Eylül ayında bu memlekette (ve de bu memleketin bir parçası olan coğrafyada) epeyce tatsız gelişmeler oldu. Suruç’u, Kobane’si, Musul’u, rehinesi, şusu, busu... Ama bunlardan biri var ki, yandaş medyanın kafasıyla uçmaktan (!) helak olanların dahi ayaklarını yere indirecek cinsten! Bu ülkenin hangi coğrafyanın ne tür bir parçası olduğu konusunda net olmamızı sağlayacak, ham hayallere fren koyacak cinsten!
İşte o gelişme, o haber: Türkiye, kadınlara ne ölçüde fırsat eşitliği sunulduğunu ölçen “Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi” sıralamasında dünya üzerinde 148 ülke arasında 118. sırada yer aldı.
Söz konusu bilgi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) 2014 tarihli “İnsani Gelişme Endeksi” raporunu temel alıyor. Hani, bazı arkadaşlar arada “kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye, ölçmeye kalkmasın” diyorlar ya! Hadi buyurun bakalım, ABD’nin Türkiye’ye bir “puding testi” münasip gördüğü Eylül ayında Birleşmiş Milletler de bize ancak 118. sıranın nasip olduğu bir ölçme ve değerlendirme uygun görmüş.
Nasıl görmüş? Malum, BM her yıl yüzlerce ülkeyi bu amaçla ölçüyor, biçiyor ve bir endeks temelinde değerlendirme yayınlıyor. Sonra her bir ülkenin bu endeks puanlarını kadınları ve erkekleri ayrı ayrı temsil edecek şekilde ayrıştırıyor. Sonra da kadınlar için bulunan değeri erkekler için olana bölüyor. Dolayısıyla ortaya çıkan rakam ülkelerin kadınlara ne kadar eşitlikçi ve adil yaklaştığını göstermiş oluyor. Buna da “Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi” deniyor.
Özetle, BM’nin bu endeksi de içeren son raporu diyor ki... Ortalama ömür beklentisi, ortalama öğrenim görme süresi, kişi başına düşen GSMH vb. göstergeler açısından Türkiye’de kadınlar ile erkekler arasında öyle büyük fark var ki... Bu eşitsizlik, çok affedersiniz Uganda’da bile yok, diyor!
Diyeceksiniz ki... BM ne ki? Türkiye dünyanın en büyük 18. şeysi değil mi?
“Yeni Türkiye” neyin, kimin en büyük kaçıncı şeysi, onu bilemeyeceğim. Ama “Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi” sıralamasında 118.’liği bir Afrika ülkesi olan Gana ile paylaşıyor, onu biliyorum.
Tabii insanın aklına “Türkiye yakın bir gelecekte ilk 100’e girer mi,” gibi bir soru geliyor. Belki bir 4 sıra tırmanıp da Uganda olursa yarın, neden ilk 100’e de girmesin, hatta sonra 23 sıra daha tırmanıp Malezya olmasın öbür gün?
Listede “dünya kadar” ülke olduğu için, Türkiye’yi bulmak kolay değil. Ama rapora ve sıralamaya göz atmak isteyenlerin işini kolaylaştıracak bir ipucu vereyim: Türkiye’nin arkasında Suriye, İran ve Irak var. Yani, kendimizi belalarda paydaş kıldığımız komşularımızın çok uzağında değiliz. Dolayısıyla listede Türkiye’yi arayanlar bu komşularımızı bulunca bizi de bulmuş sayılırlar.
Yeni güney komşumuz IŞİD BM üyesi olmadığı için şimdilik sıralamada yok. Ama bu “öfkeli gençlere” bir fırsat verilir de, onlar da listeleri alt sıralardan zorlarsa, bilin ki “Yeni Türkiye” bir ülkeyi daha ardında bırakma başarısı gösterecek!
Tabii o güne kadar komplolara ve fitnelere karşı uyanık olmak lazım. Ben acaba raporun altında bir Pennsylvania imzası falan var mıdır, diye epey bir bakındım. Yok, New York yazıyor! Ama zaten kuş uçuşu aralarında ne kadar mesafe var ki!
Tabii rapor ülkemizdeki bazı “son dakika gelişmelerinden” önce yayınlandığından onların olası sonuçlarını içermiyor. Oysa, biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde, 10 yaşındaki kız çocuklarına okullarda türban giyebilme hürriyeti (!) getirdik. Çünkü, “gerçek şahsiyet, özgürlük fikri ortaöğretimde oluşur. En kritik dönem ortaöğretim dönemidir,” diye düşünen bir başbakanımız var.
Böylece “Yeni Türkiye” yolunda eksik kalan bu dev adımı da hayırlısıyla atmış olduk. Bir kaç yıla evlenip çoluk çocuğa karışacak genç kadınlarımız, bu pozitif ayrımcılığın rüzgarıyla eminim bu endeksi yakında hallaç pamuğu gibi atacaklardır.
Bir yandan da, acaba, diyorum, genç ortaokullu kızlarımıza “türbanla okula gelme hakkı getiren” hükümetimiz bu hürriyetçiliğini geliştirir, kızlara erkeklerin gitmeyeceği okullara gidebilmeyi “seçme özgürlüğü” de getirir mi?
Getirirse, işte o zaman endeksin tepesindeki Norveç korksun bizden! Hatta yandaş basınımız da BM’de boş sıralara konuşan cumhurbaşkanımız için attığı “dünyaya meydan okuduk” falan gibi manşetleri bir kenarda tutsun. Demedi, demeyin. Çok kısa bir süre içinde yine lazım olacak o manşetler.
Zaten burası “Yeni Türkiye” değil mi? Neden bunun dışında başka manşetlere ihtiyacımız olsun ki!
twitter: @akdoganozkan