19 Kasım 2018

ABD'nin 6 trilyon dolarlık savaşı

"Amerikan kamuoyu 2001 sonrası yükselen Amerikan militarizminin vergi mükellefleri nezdinde ifade ettiği yüksek bedelleri nasıl değerlendirecek?"

11 Eylül 2001 Saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan, Irak, Pakistan gibi ülkelerin topraklarında “Terörle Savaş” adı altında giriştiği sınır ötesi askeri operasyonların Amerikan vergi mükelleflerine maliyetinin, yaklaşık 5,9 trilyon doları bulduğu ortaya çıktı.

Söz konusu rakam, ABD’nin en seçkin yüksek öğrenim kurumlarından Brown Üniversitesi’ne bağlı “Watson Institute of International and Public Affairs” adlı araştırma enstitünün gerçekleştirdiği araştırmanın Costs of War (Savaşların Maliyetleri) başlığını taşıyan sonuç raporunda telaffuz edildi.

Neta C. Crawford isimli araştırmacının imzasıyla 14 Kasım 2018 tarihinde yayınlanan raporun belki de en çarpıcı tarafı, ABD’nin 11 Eylül sonrasında girdiği savaşların sadece doğrudan değil dolaylı maliyetlerini de dikkate alıyor olması. Böyle olduğu için de Pentagon’un bu konuda verdiği rakamdan en az 2 trilyon dolar daha yüksek.

 Zira, araştırmada ulaşılan 5,9 trilyon rakamı, ABD Savunma Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın vermiş oldukları doğrudan askeri harcamalarla ilgili rakamların yanı sıra, bu savaşların sonucu olarak federal hükümetin yapmak zorunda kaldığı dolaylı harcamaları da içeriyor. Burada dolaylı harcamalar derken, 11 Eylül saldırılarından sonra ülke içinde terörle mücadele etme misyonuyla kurulan ABD İç Güvenlik Bakanlığı’nın yaptığı iç güvenlik harcamaları, savaşın fonlanması için alınan kredilerin faizleri, gazilere yönelik yapılan sosyal yardımları, harp malulleri için yapılan masrafları ve diğer bazı ilave savaş harcamaları kastediliyor.

ABD hükümetinin sadece iç güvenlik için 2001- 2019 mali yılları arasında yaptığı harcamaların toplamı 924 milyar doları buluyor. Aynı dönemde savunma harcamaları için alınan kredilerin faizleri 716 milyar dolar tutarken, gazilere yönelik sosyal yardımlar ile harp malulleri için yapılan masraflar 352 milyar doları aşıyor. Ayrıca Savunma Bakanlığı bütçesine aynı dönemde savaşlarla ilgili ilave harcama olarak yansımış 918 milyar dolar da raporda dolaylı harcamalar kalemi içinde değerlendiriliyor.

Rakam 6,7 milyar doları bulacak

Tüm bu dolaylı harcama kalemleri, doğrudan askeri harcamalarla bir araya geldiğinde, yukarıda da bahsettiğimiz gibi 6 trilyon dolara yakın bir rakama ulaşılıyor. Raporun dikkati çektiği bir husus da, hükümetin ülke dışında asker konuşlandırmaya son vermemesi ve Ortadoğu ile Asya’daki askeri operasyonlarına devam etmesi durumunda, bu rakamın 2023 mali yılına kadar tahminen 6,7 trilyon doları bulacak olması.

Aslında Pentagon ile Dış İşler Bakanlığı, ABD’nin OCO (Overseas Contingency Operations) olarak anılan deniz aşırı askeri harekatları için 2020-2023 mali yılları arasında 84 milyar dolar doğrudan harcama yapılacağını öngörmüştü. Ancak Watson Institute, yapılacak dolaylı harcamaları da işin içine dahil ettiğinde, ABD’nin 2023’e kadar 808 milyar dolar ilave harcama yapacağı sonucuna da ulaşıyor.

Bu da, ABD’nin 11 Eylül’den sonra “Terörle Savaş” adı altında Afganistan, Irak, Pakistan ve Suriye’de giriştiği askeri operasyonların Amerikan vergi mükelleflerine maliyetinin 2023 mali yılı sonunda 6,7 trilyon doları bulacağı anlamına geliyor. Bu çok ciddi büyüklükteki rakam, ABD’nin 2017 yılı GSMH’nın yarısından fazla bir tutar.

“Afganistan Savaşı’nı kaybettik”

Tabii işin en ciddi boyutu da, Amerikan vergi mükelleflerine bu kadar büyük bir yük getiren, bu “Terörle Savaş” adı altındaki askeri operasyonların kamusal düzlemde hiçbir şekilde tartışılmadan, neocon’ların bir oldu-bittisi ile girilen bir militarist sürecin sonunda mükelleflerin cebine uzanması. Ancak raporun ABD’nin Afganistan’da savaşı kazanamadığının iyiden iyiye tescil edildiği, Kandahar’daki NATO kuvvetleri komutanı General Austin Scott Miller’ın, bile “bu mücadele askeri sahada kazanılmayacak. İş siyasi çözüme ihtiyaç duyuyor” dediği bir döneme denk geldiği için, Afganistan’da “taktik askeri zafer” stoğunu da tamamen tüketmiş görünen Pentagon’un birkaç ay içinde bölgeden asker çekme takvimi oluşturmaya yönelmesi çok da sürpriz olmayacak.

Hatırlanacağı gibi, ABD’nin ülkeden çekilmek dışında bir seçeneği kalmadığı değerlendirmesini yapan Taliban güçleri, son olarak Ekim ayında Afgan yetkililer ile General Austin Scott Miller’ın başkanlığını yaptığı Amerikalı üst düzey askeri yetkililer arasında yapılan görüşmelerin gerçekleştiği mekâna bombalı saldırı düzenlemiş, 3 Afgan yetkilinin hayatını kaybettiği saldırıda, bazı Amerikalı yetkililer de yaralanmıştı. Bu gelişmenin de ardından ABD’deki bazı basın yayın organları, “Afganistan Savaşı Bitti. Kaybettik,” şeklinde manşetler atmıştı.

Hatta, Weekly Standard’a konuşan bazı üst düzey ABD yetkilileri, Başkan Donald Trump’ın birkaç ay içinde Afganistan’dan çekilme sürecini başlatabileceğini ileri sürmüşlerdi.

Öte yandan, ABD cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, Rusya’nın Afganistan sorunu konusunda da diplomatik öncülüğü üzerine almaya başladığı görülüyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un davetiyle 9 Kasım’da Moskova’da ikinci tur görüşmeler için bir araya gelen Afganistan hükümet yetkilileri ile Taliban’ın da aralarında olduğu silahlı muhalefet temsilcileri arasında gayrı-resmi nitelikte müzakereler yürütülüyor.

ABD askerleri 17 yıldır Afganistan’da. Buna rağmen, ABD desteğindeki Afgan hükümeti ülkenin ancak yüzde 60’ını kontrol edebiliyor. Ülkenin kuzeydoğu, güneybatı ve güneydoğusunda Taliban hâkim durumda.

Yarım milyon insan öldü

Afganistan’daki 17 yıllık savaşta binlerce insan da hayatını kaybetti. Nitekim, ekonomik cephesini yukarıda özetlediğimiz “Costs of War” başlıklı rapor, ABD’nin 11 Eylül’den bu yana giriştiği savaşların insan hayatı cinsinden maliyetini de çok net ortaya koyuyor. Rapora göre, 2001’den bu yana ABD ordusunun girdiği çatışmalarda 480 binin üzerinde insan öldü.

268 binin üzerinde ölüm Irak’ta, 147 bin ölüm Afganistan’da, 65 bin ölüm ise Pakistan’da gerçekleşti.

Tabii ölümler bunlarla sınırlı kalmadı. ABD’nin 2001 sonrasında girdiği savaşlarda yaşanan çatışmaların sonucu olarak 244 binin üzerinde sivil de hayatını kaybetmiş durumda.

10 milyonun üzerinde (Afgan, Iraklı ve Pakistanlı) insan ise yerinden yurdundan oldu, önemli bir kısmı mülteci konumuna geçti.

Irak ve Afganistan’daki savaşlarda hayatını kaybeden Amerikan askerlerinin sayısı ise 6 bin 800’ü buldu.

NATO’nun eski Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı emekli Orgeneral Wesley Clark, 11 Eylül saldırıları sonrası Başkan George W. Bush liderliğindeki neocon’ların ABD dış politikasını bir “darbe” ile “gasp” ettiklerini ve 7 ülkeyi hedef tahtasına koyan uzun vadeli bir plan geliştirdiklerini, ancak Amerikan kamuoyunu bu konularda bilgilendirmek zahmetine bile katlanmadıklarını söylemişti.

Ortaya çıkan son raporun ve Afganistan’daki gelişmelerin ardından, bakalım Amerikan kamuoyu 2001 sonrası yükselen Amerikan militarizminin vergi mükellefleri nezdinde ifade ettiği yüksek bedelleri nasıl değerlendirecek? Trump bu konudaki hassasiyetleri az da olsa sönümlendirmek için Afganistan’dan asker çekmeye başlayacak mı?

Yazarın Diğer Yazıları

Bir ‘devrimcinin’ bir cevlâni olarak portresi

HTŞ lideri Cevlâni’nin ailesinin Cevlân Yaylalarının İsrail tarafından işgali akabindeki zorunlu göçünde Filistin mücadelesine destek ile başlayan yolculuklarında altmış yıla yakın bir zaman sonunda geldikleri noktanın, Filistinli gruplara silah bıraktırıp kamplarını kapattırmak olması hayli manidar

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

"
"