19 Ekim 2021
Farklı alanlarda Sayıştay raporlarının neler söylediğine ilişkin çeşitli yazılar yayınlandı. Spor konusunda ne olup bittiğine ilişkin herhangi bir yazıya rastlamadım eğer yayımlanmışsa en baştan özürlerimi ileterek söze başlamak istiyorum. Sayıştay Eylül ayı içerisinde 2020 yılına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanlığına ilişkin raporunu yayınladı, isteyenler kurumun sayfasından raporu indirebilirler⃰. Raporun yedinci sayfasında bulgu listesi yer alıyor ve bu listede aşağıya aynen aldığım başlıklara yer veriliyor;
Bulgu listesi
a) Denetim Görüşünün Dayanağı Bulgular
b) Diğer Bulgular
Her bir maddenin rapor içerisinde ayrıntılı bir biçimde incelendiğini ve ortaya son derece ilgi çekici sonuçların çıktığını belirtmek isterim. A bendinin ilk maddesine ilişkin olarak metin içerisinde geçen ifadelerden bazılarını dikkatlerinize sunuyorum; “… Buna göre 2019 ve 2020 yılları içerisinde Genel Müdürlük payı olarak Strateji Geliştirme Başkanlığı adına açılmış banka hesabına yatırılan tutarlar ile merkez muhasebe birimi tarafından gelir kaydı yapılan tutarlar arasında yaklaşık 2 milyar Türk Lirası farklılık bulunmaktadır. Bu farklılığın temel nedeni merkez muhasebe biriminin bahse konu hesaplardan haberdar olmaması, gerçekleştirilen gelir kayıtlarının banka hesap özeti cetvelleri vasıtasıyla değil Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından kendilerine bildirilen tutarlar üzerinden yapılmasıdır. Tahsil edilen toplam tutardaki farklılığın yanı sıra gelirin bankaya yatırıldığı tarih ile muhasebe kayıtlarına aktarıldığı tarihler arasında da birtakım tutarsızlıklar bulunmaktadır. Örneğin 2020 yılı Mayıs ayı Genel Müdürlük payı Teşkilat Başkanlığınca 20.07.2020 tarihinde 189.628.275,68 TL olarak yatırılmış iken bu tutar muhasebe kayıtlarına 30.09.2020 tarihinde 125.853.932,24 TL ve 30.10.2020 tarihinde 63.774.343,44 TL olarak intikal ettirilmiştir.
Spor Toto Teşkilat Başkanlığı tarafından gönderilen tutarlar için örneklendirilen bu uygulama esasen Ek 14’üncü madde kapsamında tahsili sağlanan diğer özel gelirler için de geçerlidir. Zira ilgili banka hesabında 2020 yılında gerçekleşen işlemlerin hesap özet cetveli üzerinden incelenmesi neticesinde; birçok özel gelir kaleminin bu hesapla bağlantılı olduğu ve bu hesap vasıtasıyla tahsil edilen toplam özel gelir tutarı ile muhasebe birimince gelir kaydı yapılan tutar arasındaki farkın 2020 yılı için yaklaşık 4 milyar Türk Lirası olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir. Sonuç olarak özel gelirler Bakanlık mali tablolarında önemli ölçüde eksik yer almaktadır”(s.22). Metin içerisinde dile getirilenin kısaca tahsil edilen toplam tutardaki farklılıkların yan ısıra bankaya yatırılan tarih ile muhasebe kayıtlarına aktarılan tarihler arasında da birtakım tutarsızlıkların bulunmakta olduğudur.
Denetim görüşünün dayandığı bulguların içerisindeki ‘Özel gelirlerin Tek Hazine Kurumlar Hesabı uygulaması dışında bırakılması’ açıklamasının altında şu ilginç husus yer almaktadır: “…Özel gelirlerin tahsilinde kullanılan banka hesaplarına ait hesap özet cetvellerinin incelenmesi neticesinde; tahsil edilen özel gelirlerden önemli bir kısmının tahsil edildikleri tarihten daha geç tarihlerde ve tahsil edilen tutardan eksik olarak muhasebe birimine bildirildiği görülmüştür. Diğer taraftan, 2019 yılından 2020 yılının Eylül ayına kadar tahsil edilen tutarlardan gelir kaydı yapılmayanların nemalandırılmaksızın atıl bir biçimde bankada tutulduğu tespit edilmiştir. 2020 yılının Eylül ayından itibaren ise muhasebe birimine bildirilmeyen gelirlerin önemli bir kısmının Kamu Haznedarlığı Tebliğine göre nemalandırılmaya başlandığı ancak bu suretle elde edilen faiz gelirlerinin de muhasebe birimine bildirilmediği dolayısıyla elde edilen faiz gelirlerinin bütçeye yansıtılmadığı görülmüştür” (s.23). Tahsil edilen gelirlerin banka hesaplarına aktarılması zamanında ve miktarlarda eksiklik tespit edilmiştir. Ayrıca tahsil edilen tutarlardan gelir kaydı yapılmayanların atıl bir biçimde bankada tutulduğu bilgisi de yer almaktadır.
Yine aynı maddenin ‘sadece tahsilat amacıyla kullanılması gereken banka hesabındaki gelir kaydı yapılmayan tutarlar üzerinden birtakım ödemelerde bulunulması’na ilişkin alt bendinde de son derece ilginç noktalar yer alıyor; “…Özel gelirlerin tahsilinde kullanılan banka hesabına ait hesap özet cetvellerinin incelenmesi neticesinde, sadece tahsilat amacıyla kullanılması gereken bu hesaptan birtakım ödemelerde bulunulduğu görülmüştür. 2020 yılı içerisinde bu kapsamda gerçekleştirilen ödemeler şu şekildedir:- Spor Toto Teşkilat Başkanlığı tarafından, çeşitli il müdürlükleri ile imzalanan protokoller uyarınca “reklam bedeli” adı altında yapılan ödemeler (491.873.292,05 TL). - Türkiye Futbol Federasyonuna tahsis edilmiş taşınmazın tahsisinin Bakanlık tarafından iptal edilmesi üzerine, taraflar arasında düzenlenen protokole istinaden taşınmaz üzerinde Federasyon tarafından yaptırılan tesislerin bedellerine ilişkin yapılan ödemeler (175.121.412,98 TL). - İstanbul Büyükşehir Belediyesinden devir alınan taşınmaza ilişkin yapılan ödemeler (25.325.642,05 TL)” (s.15-16).
Diğer bulgular bölümünde mali rapor ve tablolara verilen görüş ili ilgili olmayan bulgular yer almaktadır. İlk bulgu son bir ay içerisinde ülke gündemini bir hayli meşgul eden öğrenci yurtlarına ilişkin açıklamaları gözler önüne sermektedir; “…Bakanlık tarafından geçmiş yıllarda kiralanan konut veya işyeri niteliğindeki bazı binaların, öğrenci yurdu olarak kullanımı uygun olmadığı halde, kira sözleşmelerinin feshedilmediği ve bazı sözleşmelerin süresinin uzatıldığı görülmüştür(s.17)... Ancak Bakanlıkça tarafımıza verilen somut veriler incelendiğinde; 2020 yılı içerisinde kapatılan toplam 24 adet yurt binasından, 11’inin sözleşme süresinin dolması, 12’sinin Bakanlık tarafından yeni bir yurt binası açılması ve yalnızca 1 binanın gerekli standartları sağlamaması nedeniyle kapatıldığı anlaşılmaktadır. Buna karşın, sözleşmesi bittiği halde kira sözleşmesi 1 ile 5 yıl arasında yenilenen kullanıma elverişli olmayan 169 adet bina/blok olduğu görülmektedir. Söz konusu sayının acil durum haliyle açıklanması mümkün değildir”(s.19). Rapor içerisinde bu bölümde deprem ve yangın yönetmeliği gibi yönetmeliklerle de ilişkilendirmek suretiyle yurt meselesine farklı bir pencere açılmış olmaktadır. Raporda görüldüğü üzere kapatılan yurtlara ilişkin getirilen açıklamalara karşın bir de sözleşmesi bittiği halde kullanıma elverişli olmayan yüz altmış dokuz adet bina/blokun sözleşmesinin yenilendiği bilgisi dikkat çekicidir.
Diğer bulguların ikinci maddesi ‘Şartlar oluşmadığı halde pazarlık usulü ihale yapılması’ durumuna ilişkindir. “…Bakanlığın Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğünce 2020 yılında yapılan toplam 40 yapım ihalesinden 15’inin açık ihale usulü, 25’sinin ise 21/b maddesi kapsamında pazarlık usulü ihale edildiği tespit edilmiştir. Söz konusu işlerin 21/b maddesi kapsamında yaptırılmasına ilişkin onay belgeleri incelendiğinde, herhangi bir açık hukuki gerekçelendirmenin yer almadığı, sadece 21’nci maddenin (b) bendi hükmüne yer verilerek, 4734 sayılı Kanun’un 21/b maddesi uyarınca pazarlık usulü ile ihale edilmesine karar verildiği görülmüştür”(s.21). Denetim metni içerisinde bu duruma ilişkin örneklerde zikredilmektedir. Aslında bu durum ülkemizdeki klasik son dakikacılığın bir yansıması olarak da okunabilecek bir durumu net bir biçimde ortaya koymaktadır. Düzenlenecek olan bir organizasyon ile ilgili olarak ev sahipliğini almanın üzerinden geçen yıllar boyunca gereken adımların atılmaması ve zaman kısaldığı anda ise süreci hızlandıracak girişimlerde bulunulmasının kaçınılmaz olması.
Üçüncü madde ‘Uygulama projesi ile ihale edilen yapım işlerinde iş artışının, mevzuat ile belirlenmiş sınırlamalar riayet edilmeksizin ve işin tamamlanması amacı dışında uygulanması’. Aslında bu durumda sıkça şikayet edilen örnekleri bünyesinde barındırdığı için ilgi çekicidir; “Anahtar teslim götürü bedel ile ihale edilen yapım işlerinde; öngörülemeyen durum kapsamında değerlendirilemeyecek proje değişikliklerinin iş artışı kapsamında yaptırıldığı, sözleşme bedelinin %10’unundan fazla oranlarda iş artışına gidilen işlerde bu durumu dengelemek amaçlı yüksek oranlarda iş eksilişi yapıldığı ve bazı işlerde yapılan değişikliklerin ihalenin niteliğini değiştirecek seviyede gerçekleştiği tespit edilmiştir”(s.22-23).
Dördüncü madde belki de en dikkat çekici olan ve üzerinde en fazla durmamızı gerektiren noktaları bünyesinde barındırıyor: ‘Bakanlığa ait stadyumlarda düzenlenen futbol müsabakalarının bilet satış hasılatından ve kira sözleşmeleri gereği reklam gelirleri üzerinden alınması gereken bakanlık paylarının tahakkuk ve tahsil işlemlerinin gerçekleştirilmemesi’. Bu alanda dönen para miktarını düşündüğünüzde yaşanan gelişmelerin hepimizi ne kadar zarara uğratabileceğini daha iyi kavrayabilirsiniz: “Bakanlığa ait stadyumlarda düzenlenen futbol müsabakalarının bilet satışlarından elde edilen hâsılattan alınması gereken %7 oranındaki Bakanlık payının ve Şükrü Saraçoğlu, Ali Sami Yen Spor Kompleksi ve Vodafone Arena stadyumlarında müsabaka gerçekleştiren kulüplerin, kira sözleşmeleri uyarınca saha içi, dışı ve scor-board reklamlarından elde ettikleri gelirler üzerinden alınması gereken payların tespit, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin yapılmadığı tespit edilmiştir. 2020 yılı içerisinde elde edilen bilet satış hasılatlarından ve reklam gelirlerinden Bakanlık payı olarak tahsil edilmesi gereken tutarların tespiti amacıyla ilgili kulüplerden ve bilet satış işlemlerini yürüten bankadan gerekli bilgilerin elde edilerek takip, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin gerçekleştirilmediği anlaşılmıştır. İdare tarafından, müsabaka biletlerinin satışını yapan firmadan (Passolig) müsabaka hasılat bilgilerini almaya yönelik olarak hiçbir girişimde bulunulmadığı görülmüştür. Kurumun söz konusu alacağını tespit edip tahakkuk ve tahsil işlemlerini gerçekleştirebilmesi için söz konusu firmadan düzenli bilgi alması yeterlidir. Aksi durumda, kurum alacağı olan miktarı tam olarak bilememekte, takip işlemlerini de sağlıklı bir şekilde gerçekleştirememektedir. İdare, alacağın miktarını tespit etmediğinden dolayı belirsiz alacak davası yoluyla takibatı yapmakta, bu ise davaların uzun sürmesine ve alacağın tam olarak tahsil edilmemesine yol açmaktadır. Bu yöntem dahi idare tarafından sistematik bir şekilde tüm alacaklar için yürütülmemiş, sadece bir kaç ilde dava açılma yoluna gidilmiştir. Ayrıca, idare söz konusu stadyumlara reklam veren firmaların tespiti ve söz konusu reklam sözleşmelerinin elde edilmesine yönelik bir takip sistemi kurmamıştır. Reklam paylarının tespitine yönelik ise yargı yolu mekanizması işletilmemiştir. 2020 yılı bilet satış hasılatına ilişkin olarak Türkiye Futbol Ligleri müsabakalarının bilet satış işlemlerini gerçekleştiren Aktif Yatırım Bankası A.Ş.’den (Passolig uygulamasının sahibi) alınan bilgiye göre, sadece Süper Lig kulüplerinin 2020 yılındaki lig müsabakalarından toplam hâsılatı 37.064.116,00 TL olarak gerçekleşmiştir. Yönetmelikte belirtilen “Hâsılat Dağıtım Çizelgesi”ne göre söz konusu tutar üzerinden Bakanlığa ödenmesi gerekip de henüz ödenmemiş olan pay 2.198.718,74 TL’dir”(s.25-26). Aslında bu bulgular içerisindeki ifadeler pek çok şeyi net bir biçimde gözler önüne sermektedir. Devletin kendisine ait olan stadyumları kullanım amaçlı olarak verdiği kulüplerden ne hasılat gelirlerini ne de bir sonraki maddeye konu edinilen kira gelirlerini tahakkuk edemediği, Sayıştay’ın raporu ile belgelenmiştir.
Beşinci bulgu ‘bakanlığın mülkiyeti ve kullanımında olup spor kulüplerine kiraya verilen stadyumlardan bazılarının kira bedellerinin tahakkuk ve tahsil işlemlerinin yapılmaması’ na ilişkindir. Yapılan inceleme sonucunda tıpkı bir üst bulguda olduğu gibi bakanlığın alacaklarını tahsil edemediği ortaya konulmuştur: “…Bakanlığın mülkiyetinde ya da kullanımında olan stadyumlardan spor kulüplerine kiraya verilmiş olanların bir bölümünün kirasının tahsil ve tahakkukunun yapılmadığı tespit edilmiştir(s.26)…Yapılan incelemede, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı tarafından, Spor Toto Süper Lig Kulüplerine kiralanan stadyumlardan 2020 yılı içinde toplam 19.878.667,64 TL kira ücreti tahsil edilmesi gerekirken, tahsil edilen veya tahakkuk ettirilen tutarın 6.399.045,91 TL olduğu görülmüş, 13.479.621,73 TL’nin ise tahsilat ve tahakkukunun yapılmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, söz konusu alacakların tahakkuk kayıtlarının yapılmamasından dolayı, tahsil edilen alacakların hangi kira alacağına mahsuben yapıldığı da bilinmemektedir”(s.27).
Altıncı ve son bulgu ise ‘Faaliyet raporunun süresinde yayımlanmaması’ durumunu içermektedir. “…Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından belirlenmiş esaslar gereğince Bakanlığın faaliyet raporu çalışmalarının tamamlanarak Şubat ayının sonuna kadar kamuoyuna duyurulması gerekmesine rağmen Gençlik ve Spor Bakanlığının 2020 yılı Faaliyet Raporunu hazırlayarak süresinde kamuoyuna duyurmadığı ve Sayıştay’a göndermediği tespit edilmiştir. Faaliyet raporlarının süresinde hazırlanmamasının, bu raporları hazırlamanın temel amaçlarından olan mali saydamlık ve hesap verme sorumluluğunun sağlanmasını engellediği düşünülmektedir. Gençlik ve Spor Bakanlığının idare faaliyet raporunun üst yönetici tarafından mevzuatta öngörülen zamanda yayımlanması gerekmektedir”(s.28).
Sayıştay’ın 2020 yılına ilişkin Gençlik ve Spor Bakanlığı raporundan ilgi çekeceğini düşündüğüm bazı yerleri sizlerle paylaştım. Türkiye’nin spor organizasyonuna yön vermesi gereken bakanlığa ilişkin hazırlanan rapor bir anlamda yapılamayanlar hakkındaki sıkıntıları da gözler önüne sermektedir. Sadece diğer bulguların dördüncü ve beşinci maddesinde devletin yasal düzenleme ile şekillendirdiği kendi yetkilerinin sonucunda alması gereken hasılat bedelleri ile spor tesislerinin kiralanma bedellerini dahi kulüplerden alamadığı gerçeği çok manidardır. Raporu doğru okumak ve içerisindeki yanlışların bir an önce düzeltilmesi hem spor kurumumuz için hem de toplumsal yaşantımız açısından ivedilik arz etmektedir. Umarım spor kurumumuz, siyasetin gölgesinin yarattığı bulanıklıkları bir an önce aşabilir ve hak ettiği yere ulaşma yolunda ilerleyebilir. Şeffaflık ve hesap verebilirlikle birlikte işleyen liyakat ve hakkaniyet her alanda olduğu gibi spor alanında da çok daha büyük işlerin başarılmasına katkıda bulunacaktır.
Cumhuriyetin açtığı yolun yılmaz savunucularından bir tanesi olarak sürekli olarak üretmeyi ve çalışmayı vazife edinen sevgili hocamız Prof.Dr. Zeki Arıkan’ı ebediyete uğurladık. Allah rahmet eylesin, Nurlar içinde yatsın.
⃰https://www.sayistay.gov.tr/reports/download/3561-genclik-ve-spor-bakanligi
İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır
İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir
Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım
© Tüm hakları saklıdır.