04 Ağustos 2013

Delikanlı Kim Bakalım!

Bu ülkenin zengin fiziksel ve kültürel hazineleri yağmalanıp yok edilirken devlet mi yoksa 'vatandaş' mı daha fütursuz olabiliyor, buna karar verirken zorlanıyor insan

 

\

Kuzey Ormanlarımızı ve genelde doğamızı tehdit eden gelişmeler konusunda bir fikir, bir hüküm sahibi olabilmek için çoğunlukla biraz bilgi ve vicdan sahibi olmak yeterli. Ama bu ülkenin zengin fiziksel ve kültürel hazineleri yağmalanıp yok edilirken devlet mi yoksa “vatandaş” mı daha fütursuz olabiliyor, buna karar verirken zorlanıyor insan.

Bu soruya bir yanıt aramak için geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini alan “Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü”* isimli kitabımı açtım ve içinden küçük bir “çevre” seçkisi yaptım. Bir de siz bakın. Bakın bakalım! Delikanlı var mı? Varsa, delikanlı kim bakalım!

 

Ağaç i.

1. Zamanında sorumsuz birilerince dikilmiş, bugün evimizin önünde toz, sümüklüböcek ve kertenkele yapan, polenleriyle alerjiye sebebiyet veren, dallarıyla manzaramızı kapayan, neyse ki en sonunda izinsiz dikilmesi büyükşehir belediyelerince yasaklanmış, yer yer kepçelenmiş, aslen bir kışlık yakacak maddesi.

2. Taksim’de “gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz” ve oturacağımız 563’ün üzerindeki hayat formundan her biri.

 

 

Apartman i.

Orman vasfını yitirmiş arazilere ya da dere yataklarına bir miktar sabredilerek –gece ya da gündüz– kondurulan ve selamete erilen Türk beton sanatı şaheserleri. (Bkz. Orda Kimse Var mı?)

 

Arazi açmak f.

Kalıcı bir yasal altyapıya kavuşturulamayışına milletçe çok üzüldüğümüz ama yerel ve genel seçimler öncesinde ödüllendirilişine çok sevindiğimiz yasadışı (!) bir milli sporumuz. • Köy veya kent dahilindeki ormanlık ya da makilik kamu arazilerini yasadışı işgal eden vatandaşlarımızın süreç içinde tarla ve kooperatif arsası oluşturma, yani bir tür özelleştirme çabası. (Bkz. Açmayalım da besleyelim mi?)

“Toprağı ve suyu tutan, sele ve erozyona karşı bir numaralı savaşçı olan makileri tarım arazisi açmak ya da yerleşim alanı oluşturmak  için yok ettik. (...) Bunu çoğunlukla kanunsuz bir biçimde ve de büyük bir hızla yaptık. Sonra dağlardan yamaçlardan sular, seller gelmeye başladı.” – Akdoğan Özkan, Gafillikler Kitabı, 2009.

\

Bal i.

Muhtevasına kesmeşekerin dışında naftalin, parafin ve antibiyotik ilaçlar katarak elde ettiğimiz süzme (!) zehirli bir bileşik.

 

Balık i.

Kurşun, kadmiyum ve cıva gibi ağır ve kıymetli metallerimizle besleyip itinayla büyütmemize rağmen o rezil belleksizliğiyle bizi ve körfezlerimizi zehirleyerek âdeta ekmek yediği tasa yapan nankör, güvenilmez bir canlı türü.

“Bir insana balık verirseniz, bir günlüğüne açlığını dindirirsiniz. Aynı kişiye balık tutmayı öğretirseniz üç yıl içinde cıva zehirlemesinden ölecektir.” – Charles Haas, ABD’li yazar ve aktör.

 

Çöp i.

1. Tertipli ve titiz vatandaşlarımızın arabalarını temiz pak tutmak amacıyla araç pencerelerinden dışarıya, yola attığı ya da piknik arazilerinde bıraktığı çirkin ve artık maddeler.

2. İstanbul Kurtuluş’taki cadde ve sokaklarda akşam saatlerinde ücretsiz park imkânı sağlanan, poşette atık maddeler.

 

 

Dere i.

Islah ederek Dereiçi Caddesi, Dereağzı Tesisleri, Bülbül Deresi Sitesi adlarıyla medeniyete –hatta yer yer turizme– kazandırdığımız (!), sinek yapan, pis kokulu, gereksiz sulak alan ya da hafriyat deposu.

“İnşallah ıslah edilmedik dere bırakmayacağız.” – Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, www.ormansu.gov.tr, 25 Mart 2012.

 

Devlet baba i.

“Toprak Ana”nın üzerinden bir türlü inmeyen ve “bütün yaraları saran” sıcaklık. (Bkz. HES)

 

Orman i.

1. Hafta sonları duman duman mangal yaptığımız, poşet poşet çöp bıraktığımız, hafta içleri kamyon kamyon inşaat molozu döktüğümüz, hektar hektar kundakladığımız, cayır cayır yaktıktan sonra devletten temizlenmesi işini alarak bir de üste gani gani para kazandığımız, böylece altımıza traktör çektiğimiz, hafta içi ya da dışı fark etmez, sık ağaçlıklı vasfını yitirip 2B arazisi haline gelebilsin diye bol bol kesim yaptığımız, arazi “açtığımız”, günü gelince küçük bir kulübeden “Yeşil Vadi Orman Konakları”na kadar geniş bir yelpazede konut diktiğimiz, vakit buldukça da kaçak avlandığımız, bakmaktan bıktığımız evcil hayvanları saldığımız, uzun lafın kısası, çok işlevli, (yer yer de) ağaçlı ve insana çok faydası olan arazi.

2. İstanbul’daki orman işletme müdürlüklerine ekmek paralarını kazanmaları için her hafta sonu gelen 20 bin kişinin arkasında bıraktığı çöpleri toplama görevi vermemize vesile olan ağaçlıklı arazi.

 

Rüzgâr i.

Sadece bir kibritle geniş “araziler açma” ve yapılaşma fırsatı sunan doğal imkân.

 

Sahte s.

“Organik”, “hormonsuz”, “yüzde 100 doğal”, “katkı maddesi içermez” gibi niteleme sözcükleri ve “hey maşşallah şifa bu şifa” gibi destekleyici, “bunun garantisi benim beyim” gibi güven verici ifadelerle ama sertifikasız olarak satılan her tür “köy” yumurtası, “hakiki” karakovan balı, “saf” manda yoğurdu, “halis” tereyağı, “gerçek” yörük peyniri vb.

 

TC i.

Dünya üzerinde “Beautiful By Nature, Clean By Choice” sloganına sahip tek devlet, Turks and Caicos Islands (Türk ve Kaikos Adaları). • Adalarında yetişen ve Osmanlı fesine benzeyen fes kaktüsten ötürü adına Türk’lük, başkentine Büyük Türk’lük (Grand Turk) bulaşmış ülkenin uluslararası plaka kodu ve internet alan adı. (Türkiye için bkz. “Beautiful By Nature, 2B By Choice”)

 

Yangın i.

Hafızamızı sıfırlayıp yenileyen en “değerli” kültürel mirasımız. • Harap bir konağı güzelim bir otoparka, belki bir AVM’ye dönüştüren, yer yer eşya talanına da müsait kızıl bayram.

 

Yoğurt i.

1. Ekşimeyen, küflenmeyen, endüstriyel bir “dayanıklı beyaz eşya”. • İçine antibiyotik ile tabak yapımında da kullanılan petrol türevi melamin katarak protein oranını artırdığımız, geleneksel bir sahtekârlık mamulümüz.

2. Ayranın ceddi.

* “Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü”, Akdoğan Özkan, Notos Kitabevi, Temmuz 2013.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"