27 Şubat 2017

Menbiç ve Rakka hayallerine çok yönlü set

Suriye Ordusu Ankara’nın ilan edilmiş (Menbiç ve Rakka) heveslerine SDG’nin öncülüğünü yapan Kürtlerle birlikte (en azından bu güzergâh üzerinden) set çekmek üzere.

Suriye ve Irak’ta süregelen savaşla ilgili olarak son günlerde yaşanan ve bizde pek kayda geçmemiş gelişmelerden önemli bulduklarım şöyle:

BİR: Ankara’nın “El Bab’tan sonra Menbiç’e de gideriz, Rakka’ya da” şeklinde özetlenebilecek açıklamaları üzerine, Suriye Arap Ordusu’nun hedef revizyonuna yöneldiği dikkati çekiyor. El Bab’a güneyden ilerlemeyi yavaşlatan ordu birlikleri Ankara’nın bu yöndeki demeçleri üzerine önce doğuya yönelerek El-Bab - Rakka yolunu kapattı. Ardından biraz daha da doğuya geçerek Menbiç yönünde ilerledi. Son olarak Kasr el Bureyç’i geçen Suriye ordusu 26 Şubat 2017 itibarıyla Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) denetimindeki Üm Tamah şehrinin güneybatısındaki Bize köyüne 10 km. yaklaşmış durumda. Bir başka deyişle Suriye Ordusu, Ankara’nın ilan edilmiş (Menbiç ve Rakka) heveslerine SDG’nin öncülüğünü yapan Kürtlerle birlikte (en azından bu güzergâh üzerinden) set çekmek üzere. Bölgedeki IŞİD savunma hattını delen Suriye Ordu birliklerinin Bize dışında Ebu Cabbar Kabirah, Kirbet Hayr, Han Hayr, el Kitah, Um Haraz ve Misrihah köylerini de denetim altına aldığı haberleri geliyor. Daha güneyden Şanhasah beldesini de ele geçiren ordu güçleri yakın bir zamanda 10-15 km mesafedeki Mahsene ve Han el Humr’daki SDG kuvvetleri ile de birleşme yoluna giderse IŞİD güçlerini kuzeyden ve güneyden bir cepte sıkıştırabilir. Dolayısıyla, Kürtler Ankara’nın yoğum baskısı altındaki ABD’nin yarın öbür gün olası bir talebiyle Menbiç’ten çekilmek zorunda kalsalar bile, bölgeyi TSK desteğindeki ÖSO birliklerine teslim etmek yerine kime devrederek çekilecekler, anlaşılmış durumda.

İKİ: El Bab’ın geçtiğimiz hafta TSK desteğindeki Özgür Suriye Ordusu birliklerinin eline geçmesinin ardından, Ankara’nın Menbiç, Rakka gibi yeni hedeflere ilerleme ve Kürtleri Fırat’ın doğusuna çekilmeye zorlama ihtimali Washington yönetimini Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yönelik desteğinin altını bir kez daha çizmeye zorlamış olmalı ki, ABD Merkez Komutanlığı'ndan General Joseph Votel, Rojava’da Halk Savunma Birlikleri (YPG) öncülüğündeki SDG komutanlarıyla Rojava’da, yani Suriye Kürdistan’ında geçtiğimiz hafta içinde bir araya geldi. Votel, bölgeye yaptığı ziyarette bir yandan Rakka’nın IŞİD’den temizlenmesi için daha çok Amerikan askerine ihtiyaç duyulduğunu vurgularken, bir yandan da SDG’nin IŞİD’e karşı mücadelesinde yeni silahlarla donatılması gerekliliğine işaret etti. Votel’den önce de ABD'li senatör John McCain Rojava’nın Kobani kentini ziyaret etmişti. SDG askerlerini eğitmek üzere Rojava’da yaklaşık bin 500 kişilik Amerikan Özel Kuvveti bulunuyor. Başkan Trump bu hafta içinde Suriye ve Irak’taki kara birliklerinin sayısını artırma kararı alırsa bu sayı da tırmanabilir. Bu arada, hemen hatırlatalım, yaklaşık 3.5 ay süren El Bab savaşının ardından, belde, 23 Şubat günü Fırat Kalkanı unsurlarının kontrolüne geçmişti. Kentte IŞİD’e bir koridor açılmış ve belde içerisinde kalan IŞİD militanlarının geçişine bu koridor üzerinden izin verilmişti. Tadif, Bizza ve Kabasin kasabalarındaki IŞİD militanları da bölgeden çekilmişti. Önceki gün gelen haberler IŞİD’den boşalan Tadif’e Suriye Ordu birliklerinin girdiği ve bölgeyi denetim altına aldığı yolunda.

ÜÇ: Bu arada Washington’dan gelen haberler Trump’ın bölgeye daha fazla piyade birliği sevk etmek doğrultusunda Amerikan kamuoyunu ikna etme gayreti içinde olduğu yönünde. Geçtiğimiz hafta ABD yönetimi kara birliklerinin Irak’ta IŞİD’e karşı ön saflarda savaştığını ilk defa kabul etmişti. Bu hafta bu açıdan daha da kritik. Zira ABD Savunma Bakanı James Mattis, IŞİD ile Irak ve Suriye’de bundan böyle nasıl savaşacaklarına dair yeni raporunu Başkan Donald Trump’a 28 Şubat’ta, yani yarın sunacak. Başkan Trump aynı gün Amerikan Kongresi’nin ortak oturumunda ilk konuşmasını yapıyor olacak. Ve bu konuşmanın ardından belki de ABD’nin Suriye Savaşı’na bundan böyle daha fazla kara birliğiyle dahil olacağını görebileceğiz. Amerikan halkı bu fikre ikna oldu mu, olmadı mı, onu da anlayacağız. Trump geçtiğimiz yılki seçim kampanyası sırasında bir ara, askeri kaynaklardan 20-30 binlik bir Amerikan kuvvetinin bölgeye gönderilmesi gerektiği yönünde bilgiler aldığından söz etmişti. Bakalım Washington yönetimi bölgeye göndereceği asker sayısı ile ilgili olarak nasıl bir rakamda karar kılacak!

DÖRT: Öte yandan, Irak Hava Kuvvetleri ilk kez olarak kendi sınırlarının ötesine geçerek Suriye topraklarındaki IŞİD hedeflerini de vurmaya başladı. Reuters’in Suriye Dışişleri bakanlığı kaynaklarından aldığı bilgiye bakılırsa, Huseyba ve el-Bukemal bölgelerindeki IŞİD hedeflerine yönelik söz konusu hava saldırıları Şam yönetiminin rızası ile gerçekleşti. Bu durumda, Suriye, Rusya, İran, Irak ve Hizbullah’tan (Lübnan) müteşekkil 4+1 ittifakı ABD’nin bu ortaklığı çatırdatma ve ülkede rejim değişikliği sağlayacak istikrarsızlaştırma girişimlerine rağmen halen ayakta görünüyor.

BEŞ: Bu arada, Türkiye’nin son zamanlarda söz düellosu içinde olduğu İran ile neden gerildiği de arkaplanda tüm yönleriyle ortaya çıkıyor. Bölgeden gelen haberlere bakılırsa, İran, enerji anlaşmaları bağlamında Ankara’yı da tedirgin edecek bir biçimde Irak ile safları sıklaştırıyor. Irak Petrol Bakanlığı’nın Kerkük petrolünün İran üzerinden dünya piyasasına sürülmesine yönelik olarak Tahran yönetimi ile 20 Şubat’ta bir ön anlaşma imzaladığı duyuruldu. Anlaşma hayata geçerse boru hattının büyük ihtimalle Süleymaniye kentinden yani Kürdistan bölgesi topraklarından geçmesi ve bu şekilde İran’a bağlanması gerekecek. Ciddi bir bütçe de gerektirecek böyle bir anlaşmadan haberlerinin olmadığını, gelişmeyi herkes gibi medyadan duyduklarını belirten Kerkük İl Meclisi üyeleri, şu sıralar Kerkük petrolünün İran üzerinden dünya piyasalarına sürülmesi konusunu incelemeye almış durumda. Konunun Barzani’nin Ankara temaslarında da gündeme gelmiş olması kuvvetle muhtemel.

Bilindiği gibi, daha önce Kerkük petrolü tankerlerle İran’a taşınıyordu. Ancak ABD, Erbil ile Bağdat arasında bir anlaşma gerçekleştirerek bu durumu değiştirmiş ve Kerkük petrolünün Irak Kürdistanı’ndaki boru hattı üzerinden Türkiye’ye akmasını sağlamıştı. Kerkük’ten günlük 250 - 300 bin varil petrol Kürdistan üzerinden Türkiye’ye, oradan da dünya piyasalarına aktarılıyor. Aynı zamanda 100 bin varil petrol de Bağdat gözetiminde ihraç ediliyor.

twitter: @akdoganozkan

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"