Leonardo da Vinci’den Scala di Milano Operası’na, ünlü yönetmen Luchino Visconti’den Sicilya’nın eşsiz kültür kodlarına, İtalya’nın gelmiş geçmiş değerlerinden esinlenerek tasarlanan retrospektif sergi, kanımca bir moda gösterisinden çok, barok bir sanat gösterisi niteliği taşıyor.
Fransız moda tarihçisi Florense Müller’in küratörlüğünü üstlendiği sergi “Du Coeur a la Main” (Kalpten Ele) adını taşırken, bir zamanlar Fransa ve İngiltere’nin tekstil üreticisi olan İtalya’nın lüks endüstrisinde ulaştığı konumu özetliyor.
Özel olarak kurulan atölyelerde tamamen el işçiliği ile hazırlanan kostümlerin haute couture (yüksek terzilik) kodları ile tasarlanmış olması, Dolce &Gabanna’nın lüks bir hazır giyim markası olma statüsünü aşarak daha prestijli bir konuma sahip olma arzusunun bir göstergesi şüphesiz.
Grand Palais Müzesinin 1200 metre karelik sergi alanında muhteşem bir senaryo ile düzenlenen sergi akışında, İtalyanlara özgü “Dolce Vita” olgusunun izleri yaşatılıyor.
Siyah bir kadife gece elbisesine dahil edilmiş altın rengi metal işlemeler Bellini’nin Norma trajedisini, tamamen el işçiliği ile tasarlanmış bir diğer mavi kostüm ise La Travita’yı yaşatıyor.
Melek figürü heykelcikleri şekli verilmiş kumaş parçaları ile işlenmiş muhteşem gelinlik, kanımca serginin moda bir sanat dalıdır tezini savunanları haklı kılacak cinsten bir sanat eseri.
Markanın kurucularından Domenico Dolce’nin doğum yeri olan Sicilya’nın sergide ön plana çıkartılmış olması ise şaşırtıcı değil şüphesiz. Adanın zengin tarihi geçmişi ve renkli kültürü moda tasarımcıları için bulunmaz bir ilham kaynağı olarak kabul ediliyor.
Sicilya seramiği ve dantel dokuma tekniğinden esinlenerek tasarlanmış elbise ve aksesuarların, Haute Couture (Yüksek Terzilik) düzeyinde olduğunu söylemek abartı olmaz.
Venedik’le özdeşlemiş olan murano camlarını 1888 yılından günümüze kadar üreten Orsoni, bölgenin geleneksel teknikle üretim yapan son atölyesi olarak değer taşıyor. Serginin en önemli parçalarından biri de şüphesiz bu atölyeden çıkmış mini cam mozaiklerle işlenerek tasarlanmış bir diğer gece elbisesi.
Markanın kurucu tasarımcıları Domenico Dolce ve Stefano Gabanna hazır giyim koleksiyonlarına paralel olarak, 2012 yılından bu yana yılda bir kez gerçekleştirdikleri görkemli defile konseptleri ile ilgi çekiyorlar. Basına kapalı olarak gerçekleştirlen ve sadece 750 kişiden oluşan seçkin bir davetli portföyüne sunulan özel tasarımlar tek parça üretilmiş olarak astronomik rakamlara satılıyor.
Nisan 2024’te Milano’da bulunan Palazzo Realedi Sarayı’nda düzenlenen retrospektif sergide görücüye çıkan bu özel koleksiyonlar gün yüzüne çıkartıldıktan sonra ikinci durak olarak Paris seçilmişti.
10 Ocak-30 Mart tarihleri arasında Paris’e gelecek olan okuyucularıma Grand Palais’yi ziyaret etmelerini tavsiye ederim.
Mutlu hafta sonları…
Alex Akimoğlu kimdir?
Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü.
Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü.
London Kent University, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi moda tasarım bölümlerinde akademisyen olarak görev aldı.
Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti.
2020 yılından beri T24'te yazıyor.
|