya ses ve müzik kayıtları, üç boyut tekniğini andıran tasarımları ile güncel sanat anlayışına öncülük etmiş olduğunu görüyorsunuz.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

1984 yılında, lüks sektörünün köklü mücevher ve saat markası Cartier tarafından açılan ve sadece modern sanatı destekleyen etkinlikleri takvimine alan Fondation Cartier, Fransa’nın önemli sanat vakıflarından biri olma özelliğini taşıyor.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Çağdaş yaratıcılığın tüm alanlarını kapsayan fikir yelpazesi ile mimar, filozof, bilim insanı, müzisyen gibi değişik disiplin temsilcilerini Cartier çatısı altında bir araya getirme yaklaşımı ile tanınıyor.

1994 yılından bu yana Raspail Bulvarındaki adresinde hizmet veren Fondation Cartier’nin cam binası Fransız mimar Jean Nouvel tarafından tasarlanmıştı.

Fotoğraf: Alex Akimoğlu

Tamamen cam ve çelik kullanılarak inşa edilen dikdörtgen bina dört bir tarafından vakfın özel bahçesine açılıyor.

Katar Ulusal Müzesi, Tokyo Dentsu Binası, Belçika Bilim Parkı Müzesi, Barselona Torre Ambar Kulesi, New York 100 11th Cam Kulesi gibi yapıtlar dışında Fransa’nın çeşitli şehirlerinde birçok mimari yapı da Jean Nouvel imzasını taşıyor.

Fondation Cartier, 40. yılını kutlayacağı 2025 yılı sonunda Palais Royal meydanındaki görkemli yeni mekânına taşınacak. Tarihi binanın dış cephesi korunurken iç mimari tasarımını yine Jean Nouvel gerçekleştiriyor.

Paris’teki en sevdiğim atmosferlerden biri olan şimdiki cam binanın geleceği ise şimdilik meçhul.

Mutlu hafta sonları...

Alex Akimoğlu kimdir?

Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü.

Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü.

London Kent University, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi moda tasarım bölümlerinde akademisyen olarak görev aldı.

Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti.

2020 yılından beri T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Modada yeni bir trend mi: “Wrong jacket theory”

Yılbaşı gecesi party dress’lerinin üstüne ne giyecekleri düşüncesine kapılmış olan okuyucularıma şimdiden akıma öncülük etmelerinde bir sakınca olmadığını belirtmek isterim. Gardırobunuzu açıp şimdiye kadar eşleşeceğinizi aklınızdan geçirmediğiniz parçaları giyip aynaya bakın, çıkabilirsiniz!

Amerikalıların çiftçi ceketi trend tablosunda

Pratik kupu, tüm meteorolojik şartlara uygun tasarımı ile doğada vakit geçiren erkeklerin vazgeçilmez ceket modeli, fitilli kadife yakası deriye dönüşmüş, volümleri oynanmış yepyeni bir estetik anlayışla vitrinlerde göz dolduruyor

Moda’nın vazgeçilmez esin kaynağı: Sürrealizm

Gerçeküstülük, 1920’li yıllardan günümüze kadar modaya esin kaynağı olmaya devam ediyor. Japonizm akımının öncülerinden Rei Kawabuko, Alexander Mc Queen, Hollandalı tasarımcı İris Van Harper, Moschino markasının yaratıcı yönetmeni Jeremy Scott ve Daniel Roseberry kimliklerini sürrealizm kodları doğrultusunda yaratmış olan tasarımcılardan bazıları

"
"