13 Kasım 2015 gecesi IŞİD tarafından gerçekleştirilen ve 130 kişinin öldüğü Paris Saldırıları’nın ardından kentte 1 milyonun üzerinde kişi sokakları doldurmuş ve ellerinde ışıklı pankartlarla oluşturdukları “Not Afraid” (Korkmuyoruz) yazılarıyla barışçıl bir yürüyüş yaparak bu alçakça katliamı “korkmadıklarını” haykıran ifadelerle protesto etmişti.
Bundan bir süre önce de, 3 Şubat 2015 tarihinde bu kez Ürdünlüler başkent Amman sokaklarını protesto için doldurmuşlardı. Zira IŞİD tarafından esir alındıktan sonra diri diri yakılarak öldürülen Ürdünlü pilot Muaz el Kesasibe’nin yakılma görüntüleri örgüt tarafından yayınlanmış ve internete düşmüştü. Amman’da bunun üzerine IŞİD’i ve kan dondurucu katliamı telin eden bir yürüyüş yapılmıştı.
Türkiye’yi isterseniz Avrupa’nın, isterseniz Ortadoğu’nun bir parçası olarak görün, bu memlekette başımıza nasıl bir melanet gelirse gelsin, topluca ve barışçıl bir karşı duruş sergileyemeyen, her katliamı sineye çeken bir topluluk görüntüsü içindeyiz. Feryatlar Adlı Tıp’a teşhis yapmaya gidenlerle sınırlı!
“Tanıdık var mı, yok!”
“E hadi kaldığımız yerden devam...”
Bırakın Fransa’yı Paris’i, bir Ürdün, bir Amman dahi olamıyoruz!
Çocuklarımız ölüyor, katlediliyor. Bir takım insan müsveddelerinin “oh, iyi olmuş” şeklindeki öğürtüleri dışında topluca ve kararlı bir insani ses çıkaramıyoruz. Birlikte yas tutmasını, birlikte haykırmasını bilmiyoruz.
Hani kötü bir kabus görürsün, kötüler peşindedir ve bağırmak, haykırmak istersin de bağıramazsın, sesin çıkmaz ya! Ter içinde uyanacağın bir kabustasındır çünkü! Bizim bu yaşadığımız bir kabus değil. Çünkü bağırmak, haykırmak isteyen yok, sesimiz çıkmıyor. Üç-beş tweet, o kadar!
Çocuklarımızı alıyorlar bizden, göstere göstere, bu kaçıncı! Ama sesimiz, gıkımız çıkmıyor! Birileri de “üç maymunu oyna” diyor. Sözde en kararlı (!) olanımızın da tek yapabildiği geride kalanları suskunluğa mahkum etmek!
Tamam, “asimetrik korku” iklimindeyiz. Ve tamam belli ki bir kabus değil bu!
Ama...
Acaba cehennem böyle bir yer olabilir mi?
(NOT: Yeni yılın bu ilk günlerinde Suriye Savaşı’nın bundan sonraki safhalarına odaklanan yine uzunca bir dış politika yazısı yazmaktı niyetim aslında. Ama olmadı, bizler sağa sola umut saçan pembe vecizeler döktürüp özlü sözler paylaşaduralım, yeni yılın özünde (!) eskisinin devamı olduğunu ilk günden kanıtlayan bir “yeni” katliam aklımı, elimi, serinkanlılığımı kilitleyiverdi. Çok üzgünüm.)
Twitter: @akdoganozkan