03 Mart 2014

Şubat 2014'ün öne çıkanları

Alın size geride bıraktığımız şubat (2014) ayında medyada öne çıkanlara -ve tabii çoğunlukla çıkmayanlara (!)- kişisel ve mecburen taraflı bir bakış:

 

Alın size geride bıraktığımız şubat (2014) ayında medyada öne çıkanlara -ve tabii çoğunlukla çıkmayanlara (!)- kişisel ve mecburen taraflı bir bakış:

 

TÜRKİYE’DE AYIN İNSANI:

Türkiye’de zamanlamasıyla bizi gafil avlamaktan tarih boyunca hiç bıkmamış olan Manidar Türkoğlu ,17 Aralık 2013’ten bu yana geçen dönemde yine en ön saflarda idi. Tam da Türkiye’nin “şaha kalktığı” ve seçimlere de bu kadar az zaman kalmışken aksi bir manidarlık, aksi bir şahsiyet düşünülebilir miydi!

Ama heyhat! Şubat’ta işler değişti. Mesela, 2004 yılında öldürülen, ama katili 10 yıldır bulunmayan 24 yaşındaki Barış Dönmez’in davasında “yüce Türk adaleti”, iki sanığın yargılandığı davayla ilgili görüşünü şubat ayında şöyle özetledi: “iki sanıktan biri yargılanırken öldü. Diğerine de beraat kararı verilsin.” Sonra da bu kararı verdi.

Adalet Bey’in şubat ayındaki diğer yüce gönüllülüklerini, geleneksel hoşgörü ve misafirperverliklerini saysam yere göğe sığmaz!

O yüzden Şubat 2014 için bir “ayın insanı” belirleyeceksek, ben oyumu yakın tarihimizde Manidar Bey ile her daim çekişmiş ama son dönem yaptığı ataklarla öne geçmiş olan Adalet Yüce Türkoğlu’ndan yana kullanmak isterim.

Nasıl da manidardı, nasıl da yüceydi ve cömertti şubat! Bir de “cüce” derler!

 

DÜNYADA AYIN İNSANI:

Ocak ayında dünyada ayın adamı, sarayından motosikletle ayrılıp kahvaltı için sevgilisine geleneksel Fransız poğaçası “kruvasan” götüren Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’dan başkası değildi. Şubat’ta ise dünyada ayın insanı, Avrupa’nın en genç Başbakanı unvanı alan Matteo Renzi oldu kanımca. Renzi, Floransa’nın sokaklarda bisikletle gezen ve gerekmedikçe kravat takmayan merkez sol eğilimli bir Belediye Başkanı iken, parti içi bir devrimle 21 Şubat’ta Demokrat Parti’den İtalya Başbakanı oldu. 39 yaşındaki Matteo Renzi, kendisi gibi eski bir izci olan Agnese Landini ile evli ve de 3 çocuklu. Bakalım İtalya’nın genç izcisi pazar sabahları bisikletine atladığında nasıl bir rota izleyecek?

 

AYIN OLAYI:

Şubat ayının 24’ünde “bir baba ile oğlu arasındaki ses kaydı” sosyal medya aracığıyla gündemin zirvesine yerleşiverdi. Bu kayıttaki konuşmaların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında 17 Aralık 2013’te geçtiği iddia edildi. Konuşmalar sayesinde bir babanın talimatlarıyla seferber olan bir ailenin sabah 08:00 ile akşam 23:15 arasındaki bütün canhıraş uğraşılarına rağmen evde kasalar içinde saklı duran paraları bir türlü sıfırlayamadığını öğrenmiş olduk. Evde gizli paranın eritile eritile ancak 30 milyon avroya kadar indirilebilmesi, bir türlü sıfırlanamaması şubat ayının olayıdır. Bu, sadece Şubat’ın değil, belki de Geç Cumhuriyet döneminin en büyük olayıdır. Türkçedeki vecize haznemizi biraz zorlayarak şunu söylemekle yetinelim: Eritmeyen Allah eritmiyor!

 

AYIN HABERİ:

Radikal gazetesi muhabiri Ömer Erbil Ataköy sahilindeki kanunsuz yapılaşmayla ilişkili gelişmeleri yakından takip etmiş ve her aşaması ayrı bir skandala sahne olan bu konuyu 23 Ocak’ta Radikal gazetesinin manşetine “Sahilim O Kadar Yeşildi ki” başlıklı haberiyle taşımıştı. Kamuoyunun büyük tepkisini çeken bu konuyla ilgili olarak ilerleyen günlerde yeni bir gelişme oldu. Tarihi Baruthane binasının olduğu Ataköy sahilinde inşaat çalışmaları Koruma Kurulu’nun kararıyla durduruldu. Ömer Erbil’in “Buna Dur Dediler” başlığıyla 1 Şubat tarihli Radikal’de yer alan bu haberi Şubat ayının yüreklere su serpen “en güzel” haberlerinden biri oldu.

 

AYIN MANŞETİ:

Başbakan’ın Habertürk’ten 3 kişiyi bir sağlık haberi yüzünden ve “Alo Fatih” hattı aracılığıyla işinden attırdığı iddialarının ortaya çıktığı gün, Sabah gazetesinin birinci sayfasında (10 Şubat 2014) iri puntolarla “Hey! Orada Hiç Kimse Yok mu” şeklinde bir manşet yer aldı. Zamanlama daha ne kadar manidar olabilirdi! Sabah-ATV için kurulan para havuzunu organize eden bazı iş adamlarının “milletin ..... koyacağının” telefon görüşmeleriyle ortaya çıktığı günlerde, Sabah gazetesi “Hey!” diyerek dikkatleri Afrika’ya öteleyen manşetiyle Somali mülteci kampındaki sorunları dert edinmek istemişti. İnsanın “bir kısım medyaya” seksen sekiz bin puntoyla manşetlerden sorası geliyor: “Hey! Orada Hiç Kimse Yok mu Hakkatten?”

 

AYIN HABERCİSİ:

“Haberi” mumla aradığımız bir dönemde her akşam 19:00’da çok sayıda insanı Artı 1 TV’deki ana haber bülteni Canlı Gaste ile ekrana kilitleyen Can Dündar, Şubat ayının da habercisi oldu.

 

AYIN TV PROGRAMI:

Soru ve yorumlarıyla kendisini karşısındakinin ve onun cevaplarının önüne koymaya çalışan pek çok meslektaşından farklı olarak, son derece samimi ve kompleksiz bir havada konuklarına doğru soruları yönelten, onları saygıyla ve sükûnetle dinleyen Mirgün Cabas’ın Artı 1 TV’deki Mirgün Cabas ile Her Şey programı şubat ayında da ayrı bir övgüyü hak etti. İsmail Saymaz, Bekir Ağırdır, Sırrı Süreyya Önder, Hasan Cemal programın şubat ayı konuklarından bazılarıydı.

 

AYIN ÖNGÖRÜSÜ:

Şubat 2014’te ayın öngörüsü, 6 Şubat günü bir açıklama yaparak, “Reza Zarrab yakında serbest kalacak” diyen ve uyarıda bulunan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na aitti. Kılıçdaroğlu’nun “biraz daha içerde tutarlarsa konuşabilir” dediği Reza Zarrab bu öngörüden 3 hafta sonra, 28 Şubat’ta bakan çocukları gibi serbest kaldı. Önümüzdeki 1 yıllık süre zarfında 3 kez sandık başına gidecek olan CHP’li seçmenler şimdi Kılıçdaroğlu’ndan “CHP ne zaman iktidar olacak” sorusu için isabetli bir öngörü bekliyor.

 

AYIN EN İYİ KÖŞE YAZISI:

Ocak ayında en isabetli değerlendirme ve öngörüleri içeren yazıların belki de başında Nuray Mert’in “Paralel Devlet: Yeni Deli Gömleği” (T24, 14 Ocak 2014) yazısı gelmişti. Bu özelliklere sahip yazılar arasında Şubat’ta en çok öne çıkanların başında ise, barındırdığı sağlam devlet tahlili ve vicdanlı duruşuyla Orhan Gazi Ertekin’in 9 Şubat 2014 tarihli Radikal 2 için kaleme aldığı “Ali İsmail’in Yolu” başlıklı yazısı geliyordu.

 

AYIN EN EĞLENCELİ KÖŞE YAZISI:

 “Doyamadım Başbakan’a” (Hürriyet gazetesi,  2 Şubat 2014) başlıklı yazısıyla Gülse Birsel, şubat ayının en eğlenceli köşe yazılarından birine imza attı.

 

AYIN EN UFUK AÇICI FİKİR YAZISI:

Şubat ayında etrafta ufuk açıcı fazlaca bir fikir yazısına rastlayamadım. Ama Ömer Laçiner’in Birikim Dergisi’nin Ocak 2014 sayısında kaleme aldığı “Özgürlük ve Eşitliğin İç içeliği (2)” başlıklı yazısını ancak Şubat ayında okuma fırsatı bulabildiğim için, bu makaleyi “ayın en ufuk açıcı fikir yazısı” kategorisinde görebilirim belki. Laçiner bu önemli yazısında anahtar kavramlar üzerinden Sol’un yeniden tanımlanmasına ilişkin tartışmasını bir önceki ay kaldığı yerden sürdürüyordu.
 

AYIN MEDYA ANALİZİ:

Ümit Kıvanç, Riya Tabirleri adını verdiği “bağımsız şahsi gazetesi”nde çok uzun zamandır medya ve haber analizlerine de yer veriyor. Kıvanç, 15-18 Şubat 2014 tarihlerinde art arda 4 gün bu kez Kabataş Olayı’nı masaya yatırdı ve bu olayın ardındaki hakikatin peşine düştü. Kıvanç, elindeki sınırlı araçlarla bütün o “sis, pus ve hamaseti” ayıklayıp, medyamızda artık örneğine pek rastlanmayan bir titizlik ve objektiflikle olayın karanlık köşelerine ışık tuttu ve harika bir “vaka analizi” gerçekleştirdi. İçinde bu kadar sağlam bir medya ve haber analizi barındıran yazılar okumayalı çok olmuştu.

 

AYIN KİTABI:

“Dünya Ağrısı” (Can Yayınları) ile Ayfer Tunç, Şubat ayının en iyi kitaplarından birine imza atmış oldu.

 

AYIN DEMECİ:

Ocak 2014’te ayın demecini verme ayrıcalığı, “Sol İktidara Az Geldiği İçin Az Hırsızlık Yapıyor” şeklinde derinlikli (!) açıklamalarıyla TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya ait oldu. Şubatta ise ayın demeci -daha önce liderini, Başbakan’ı istifaya çağırıp partiden ayrılmaya yeltense de- bundan hemen vazgeçip 3 Şubat’ta “maksadını aşan istifa kelimesi için liderimden ve dava arkadaşlarımdan özür diliyorum” diyen eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dan geldi. Maksat, maksatlar aşılmasın. Maksat gönüller bir olsun!

 

 

Twitter: @akdoganozkan

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"