12 Nisan 2021

Suriye'de "geçici yönetim" arayışı iddiaları

Sünni bir aileden gelen eski Savunma Bakanı'nın oğlu Tuğgeneral Menaf Talas'ın Moskova'da Lavrov ile görüştüğü iddia edildi

Rusya'nın 10 yıldır savaşın pençesinde mücadele veren Suriye'de Beşar Esad'sız bir geçiş yönetimi oluşturulması ihtimali üzerinden birtakım girişimlerde bulunduğu ve bu amaçla son olarak bir zamanlar Suriye ordusunda görev yapmış bir generali Moskova'da ağırladığı ileri sürülüyor.

Suriye'de çeşitli muhalif çevrelerde son dönemde dolaşıma çıkmış bazı iddialar var. Bu iddialara göre, ilk genel seçimlerde ülke idaresini sırtlayacak sivil bir hükümet iş başına gelene kadar Suriye'de farklı kesimleri temsil eden bir "askeri konsey" oluşturulacak. "Askeri konseyin" liderliğini yapabileceği düşünülen isimlerin başında Suriye Cumhuriyet Muhafızları'nın eski komutanlarından Tuğgeneral Menaf Talas geliyor. Geçmişte Devlet Başkanı Beşar Esad'a yakın olduğu bilinen Talas'ın geçtiğimiz günlerde Rusya'nın başkenti Moskova'ya giderek, burada aralarında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un da bulunduğu üst düzey Rus yetkililerle görüşmeler yaptığı, Şam Yönetimine muhalif çevrelerden sızan dedikodular arasında.

Menaf Talas

Humus muhafazasına bağlı Rastan kenti doğumlu (1964) olan ve Sünni bir aileden gelen Menaf Talas, 1972-2004 arasındaki 32 yıl boyunca Suriye Savunma Bakanı olarak görev yapmış Mustafa Abdülkadir Talas'ın da oğlu. Yazının ilerleyen bölümlerinde de aktaracağım gibi önemli ama tartışmalı da bir isim Menaf Talas.

Suriye'de farklı kesimleri temsil eden bir askeri konsey oluşturulabileceği ve bunun başına da Menaf Talas'ın getirileceğine ilişkin iddialar epey bir zamandır El Durer el Şamiye gibi, Enab Beledi gibi muhalif yayın organlarında dillendiriliyordu. 2007'den beri yayın hayatında olan İsrail gazetesi Israel Hayom da Rusya'daki medya çevrelerine atfederek geçtiğimiz haftalarda yayınladığı bir haberde, Rusya'nın Suriye Savaşı'nı tüm tarafların uzlaşısı ile sonlandırabilecek bir çözüm arayışı çerçevesinde Talas ile Moskova'da görüştüğünü ileri sürdü. Haberde, Talas'ın Ankara'nın da desteğini arkasına aldığı ve bu sayede TSK desteğindeki Suriyeli muhalif silahlı milis kuvvetleriyle hükümete bağlı güçler arasında bir ateşkes gerçekleştirebilme potansiyeline sahip bir isim olduğu savunuldu. Israel Hayom'un haberinde, böyle bir adımın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın şiddetli muhalefetiyle karşılaşacağı kaydedilerek, Rusların bu manevrasının ardında Tahran Yönetimi'nin Esad üzerindeki nüfuzunu kırmanın hedeflenmiş olabileceği ve kendisini reformlar yapmaya zorlama amacı taşıyabileceğine dikkat çekildi.

Bu arada, Mısır kaynaklı Ahram Online isimli yayın kuruluşunun aynı konuda verdiği haberde de, Sünni kökene sahip Talas'ın hem Alevilerin güvenine mazhar olduğu hem de İslamcı muhalif çevrelerin onayını alabilecek bir figür olduğu ileri sürüldü. Haberde, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararına dayandırılmaya çalışılan "Talas Planı"nın aslında 2016 yılının başlarında geliştirildiği ve Amerikalıları ait bir doküman vasıtasıyla varlığından haberdar olunan planın Suriye muhalefet çevrelerine yakın ülkelerle de tartışıldığı öne sürüldü. Uluslararası çevreler ile ABD'nin onaylaması akabinde Talas'ın farklı savaşçı örgütlerden 50 bin savaşçının onayını alacak geniş tabanlı bir askeri konsey oluşturabileceği savunuldu.

Bu arada, "askeri konsey" oluşturulması fikrine, ana omurgasını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) de destek verdiği ileri sürüldü. Konuya ilişkin bir açıklama yapan SDG Sözcüsü Kino Gabriel, bu fikri desteklediklerini belirterek bu hususta Menaf Talas ile görüştüklerini de söyledi. 

2012'de "Esad ile ihtilafa düştü" iddiası

Talas ile ilgili rivayet muhtelif.

Talas'ın Esad ile 2012 yılında fikir ayrılığına düştüğü ve ordudan ayrılıp ülke dışına çıktığı haberleri o yılın Temmuz ayında basın yayın organlarını düşmüştü. Şam'daki hükümet yanlısı bir internet sitesi, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yakın çevresinde yer alan Talas'ın, gözlem altında tutulduğunu düşünerek kaçmaya karar verdiğini ve önce Türkiye'ye oradan da Fransa'ya geçtiğini yazmıştı. Talas'ın bu seyahati sırasında Ankara'da dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştüğü de basına yansımıştı.

Alman Der Spiegel dergisi de, internet sitesinde verdiği haberde, Cumhuriyet Muhafız Birliği 105. Alay Komutanı Menaf Talas'ın, Esad'ın çocukluk arkadaşı olduğunu yazmıştı. Anadolu Ajansı ise, Menaf Talas ile aynı aileye mensup Komutan Abdurrezzak Talas'ın Suriye Arap Ordusu saflarından ayrılmalarının akabinde Talas ailesinden iki komutanın daha (Şam'ın Guta Şarkiyye banliyösünde 10. Tümen 51. Tank Tugayı komutanları olarak görev yapan Suheyr Talas ve Rami Talas'ın) muhaliflerin safına geçtiğini öne sürmüştü.

Ancak internet üzerinden yayın yapan Yakın Doğu Haber sitesi, El Alem televizyonuna dayandırdığı 20 Temmuz 2012 tarihli haberinde, bazı muhalif kaynakların Talas'ın Suriye yönetimi hesabına ajanlık yapmak için yurt dışına çıktığı yönündeki iddialarına da yer vermiş ve "Menaf Talas'ın, babası eski Savunma Bakanı Mustafa Talas ile birlikte ülkeden ayrıldıktan bir süre sonra Şam'a döndüğünü" duyurmuştu.

Rusların Talas ile Moskova'da ya da başka bir yerde gerçekten görüşüp görüşmediği, görüştülerse bundan Beşar Esad'ın haberinin olup olmadığı ya da konuşulduysa ne konuşulduğuna dair teyit edilmiş bilgiler yok ortada. Görüşme doğruysa da elbette bilgi almadan zemin yoklamaya, "karşı tarafa" dezenformasyon aktarmaya, bizim bu satırları kaleme alırken aklımıza bile gelmeyecek çok farklı amaçları olabilir. Ancak onuncu yılını dolduran savaşta sahada kendini giderek daha fazla hissettiren askeri kilitlenme çözülmedikçe, Mısır'da Mursi sonrasında yaşanana benzer bir geçişi düşündürecek bu tip geçici "askeri konsey" iddiaları giderek daha fazla gündeme gelebilir gibi görünüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"