20 Temmuz 2022

Üniversiteye giriş sınavlarındaki son durum

Sınav sonuçlarının net bir biçimde ortaya koyduğu tek bir gerçek var ki, bu ülkenin eğitim sistemi çoktan iflas etti

Pazartesi sabahı 2022 yılı üniversite sınav sonuçları açıklandı ve bu durum beraberinde bir kez daha eğitim üzerine ciddi bir biçimde eğilmemiz gerektiğini ortaya koydu. Ne demek istediğimi anlatmak için önce bir önceki yılın rakamlarının neler olduğunu hatırlayalım:

"ÖSYM'nin açıkladığı rapora göre, ilk oturumdaki 40 soruluk Türkçe testinde adayların net ortalaması 18 oldu. Adayların 20 soruluk Sosyal Bilimler testindeki net ortalaması 8'de kalırken Matematik testinden büyük başarısızlık çıktı. 40 soruluk Temel Matematik testinin net ortalaması 5 olurken 20 soruluk Fen Bilimleri testinden adaylar 3 net çıkarabildi. Benzer bir tablo, sınavın ikinci oturumu olan AYT'de de yaşandı. Türk Dili ve Edebiyatı testindeki 24 sorunun net ortalaması 6, 10 soruluk Tarih testindeki net ortalaması 2, 40 soruluk Matematik testindeki net ortalaması ise 5,2 olarak kaydedildi. Adayların, 13 sorunun yer aldığı Kimya ve Biyoloji testlerindeki net ortalaması ise sırasıyla 1,4 ve 1,8 olarak gerçekleşti."

2022 yılında açıklanan rakamlar da durum nedir, bu kez ona yakından bakalım:

"2022-TYT'de doğru cevap sayısı ortalamaları; Türkçe (40 soru) testinde 17,7, sosyal bilimler (20 soru) testinde 7,9, temel matematik (40 soru) testinde 6,9 ve fen bilimleri (20 soru) testinde 3,2. AYT matematik (40 soru) testinin ortalaması 7,2, AYT fen bilimleri testinin ortalamaları; fizik (14 soru) alt testinde 2, kimya (13 soru) alt testinde 1,5 ve biyoloji (13 soru) alt testinde 2. AYT Türk dili ve edebiyatı-sosyal bilimler-1 testinin ortalamaları; Türk dili ve edebiyatı (24 soru) alt testinde 6,6, tarih-1 (10 soru) alt testinde 2,6, coğrafya-1 (6 soru) alt testinde 2,9, AYT sosyal bilimler-2 testinin ortalamaları; tarih-2 (11 soru) alt testinde 1,9, coğrafya-2 (11 soru) alt testinde 3,6, felsefe grubu (12 soru) alt testinde 2,1, (DKAB) din kültürü ve ahlak bilgisi/ek felsefe grubu (6 soru) alt testinde 1,4 oldu."

Görüldüğü üzere iki yıl içerisinde büyük bir farklılık söz konusu değil, alanlar içerisinde bir önceki yıla göre verilen doğru yanıt sayılarında küçük artışlar veya azalışlar yaşanmış. Fakat asıl meselenin bir önceki yıl yaşanan sıfır çeken programlar nedeniyle kaldırılan baraj puanı olduğu gerçeğini göz ardı etmemek durumundayız.

İşte bunun için önce bir önceki yıla ilişkin rakamları yeniden hatırlamanın tam sırasıdır:

"YKS 2020'ye göre YKS 2021'de daha az aday barajı geçebildi. Buna göre, 2020 yılına göre 2021 yılında 160 bin daha fazla öğrenci ile gerçekleştirilen TYT oturumunda 1 milyona yakın öğrenci barajı geçemedi. 2020 yılında TYT oturumu için sayıları 1 milyon 745 bin olan barajı geçen öğrenciler 2021'de 1 milyon 627 bin olarak kayıtlara geçti."

Geçen yıl ve bu yıl AYT'de barajı geçme oranları şöyle oldu:

Sayısal: 2020 yüzde 58,60, 2021 yüzde 42,04 Sözel: 2020 yüzde 83,02, 2021 60,09 Eşit Ağırlık: 2020 yüzde 73,26, 2021 48.04

TYT'de 23 bin 695 bin aday sıfır çekti.

Sayısal'da her 100 öğrenciden 44'ünün sayısal puanı, barajın altında kaldığı için hesaplanmadı.

Sözel puan türünde adayların yüzde 66'sı barajı geçemedi.

Eşit ağırlıkta barajı geçemeyen öğrencilerin oranı yüzde 64 oldu.

Şimdi sırada bu yıla ilişkin rakamlarımız yer alıyor:

"Yükseköğretim Kurulunca (YÖK) 2022-YKS'den itibaren SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türlerinde sınav puanı hesaplanması için uygulanan TYT puan türünde 150 puan alma şartı ile yerleştirme puanlarının hesaplanmasında; TYT puan türü için 150; SAY, SÖZ, EA ve DİL puan türleri için 180 olan sınav puanı barajı uygulaması kaldırılmıştı. Bu yıl barajın kaldırılmasının ardından TYT'de puanı hesaplanan ve 100 ile üstü puan alan aday sayısı 2 milyon 911 bin 511 olurken; 96 bin 518 aday da 100 puan altında kalarak TYT'den 'sıfır çekti'."

2021 yılında YKS'ye 2,5 milyon aday katılmıştı bu rakam 2022 yılında 3 milyonu geçmişti ve sınava giren öğrenci sayısı bir önceki yıla göre 591.539 kişi artmıştı. Bir taraftan sınava giren öğrenci sayısında müthiş bir artış söz konusu iken öte taraftan kaldırılan baraj uygulamasına karşın yaklaşık yüz bin öğrenci yüz puanın altında aldığı için sınav sonucu hesaplanmayarak sıfır çekmiştir. İşte tam bu nokta ülke eğitiminin geldiği yeri göstermesi açısından ibret verici bir durumu ortaya koymaktadır. Bütün eğitim sisteminizi üniversite sınavlarına yönelik olarak şekillendiriyorsunuz buna karşın söz konusu sınavda ortaya çıkan sonuçlar ise her geçen yıl biraz daha karamsar bir tablonun gözler önüne serilmesine yol açıyor.

Geçen yıl sıfır çeken lisans programlarının yarattığı etkinin ortadan kaldırılabilmesi amacıyla üçüncü yerleştirme gündeme sokulmuş ve öğrencilere umut aşılanma yoluna gidilmişti. Ardından YÖK aldığı karar ile baraj puanlarının kaldırılması kararını almış ve bu yılki sınava öğrenciler bu kararın gölgesinde girmişlerdi. Alınan kararın üniversite kontenjanlarına ne ölçüde yansıyıp yansımadığını yerleştirme sonuçları sonrasında hep birlikte göreceğiz. Bununla birlikte sınav sonuçlarının net bir biçimde ortaya koyduğu tek bir gerçek var ki, bu ülkenin eğitim sistemi çoktan iflas etti. Göstermelik tedbirler ve pansuman uygulamalar ile hayatta olduğu gösterilmeye çalışılıyor. Akademinin değerini sayısallaşma üzerinden arttırabileceğini düşünen zihniyet sayesinde sürekli olarak öğrenci sayısını arttırıyor buna karşın hem sınavlar aracılığıyla buradaki yığılmayı arttırıyor hem de niteliğin her geçen gün biraz daha düşmesine yol açacak uygulamaları hayata sokuyoruz. Bu ise ülkemizin çocuklarının, gençlerinin bütün alanlarda müthiş bir vasatlık içerisinde çürümesine yol açıyor. Kendi diline, tarihine, en basit matematik işlemleri yapamayan kuşaklar yetiştirmeyi sürdürüyoruz. Durum sadece liseye, üniversiteye geçiş sınavlarından ibaret değil KPSS sınavlarında da sonuçlar içler acısı bir nitelik arz ediyor.

Son bir noktayı da ülkemiz insanlarının çok sevdiği, kişileri kendi bakış açıları ile yargılama meselesine ayırmak istiyorum. 2022 yılı AYT eşit ağırlık birincisi İzmir Atatürk Lisesinden mezun olan Selin Aşıkiraz'ın ailesi ile okulunda otururken yayınlanan görüntüsüne yönelik yorumlar tam da bu belirtmiş olduğum noktaya karşılık geliyor. İnsanların tek bir fotoğraf karesi üzerinden karakter analizine yapmak suretiyle hiç tanımadıkları insanlar hakkında değer yüklü ifadeler kullanmalarının son yıllarda giderek arttığını görüyoruz. En yakınındaki komşularının hayatlarını dikizlemeden alınan haz duygusunun sosyal medya sonrasında giderek daha da depreştiği ve bir o kadar da problemli bir durum arz ettiğine tanıklık ediyoruz. Kişiler, gördükleri bir fotoğraf karesi veyahut izledikleri birkaç dakikalık görüntüler üzerinden tanımadıkları kişilerin hayatları hakkında ahkam kesebilme hakkını kendilerinde görüyor ve biraz daha ileriye giderek onların hayatlarına dair çıkarımlarda bulunabiliyorlar. Bu bakış açısının içerisinde karşısındakileri yargılama, aşağılama, kıskanma, belirli bir şemanın içerisine hapsetme vb. gibi çok sayıda aşamanın emareleri yer alıyor. Zihinsel anlam haritalarımız üzerinden kişileri yargılayıp çoğu kez infaz edebiliyor ve bütün bunları yaparken de kendi küçük dünyalarımızda mutlu, mesut yaşadığımız zannıyla birlikte hayatlarımızı sürdürüyoruz. Sadece bu örnek bile bu ülkenin ve bu ülke insanlarının eğitimle birlikte hayata dair de çok fazla mesafe kat etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı.

1994 yılında “Futbolun Toplumsal İşlevi” başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı.

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı.

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir. 

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır.  Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır.

Kitapları

-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor)

iddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

Yazarın Diğer Yazıları

İçeriye taklit, dışarıya zehirli ürünler

Yeni bir yıla girmenin eşiğindeyiz ve yapılan denetimlerde ele geçirilen kaçak içkiler ve kaçak içki yapımı için hazırlanan hammaddelerin miktarı dahi, bu ülkede bazı şeylerin hiç değişmediğini gösteriyor

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

"
"