Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçenlerde yaptığı bir açıklamada, Suriye'deki savaşın aslında sona erdiğini belirtmiş, “ülke yavaş yavaş normal ve huzurlu bir hayata dönüyor. Çatışmalar, sadece İdlib ve Fırat Nehri'nin doğu kıyısında bulunan Suriye hükümeti tarafından kontrol edilmeyen bölgelerde devam ediyor” demişti. Lavrov’un vermek istediği mesaj farklı belki ama, şu noktada Suriye Savaşı’nı “sona ermiş” bir savaş olarak kabul etmek mümkün değil. Tabii kimi coğrafyalardaki bazı savaşlar çeşitli yerlerde süren çatışmalar ve belki bunlara paralel olarak devam eden işgaller ve silahlı ihtilaflara rağmen bitmiş de sayılabilir. Ona sözüm yok. Ancak Suriye Savaşı’nı birtakım çatışmaların süren varlığına rağmen yine de “sona ermiş” sayabilmemiz için, sanıyorum Şam’ın bu savaştaki en yakın müttefiki olan İran’ın Bağdat üzerinden Şam ve Beyrut’a, yani Akdeniz’e yeniden inebilir hale gelmesi, bu güzergâh üzerinden ticari akışı yeniden mümkün kılması gerekiyor.
Bir diğer deyişle, Suriye Savaşı’na “bitti” diyebilmemiz için Irak ile Suriye arasında bulunan ve savaş nedeniyle uzun yıllardır kapalı olan El Kaim Sınır Kapısı’nın yeniden açılıp Bağdat – Şam ve Bağdat - Beyrut güzergahının yeniden işler hale gelebilmesi lazım. Irak-Suriye sınırındaki bu kapının yeniden hizmete girmesi sadece bu iki ülkenin değil Lübnan ile İran’ın da en büyük beklentilerinden biri.
Oysa, işte tam da bu noktada, yani hizmete yeniden alınmayı bekleyen El Kaim Sınır Kapısı’nda son aylarda, özellikle de Suudi Arabistan’daki petrol tesislerin vurulduğu 14 Eylül tarihinden bu yana yoğun bir silahlı mücadele/müdahale yaşandığı görülüyor. Nasıl oluyor, neler oluyor, neden oluyor; gelin açalım konuyu.
Bir sınır kapısından daha fazlası: El Kaim
Sınır kapılarını tutmak sadece devletler için değil buraları tutmaları durumunda silahlı örgütlere de çeşitli yollardan gelir getirmesi açısından önemlidir. Irak’ın Suriye’ye açılan sınır kapısı el Kaim böyle bir öneme sahip bir yer. El Kaim ya da diğer adıyla Elbu Kemal (ya da el Bukemal) Bağdat'a 340 km, Şam’a ise 450 km uzaklıkta bulunan bir sınır kapısı. Burası Suriye’nin Deyrizor muhafazasındaki Elbu Kemal kasabasını Irak'ın Anbar vilayetine bağlı El Kaim bölgesinde bulunan Hüseybe şehrine bağlıyor. Savaş nedeniyle Suriye hükümetinin kapının kendi tarafında otoritesini yitirmesinin ardından, sınır 2012’den itibaren ticari geçişler ve sivil giriş/çıkışı anlamında fiili işlevini yitirdi. El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi ile IŞİD sınır kapısının denetimini sağlamak için aralarında aylar süren mücadele yürüttüler. Neticede Irak’ın büyük bir bölümünü işgal eden IŞİD (DAEŞ) 2014 yılında burayı denetim altına alınca sınırı kendi militanları dışındaki geçişlere kapattı.
Irak hükümet birlikleri uzunca bir dönem IŞİD’in denetiminde kalan el Kaim sınır kapısının doğu kısmında otoriteyi ancak 2017 yılı Kasım ayında yeniden tesis edebildi. Birkaç gün içinde de Suriye Arap Ordusu sınırın Ebu Kemal’e yakın batı kesimini IŞİD’in elinden aldı. Bu durum Kürtlerin asli unsuru olduğu Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) kullanarak sınır kapısında denetimi sağlamak için Rusya destekli Suriye Arap Ordusu ile bölge coğrafyasında adeta bir yarış yürüten, ancak nihayetinde bu yarışı kaybeden ABD’nin hiç hoşuna gitmedi. Zira, koca coğrafyada bir ara elinde sadece Lübnan sınır kapıları kalan Suriye hükümeti doğusuyla, yani Bağdat ve Tahran ile yeniden buluşmak üzereydi.
Bağdat ile Şam’ı yeniden birbirine bağlayacak olan El Kaim sınır kapısının hizmete açılması hem Irak ile Suriye hükümetleri arasındaki ilişkilerin yeniden gelişmesi anlamına gelecekti hem de Tahran’ın Suriye’deki müttefiklerine ticari ve askeri sevkiyat yapmasına artık engel olunamayacağı anlamına geliyordu. Tenef sınır kapısındaki ABD varlığı nedeniyle Suriye’ye buradan uzanma olanağı bulamayan Tahran El Kaim üzerinden Bağdat ile Şam’ı ve Beyrut’u yeniden buluşturmuş, bir anlamda “Akdeniz’e inmiş” olacaktı.
Neticede el Kaim IŞİD’in elinden kurtarılalı neredeyse 2 yıla yakın bir zaman oluyor. Her ne kadar Bağdat Yönetimi’nin bu sürenin büyük bölümünde sınırı Orta Fırat havzasındaki IŞİD mevcudiyetinden ötürü sınırı yeniden geçişlere açmadığı ileri sürülse de, aslında gerçek neden, Tahran’ın Şam Yönetimi safında çarpışan güçlere yapabileceği silah ve personel sevkiyatını engellemek amacı güden Washington Yönetimi’nin el Kaim’in kapalı kalması yönünde Bağdat’a yaptığı yoğun baskı idi.
Ancak Suriye hükümeti ülkenin Fırat’a dayanan batı kesiminde işleri büyük ölçüde toparladıktan sonra Irak ile arasındaki bu sınır kapısının yeniden açılması için de girişimlerini yoğunlaştırdı. Suriye Ulaştırma Bakanı Ali Hammud, 2018 yılı Ekim ayında yaptığı bir açıklamada, ülkesinin el Kaim’i açmaya hazır olduğunu, Irak’ın da lojistik meselelerinde üzerine düşeni yapmasını beklediklerini söylemişti.
2019 yılı bu konudaki hazırlıklar ile geçti. Irak Sınır Kapıları Kurumu Başkanı Kazım el-Akabi, 11 Nisan 2019 tarihinde yaptığı bir açıklamada, 2012’den bu yana kapalı olan El Kaim sınır kapısının açılmasına yönelik olarak Irak ve Suriye hükümetlerinin mutabakata vardıklarını bildirdi. El Akabi, ticari geçişler ile insan geçişine dönük hazırlıkların sürdüğünü, iki tarafın da sınırın yakın bir gelecekte açılmasına dönük olarak birbirleriyle koordinasyon ve istişareyi sürdüreceğini, maksimum altı ay içinde de eksikliklerin giderileceğini belirtti. Bu arada, Arapça yayın yapan el Ghad Press isimli yayın kuruluşu da, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın Mayıs ayında Irak’a resmi bir ziyarette bulunmaya hazırlandığına dikkati çekti. İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini istemeyen Washington’un ziyarete karşı çıktığını belirten el Ghad Press, gerçekleşmesi durumunda ziyareti sırasında Esad’ı İran güvenlik güçlerinin Irak kolluk kuvvetleriyle birlikte koruyacağını, bu nedenle -ABD’nin yakın bir tarihte terör örgütleri listesine dahil ettiği- İran İslam Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin de ziyaret hazırlıklarını bizzat denetlediğini ileri sürmüştü.
Velhasıl, ticari geçişler ile insan geçişine dönük hazırlıklar çok büyük ölçüde tamamlandı. Yaz başında yapılan açıklamalar, savaştan geriye kalan patlayıcıların tamamen imha edilmesinin ve Sınır Kapısı’ndaki güvenliğin sağlanmasının ardından, el Kaim’in (geçtiğimiz) temmuz ayında yeniden açılacağı yönündeydi. Bağdat ile Şam yönetimleri düzenledikleri bir dizi toplantının ardından bu konuda karşılıklı mutabakata varmıştı. Ancak takvim yapraklarından temmuz ayıyla birlikte iki ayı daha arkada bırakmış olmamıza rağmen El Kaim sınır kapısı bir türlü açılamadı.
Bir İsrail vuruyor, bir Suudi Arabistan
Sebebi, bu durumdan rahatsız olan, ABD’nin de Bağdat’a baskı yapmak yolunda elinden daha fazlasının gelmediğini gören İsrail ile Suudi Arabistan’ın, kapının açılmasını engellemek için zora başvurmayı seçmeleri ve savaş uçaklarını devreye sokarak bu noktayı defalarca bombalamaları idi.
Bu nedenle de kapının açılması Eylül sonu, Ekim başı gibi bir tarihe kaldı. Konuya ilişkin son yapılar açıklamada, Irak Sınır Kapıları Kurumu temsilcilerinden Alâeddin Kaysı, Başbakan Adil Abdülmehdi’nin gerekli onayları verdiğini, kapının 30 Eylül’de yani (bugün) açılmasının kararlaştırıldığını belirtti.
Ancak kapının bugün ya da yarın açılıp açılamayacağını söylemek yine de zor. Zira, özellikle İsrail’e ait savaş uçakları son zamanlarda El Kaim’i “komşu kapısı” yapmış durumdalar. Özellikle sınır kapısı ve civarında İran yanlısı milislere ait olduklarını ileri sürdükleri pek çok noktayı defalarca bombalayarak açılışı engellemeye, geciktirmeye çalışıyorlar. Eylül ayı içindeki hava saldırılarından biri 9 Eylül’de meydana geldi ve bu saldırıda İsrail jetleri sınır kapısı yakınındaki askeri üssü imha etti.
Jerusalem Post gazetesi, Independent’in Arapça edisyonuna dayanarak verdiği 19 Eylül tarihli haberinde ise, Suudi ve İsrail jetlerinin 16 Eylül tarihinde başlayan ve Elbu Kemal’i de hedef alan saldırılarında 15 kişinin hayatını yitirdiğini kaydetti.
El Kaim son olarak da 27 Eylül ve 28 Eylül tarihlerinde vuruldu. 27 Eylül tarihli saldırıyı kimse üstlenmezken, Suriye askeri kaynakları hava saldırısında önce Elbu Kemal’in kuzeydoğusunda bir noktanın sonra da Irak’ın El Kaim şehri yakınlarındaki bir başka noktanın vurulduğunu, saldırıyı büyük ihtimalle beşinci kuşak savaş uçaklarının gerçekleştirdiğini, hava akını öncesinde de bölgede İsrail F-35 uçaklarının görüldüğünü ileri sürdüler.
Rus Ordusu içindeki kaynaklar da, saldırının ardında Suudi Arabistan’ın ya da İsrail’in olduğunu düşünüyorlar.
28 Eylül tarihli saldırıda ise hem Suriye Ordu birliklerinin hem de İran yanlısı milis güçlerinin saldırıya gerçekleştiren savaş uçaklarına hava savunma sistemleri aracılığıyla karşılık verdikleri, dolayısıyla bölgedeki güvenlik önlemlerini artırmış oldukları ileri sürüldü.
İsrail’in son zamanlarda Suriye ve Irak içindeki hava saldırılarını artırmış olması, Tahran’ın bölgedeki nüfuzunu sınırlama konusunda Tel Aviv ile mutabık kalmış görünse de, Rusya’yı da belirli ölçülerde rahatsız ediyor. Rusya, 2018 yılında Suriye’ye getirip bu yıl içinde de kurulumunu tamamladığı S-300 sistemlerini İsrail’e karşı aktive etmiş değil. Bu durumdan şikayetçi olan Tahran bu rahatsızlığını çeşitli şekillerde dile getirmişti. Moskova’nın özellikle sınırın Irak tarafındaki saldırılardan da rahatsızlık duyduğunu belirten çevreler, Rusya’nın Irak hava savunma sistemlerini geliştirmeye hazır olduğunu, konuyla ilişkili olarak Bağdat ile görüşmeler yaptıklarını dile getiriyorlar.
Daha önce İran’a S-400 satışına pek sıcak bakmadığı düşünülen Rusya’nın son olarak Tahran Yönetimi’ne bu gelişkin hava savunma sistemlerini tedarik etmeye hazır olduğu mesajını da ilettiği bildiriliyor.
Kısacası El Kaim sınır kapısının açılması tarafların fiiliyata çok belirgin olarak yansıyan niyet ve tutumlarından da anlaşıldığı gibi, bölgesel dengeleri değiştirmeye aday önemli bir gelişme. O nedenle de, Şam’ın en yakın müttefiki olan Tahran ile Bağdat üzerinden kara bağlantısını kurmaya da olanak tanıyacak böyle bir gelişme gerçekleşmeden ve Tahran’ı daha geçenlerde bu ülkede kiraladığı en büyük ticari liman olan Lazkiye limanına, yani Akdeniz’e bağlayacak karayolu tam manasıyla işler hale geçmeden ve bu işlerlik bölgesel aktörler tarafından tam olarak kabullenilmeden Suriye Savaşı için “bitti” dememiz çok zor.
twitter: @akdoganozkan